hesabın var mı? giriş yap

  • mutluluğunu kimsenin üzerine kurma. herkes gelip geçici, unutma.

    yalnız birey güçlü bireydir.

    kendi kendine yetmeyi, yalnız kalmaktan sıkılmamayı öğren.

  • programı tv'den seyredenlerin muhtemelen bilmediği bir hile. belki başka programlarda da yapılıyodur ama tecrübe etmediğim için kesin olarak emin değilim. (yetenek yarışmalarında da yapıldığına adım gibi eminim).

    efendim the voice'a seyirci olarak katılmadan önce bir sözleşme imzalamanız gerekiyor. yarışma hakkında sağda solda konuşmak yasak.

    sonra bütün seyirciler yerlerine oturtuluyor. daha ortada ne yarışmacı var ne jüri üyeleri (ses koçları).

    rejiden mikrofonla bir adam geliyor sahnenin ortasına ve organizatörlerden biri diyor ki: "3'e kadar sayıcaz, 3 deyince ayağa kalkın ve tüm gücünüzle bağırın ve alkışlayın. isterseniz şaşırmış/delirmiş gibi bir yüz ifadesi takınabilirsiniz. her şey serbest."

    bunu 5-6 kez mikrofonun yerini değiştirerek ve seyircilerin arasında gezdirerek tekrar ettiriyolar. sesleri kayda alıyorlar. kameramanlar ise seyircileri hem genel olarak hem de yakın çekim olarak kayda alıyor.

    show başlamadan ve hiç bir şey görmeden seyirciler 5-6 kez boş sahneyi ciğerleri patlayana kadar bağırmış ve alkışlamış oluyor sizin anlayacağınız. eğlenceli baya. swh.

    sonra seyirciler jüriler anons edildiğinde ve performanslar esnasında yine alkışlayıp falan ediyor ama beklemeler/aralar/makyaj molaları yüzünden enerjileri düşüyor haliyle. o ilk heves ve gürültü olmuyor.

    işte çekimden önce kaydedilen sesler ve görüntüler burada devreye gidiyor. montaj esnasında o sesleri ve yakın plan çekimleri sanki performans esnasındaki reaksiyonlarmış gibi gösteriliyor.

    çoğu duygusal şarkılarda seyirci öyle bir sihre kapılıyor ki alkışlamayı bile unutuyor.
    veya o sessizliği bozma cesareti gösteremiyor. veya yorulmuş ve sıcaktan bunalmış oluyor.

    ama bakıyorsunuz o bölüm tv'de yayınlandığında seyirci deli gibi alkışlamış gibi gösteriliyor.

    ha bir de benim seyirci olarak katıldığımda yarışma o sezon henüz tv'de başlamamıştı ama biz çekimlerde düello etabındaydık bile.
    yani yarışma başlamadan düellolarda hangi yarışmacılar var yok haberin var ama kimseye söyleyemiyosun sözleşme gereği.

    bu anlattıklarımı çoğu kişi biliyordur zaten. öyle olağanüstü şeyler değil ama yine de nacizane paylaşmak istedim. televizyon dünyasının sahte olduğunu herkes biliyor elbette.

  • bu hafta çocuklar duymasın'da çocuklar hafiften bir şey duyar gibi oldular ama gene de tam duymadılar.. heyecanlı bölümdü yani. baya gerildik.

  • dram içerir.
    gönül isterdi '' sadece fazla düşünme sorunu yaşayan insanların anlayabileceği şeyler'' diye bola döke başlık açabileyim. hepinizin malumu yine karakter sınırına takıldım.
    ben de fazla düşünme sorunundan muzdarip olduğumdan acımı paylaşmak, benim gibileri görüp daha normal hissetmek için gündemde bu konuya da yer vereyim dedim.

    1) her zaman, her yerde kafasının içinde konu ve konumla alakasız bir sürü şey vardır;
    en yakın arkadaşın nasıl aldatıldığını göz yaşları içinde anlatırken, sen bir yandan onu dinliyor gibi yapıp bir yandan arkadaki masanın ceviz ağacından mı olduğunu, kahve içmeyi, saatin kaç olduğunu ve aynı anda bir sürü şeyi daha aklından geçirirsin.

    2)pratiktirler;
    hemen her konuda baştan savma bir çözümleri vardır. bira kapağını kilit karşılığı ile açmak gibi harika yöntemlerle hızlı ve bir o kadar da kirli sonuçlar elde ederler.

    3)çok yönlüdürler;
    fotoğrafçı olmaya karar verip bunun için yanıp tutuşurken, bir anda aslında kısa film çekmenin de ne harika bir fikir olduğunu düşünüp bununla alakalı derin araştırmalara girebilirler. odaklanma sorunları hayatları boyunca yakalarını bırakmaz. çevrelerindeki herkes potansiyellerinin farkındadır fakat maymun iştahları yüzünden hemen her şey proje evresinde kalır.

    4)bir dönem gece kuşu, bi dönemse yalnız kurt pozlarına girerler;
    çevrelerindeki kimse buna bir anlam veremez. gecelerin aranan isminden kıvrak bir hamleyle ev kuşuna evriliverirler.

    5)geçmişlerindeki herhangi saçma ve küçük bir hata ansızın akıllarına gelebilir;
    obsesiftirler, gece uyumakta güçlük çekerler ve yaratıcı olmalarına rağmen odaklanma problemi yaşadıklarından bunu üretime dökemezler.

    edit: ''dün gece çok uzun zamandan sonra ilk kez yalnız hissetmedim. teşekkürler herkese...''

    şöyle bir yazarların bulunduğu destek grubumuz var

  • daha ilk sahneden sonunu tahmin edebilmiştim, o kadar da abartmaya gerek yok...

    şaka lan şaka, film bittikten sonra bile anlamadım ne olduğunu da oturdum bi' defa daha izledim. evet.

  • avrupa için uzun vadede iyi bir gelişmedir. rus bağımlığından tamamen kurtulmaları gerektiğini ve ruslardan dost olmayacağını hepsi anladı. ruslar ise bu ukrayna macerası ile ayaklarına sıktı ve adım adım çöküşe gidiyorlar, putinin bu kadar salak olduğunu hiç tahmin etmiyordum

  • çok afedersiniz ama her seçim %58'ler %65'ler ile ampüle basan has hakiki vatansever trabzonlular'ın pek de umurunda değildir.

    tüm trabzon ormanlarını kessen ses çıkmaz oradan!