hesabın var mı? giriş yap

  • kendisine daha tatlı ve sevimli hayvanlar tavsiye edilmesi gereken zevksiz bir çocuk.

    ben asıl evin köpeğine acıdım. böceklere, "bunlar ne ulen? nereden düştüm ben bu eve?" der gibi bakıyor zavallım.

  • büyükşehirlerden birinin ilçesinde filyasyon yapan bir sağlık çalışanıyım. umreden gelen zorunlu karantinaya alınmayan sadece karantina formu imzalatılıp eve gönderilen umreden gelen vatandaşlar pozitifleşmeye başladı. pozitifleşmesi sıkıntı değil ama malesef çoğu yalan söylüyor. kim kaldı evinizde diyorsun kimseyi söylemiyor, harfi harfine uyduk diyorlar kurallara. sonra bi öğreniyorsun 40 kişi gelmiş öpüşülmüş koklaşılmış beraber aynı evde kalınmış. biz bunu nasıl öğreniyoruz. temas ettiği kişilerin testleri pozitif çıkıyor ve temaslıları umreden dönen şunu ziyarete gitmiştik diyorlar. velhasıl yalan söylemeyin ey müslümanlar bir başkası sizin yüzünüzden hasta olur ve ölürse katil olursunuz. artık alıştık umreden dönenlerin yakınlarını çapraz sorguya çekiyoruz. misal umreden dönen kaynanaysa geline odaklanıyoruz. taktik geliştirmek zorunda kaldık yahu.

  • kaç ışık yılı uzaktan gelip bizim teknolojimize mi yenik düşüyor bunlar amk. böyle uzaylı olmaz olsun.

    edit:çok basit bir espri yaptım ama insanlar şu 1 haftada o kadar mutluluğa,gülmeye hasretler ki bunun için o kadar güzel mesajar alıyorum çok mutlu oldum.

    tekrar başımız sağolsun

  • yapılan bulgur pilavının cinsine göre değişir. ama en başta söyleyeceğim yağı bol olmalı.

    sade bulgur pilavı yapıyorsanız; muhakkak sadeyağ ve soğan kullanmalısınız. önce sadeyağ ile soğanı çevirirsiniz. soğanlar biraz yumuşayınca bulgur eklenir ve hızlıca kavurulur. 1 kısım bulgura 1.75 su konulur. (bulduğum mükemmel ölçü bu) suyunu çekmeye yakın içine bir miktar daha sadeyağ konulur ve dem bezi ile demlenir. tane tane dökülen mis kokulu bir bulgur pilavınız olur.

    meyane (meyhane) pilavı yapacaksanız: bu bambaşka dünya ve genelde yanlış yapılıyor. öncelikle sebzeleri kavurursunuz. (arzuya bağlı; soğan, sarımsak, biber, kırmızı biber, domates, mantar, acı, karabiber vs.) sonra üzerine bulgur ölçüsünün iki katı kadar (1 bardak bulgur ölçtüyseniz 2 bardak) kemik suyu, et suyu veya tavuk suyu, cart suyu curt suyu artık elinizde ne varsa onu koyarsınız. bir taşım kaynayıp su biraz yoğunlaşınca bulguru içine salarsınız. aslında burada ölçü yine 1 ölçü bulgura 1.75 su gibi oluyor. bulgur suyunu çekerken bir yandan tereyağını kavurursunuz. su tamamen bitince demlemeye alır üzerine tereyağını cos diye dökersiniz. demlenen pilavı karıştırıp servis edersiniz. efsane olur.

    sebzeli bulgur pilavı yapacaksanız; burada zeytinyağından gitmek daha iyi sonuç veriyor bence. zeytinyağında soğanları çeviriyorsunuz. ardından biraz biber, kısa kavurmadan sonra çok ama çok az salça ile kavuruyorsunuz. ardından bir tane domates ve iki iri diş sarımsağı ekliyorsunuz. bulguru ekleyip kavurmadan hemen 1/1.5 olacak şekilde suyunu veriyorsunuz. burada su neden az derseniz onca sebze koydunuz. onların da suyu var. suyunu çekmeye yakın baharata geçiyoruz. ciddi bir baharat desteği lazım. nedir; karabiber, pulbiber, nane, kimyon, kekik, sumak (ama çok çok az), bir tane küp şeker ekliyorsunuz. demlenme sonrası hafif ılınırken bolca maydanozu doğrayın ve karıştırın. hatta beni dinlerseniz yeşil soğan da koyun ölürsünüz.

    karamelize soğanlı bulgur pilavı: bu benim geliştirdiğim bir pilav. soğanları karamelize ediyorsunuz. ardından soğanları alıyorsunuz. biraz daha tereyağı ekleyip biraz bulgurunuzu ve belli belirsiz susamınızı ekliyorsunuz. kavrulma bittikten sonra soğanı, karabiber, pul biberi ekleyip suyunu veriyorsunuz. bayağı iyi oluyor. çaktırmadan soya sos eklediğim de oluyor bazen.

    sulu bulgur pilavı yapacaksanız; iç anadolu'da bazı yörelerde bulgur pilavı epeyce sulu yapılır. sebzeli bulgur pilavına ölçü olarak verdiğim suya 250 ml daha su eklenir yani 1 ölçek bulgura 2 ölçek su olur. baharat desteğini biraz azaltın hatta hiç baharat koymayabilirsiniz. muhakkak yufka ekmeğinin üstüne serilmeli, yanında ayran içilmeli. sonra yufka dürülüp yumuşacıkça gömülmeli.

  • fantezi müziğin çok bilinen birkaç şarkısını trip hop, post punk kıvamına sokup cover'lamış, bence tatlı iş çıkarmış arkadaş/arkadaşlar. yakında bu başlığın altı dolar diye tahmin ediyorum. biraz meçhul şarkıcı gizemi yaratsalar da klipler, sosyal medya kanal kullanımı ve tabii cover'ların kendisi epey başarılı olmuş. özellikle bülent ersoy cover'ı aşırı saçma, aşırı güzel. dinleyin.

  • --- spoiler ---

    05x14 yalın ve faraday benzerliğine de açıklık getirmiştir.

    eğer faraday annesinin sözünü dinleyip müzikten vazgeçmeseydi bütün bunlar yaşanmayacak ve faraday 2000'li yılların ikinci yarısında karşımıza yalın olarak çıkacaktı ve "bi bakmışın ben yokmuşum" diye çığıran bir insan olacaktı.

    --- spoiler ---

  • sozlukte bu ipuclarinin buyuk cogunlugu ogrencilerden gelecegi icin pek de dikkate almamak lazim. ogrenciyken gunler 32 saatti.

  • başlık: koptum piçler okuyun

    1. ikinci dünya savaşı sırasında ingiltere başbakanı churchill radyoda konuşma yapmaya gidiyormuş. radyo evinin kapısına gelince, bindiği taksinin şoförüne sormuş: “beni yarım saat bekleyebilir misin?” karanlıkta müşterisinin yüzünü seçemeyen şoför: “özür dilerim sör, ama başbakanın konuşmasını dinleyeceğim.” churchill yurttaşının bu ilgisinden pek hoşnut kalarak iki sterlin uzatmış. şoför parayı aldıktan sonra yerlere eğilerek selam vermiş: “skerim churchill’i, sizi bekliyorum efendim.

  • öncelikle tüm forumcu arkadaşlarımın kurban bayramını kutlarım.

    buradan sıraya giriliyor herhalde.

    pirzola alıcam ben de. paket olsun evde yiyecem.

  • --- spoiler ---
    17.bölümde; metin'i gören emrah, elindeki tesisat borusunu açarak naber santino demiştir, bilindiği üzere godfather'daki santionun malafatı normalden çok büyüktür, santino'nun malafatı hakkındaki durum ise filmde değil, kitapta net olarak ifade edilmektedir.

    --- spoiler ---
    bu sahneyi kim yazdıysa, kendisine hürmet ve selam ediyorum, büyüksün reyiz!
    edit: twit attım, durgun onay, çağlar yurt'u işaret etti, çağlar da çok efendi çocukmuş, ben yazdım falan demedi.
    (bkz: durgun onay)
    (bkz: çağlar yurt)