hesabın var mı? giriş yap

  • bilmesi.
    evet adamın çok şey bilmesi, ama ukalalık gibi değil, hmmm nası desem, işinde uzman olması diyim.
    yani ne sorsan yanıtlaması, ya da bir hobisi var diyelim, örneğin caz, adam caz tarihinden, enstrümanlarına kadar her şeyi biliyor mesela,
    ama gösteriş yapmıyor, sırası geldikçe, ona soruldukça tevazu içinde yanıtlıyor.
    bilgi güçtür.
    bilgi diğer tüm defoları kapatır.

  • nasihat team gelmeden yazayım dedim gelmişler bile. çiftlikten alacak ortamı yok okula giderken çantasına koymalik alıyor belki adam. adamın neden o sütü aldığı sorgulanana kadar bunların neden böyle bir sut sattığını sorgulasak daha başarılı oluruz herhalde.

  • yapılan bir yaramazlık sonrası atakan(5,5) azarlanıyor..

    boba: aynı yaramazlığı tekrar yaparsan kulaklarından tavana asarım seni..
    atakan: aynı yaramazlığı tekrar yapamam ki..
    boba: nasıl yani? nedenmiş??
    atakan: o başka bir yaramazlık olur.. aynısı olmaz..
    boba: !!!???

    (bkz: herakleitos)

  • "insan bir şeyden haz alabilmek için o şeyin yokluğunu, ızdırabını tatmaya muhtaç; açlık gibi, soğuk gibi, yalnızlık gibi. ama istenen bir kere ele geçti mi verdiği haz sönüp gidiyor. yani geçici şekilde tatmin olmak mümkün ama mutlu bir halde sürekli kalmak imkansız. mutlu olmak insan tabiatına aykırı mı yoksa?"

    "mutluluk dediğimiz şey, yoğun bir şekilde bastırılmış ve engellenmiş olan ihtiyaçların kısa süreliğine tatmin edilmesinden başka bir şey değildir."

  • kendisiyle 2 yıl önce 2-3 kere aynı masada bulunmuştum. o zamanlarda kaç tane arabayı haşat ettiğiyle, istediğimi yaparım kimse birşey diyemez havasıyla konuşuyordu. sonradan sinan çetinin oğlu olduğunu öğrendim ki onu da kendi babasının çalışanların çoğunu minimum maaşla çalıştırdığını gururla anlatarak ve bunun şark kurnazlığı değil ticari zeka olarak gördüğünü söylüyordu.

    o zamanlar kendisiyle tanışma sebebim bir arkadaşımla olan muhabbetleriydi. daha sonra arkadaşımla aralarındaki şeyi bitirmişler. sebep ise rüzgar çetinin arabayı manyak gibi kullanması, arkadaşımın korkuyorum, düzgün kullan demesi üzerine kavga etmeleri ve en sonunda kendisine hakaret etmesi olmuş.

    haşat ettiği arabalarla, ve babasının insanları az maaşla çalışmaya zorlamasıyla övünen biri için hiç üzülmüyorum açıkçası. keşke hayatını kaybeden polis emniyet kemerini taksaydı da çocuklarını babasız bırakmasaydı. zira bazılarının babaları çok güçlü, onlara birşey olmuyor.

  • podolski ile kıyaslayanlar olmuş. şahsen bir galatasaraylı olarak ben hiç düşünmeden podolski derim. çünkü düşünürsem nani derim.

  • 79. günde, geriye dönüp baktığımda üç kez dışarı çıktığımı fark ettim. dışarı çıkmak dediğim de market alışverişi ihtiyacını gidermeye yönelik. ve bunun neticesinde koronavirüse karşı elimdeki en büyük kozumu kullanmış oldum.

    (bkz: yakalanmamak)

  • ben bu şehirde single income ile istediğim özelliklerde ev satın alamayacağımı ve bir partnerim olmazsa ömür boyu kiracı olacağımı uzun zaman önce kabullenmiştim. zira ne sırf ev alabilmek için bu güzel şehri bırakıp florida'ya, texas'a ya da south carolina'ya taşınırım, ne de single family house yerine condo/attached'e razı olurum.

    *
    san diego'da ev satın almak her zamankinden daha zor. çünkü satın alacak ev az ama talep fazla. bu durumun birkaç nedeni var:

    1- diğer california şehirlerinde olduğu gibi san diego'da da yıllarca konut inşa edilmedi. çünkü konut inşa etmeyi zorlaştıran bürokratik yasalar vardı, building permit almak çok uzun sürüyordu ve maliyet çok yüksekti.
    san diego yıllar boyu epeyce göç aldı ama covid ile birlikte göç sayısında müthiş bir artış oldu. fakat ortada bu artışı karşılayacak sayıda ev yoktu. hem dünya genelinde artan ev fiyatları trendi hem de talep nedeniyle satışta olan/olmayan her evin değeri arttı. satışa çıkan evler değerinden daha fazla listelenmesine rağmen bidding wars yaşanıyor ve en yüksek teklifi veren evin sahibi oluyordu.

    2- covid dönemi ve sonrasında göç edenlerin bir kısmı da sf ve la'in zenginleri ve senior tech bro'ları oldu. onlar için san diego'daki konut fiyatları inanılmaz ucuzdu. zira geldikleri yerde $2m'a alamayacakları ev sd'de $1-1.5m idi. bunun farkına varan ev sahipleri ev fiyatlarını en tepeye çıkararak sd'de yaşayan orta sınıfın ev hayaline ket vurdu.

    3- buralar eskiden ('70-'80'ler) dutlukken en iyi evleri satın alanlar prop 13'in vergi avantajı nedeniyle asla taşınmadılar.
    bir kısmının geliri sd ortalamasının ($83k) altında olan bu insanlar şu an milyon dolarlık evlerde yaşıyor. içi bakımsız olan okyanus manzaralı/okyanusa yakın evlerin, o evlerin önündeki 20-30 yıllık eski arabaların nedeni de bu.

    4- stro yönetmeliği bugünlerde short term rental'a %1 sınırı getiriyor olsa da daha önce olmayan bu sınır ve eyalet dışı llc şirketlerin kiralamak amacı ile satın aldığı evler nedeniyle ev bulunamıyordu.

    başka bir açıdan bakıldığında san diego, la ve sf'den daha iyi yaşam kalitesi vaat etmesine rağmen ev fiyatları onlara göre daha düşük. yani aslında underpriced. fakat sd'deki maaşlar, la ve sf'e göre epey düşük. zaten sd'nin en büyük problemi de bu!
    ortalama gelir daha yüksek olsaydı ev fiyatları konusunda bu kadar çok şikayet edilmeyecekti zira sd pahalı olmayı hak eden bir şehir. bu denli talebin olması da bu hak edişinden zaten.

    daha çok tech şirketinin sd'ye taşınması/açılması ile, biotech sektörünün daha başarılı olması ile ev fiyatları daha da artacak ama ne yazık ki gelir aynı oranda artmayacak.