hesabın var mı? giriş yap

  • 11 yabanciyla sahaya cikarken yabanci siniri gelsin, turk oyuncular formayi kaptiktan sonra daha fazla yabanci hakki.

    gercekten galatasaray'in durumuna gore sekillenen bir konu bu.

  • 3 aracın etkilendiği, ilan sitelerinde "üzerine f-4 yakıt tankı düştüğü için" açıklaması ile ilan okurken tebessüme yol açacak hadisedir.

    o değil de otopark değil beyaz eşya deposu mübarek

  • baştan edit: (bkz: #muglayahavadestegi)

    fidan kampanyasına 500 bin tl bağış yapan cengiz holding'in bağışının, tema vakfı tarafından iade edilmesi olayı.

    tema yaptığı açıklamada, cengiz holding'in çevreye etki konusunda sahibi olduğu şirketlerin verilerini açıklamaması nedeniyle bağışı kabul etmediklerini açıklamış.

    kaynak (facebook içerir)

    kaynak

    edit: kaynak güncellendi.
    edit2: ilk kaynakta haber kesin bir dille verirlirken ikinci kaynakta iddia edildi tarzı bir sunum var. oysa iki kaynakta aynı, dw türkçe. ilginç bi habercilik.

  • recep tayyip erdoğan tarafından terör örgütü olmayan bir kuruluş olarak tanımlanan hamas'ın son faaliyetinin görüntüleridir.

    edit: hamas sevdalıları doluşmuş mesaj kutuma. terör örgütü değil falan diyorlar. aynen kanka, hayvanları koruma derneği onlar.

  • bir önceki aşaması: yanlış kişiyle evlenileceğinin anlaşıldığı an.

    kim anlatmıştı hatırlayamadım. gerçek bir olay. nikah salonunda merdivenleri inerken kadın kravatını düzeltiyor adamın. hani, sanki beğenmiyormuş gibi. adam bi duruyor şöyle, suratına bakıyor kadının. artık n'oluyosa o anda, dönüyor sırtını, çıkıp gidiyor. sonra ikisi de başkalarıyla çok mutlu evlilikler yapıyor.

    haaaaa şimdi hatırladım; eski kaynanamdı anlatan.

    ulan acayip gülme geldi.

  • bu çok ciddi bir konu arkadaşlar.eğer bu polisler birbirlerinden güç alarak,bir şeylerinde ört bas edilebildiğini görerek böyle bir olaya kalkışmış iseler burda devletin ciddi deredece bu konunun üzerine gitmesi gerekir.çünkü bu herkesin başına gelebilecek bir olay olmuş oluyor.polislik çok hassas bir meslek.darbeden sonra 10 bin 10 bin birçok polis alımları oldu. 6 ayda polis oldular.vatandaşa nasıl davranacağını bilmeyen bir çok kişinin bu mesleği yaptğını düşünüyorum.yaşları genç, karakolda kendilerine kimsenin dokunamayacağını hissetmiş olup gaza gelmiş olabileceklerini düşünüyorum.çok dikkatli olunmalı 11 kişiden bahsediliyor.elbet içlerinden birisi birgün vicdan yapıp olayın gerçek yüzünü açığa çıkaracaktır.

  • bir malatyalı olarak gurur duyduğum beyanat.

    hiç bu kadar iyi hissetmemiştim. bana einstein'ın şu vecizesini hatırlattı;

    "üçüncü dünya savaşında hangi silahların kullanılacağını bilmiyorum, ama dördüncüsü taş ve sopalarla olacak, ve malatya'da olacak. malatya çok önemli olacak, kayısı ha keza öyle. sevgiler"

    rahmetli özal keşke bugünleri görebileydi. rahat uyu atam. olmaz öyküler!

  • ben öğretmenim.
    iki tane 7.sınıfım var.
    7.a şubesinin dersleri genel olarak hep sabah saatlerine denk geliyor. 7.b hep öğleden sonra...
    birinde hepimiz taptazeyken ders işliyoruz, diğerinde hepimiz yorgunuz...
    hak geçmesin diye 7-b ye tenefüs zili çalmadan, pür neşe, motivasyon giriyorum.
    ekstra testler hazırlıyorum. fotokopiler havada uçuşuyor!
    sonra diyorum 7.a kendimi istedi sabah derslerini, onların suçu ne! dururmuyum, orda da havada uçuşmalar!!!

    birine bir kelime eksik anlatsam, huzursuz oluyorum. dengeyi kurmak için çırpınıyorum.
    allahtan korkuyorum. gerçi insan olanın hakkaniyetli davranması için kimseden korkmaya ihtiyacı da yok...

    şimdi sana soruyorum:
    ben bir kelimenin hesabını bile yaparken, sen geceleri nasıl rahat uyuyorsun?

    cidden hayret ediyorum...

  • beyaz eşya üreticileri tarafından bize yıllardır yutturulmaya çalışılan yalandır.

    derler ki: "elde yıkayınca bilmem kaç litre su tüketiyorsunuz, oysa bulaşık makinesi 5 litre su kullanır. tasarruf için bulaşık makinesi almanız lazım"

    o zaman bende diyorum ki; ulan düdük sen makineyi bana bedava mı veriyorsun?

    basit bir hesapla bu beyaz eşya kartellerine bir cevap vermek artık farz oldu.

    - şu anda piyasadaki en ucuz bulaşık makinesi 549 tl. (isim vermek istemiyorum, ama isteyen çelik gibi sağlam bir markanın 2 programlı makine fiyatına bakabilir.)

    - iski'nin su tarifesi metreküp başına 3,27 tl, % 8 kdv ile birlikte 3.53 tl.

    - yani 1 metreküp=1000 litre suyun fiyatı 3.53 tl

    piyasadaki en ucuz bulaşık makinesinin fiyatı olan 549 lira, (549/3,53=) 155 ton su parasına eşit.

    bakın 155 ton su diyorum. yani 155.000 litre.

    elde bulaşık yıkamak için günde 50 litre su bile harcasanız, 155.000 litre su harcamanız (155.000/50=) 3100 gün sürer.

    ki normal bulaşıkta değil 50 litre, 30 litre bile harcanmaz ben fazla fazla söylüyorum.

    3100 gün, 8,5 yıl demek.

    yani siz piyasadaki en ucuz bulaşık makinesi aldığınızda bile, 8,5 yıl boyunca günde 50 litre su ile bulaşık yıkayacağınızda harcayacağınız parayı peşinen ödüyorsunuz.

    50 değil 100 litre harcasan 4-4,5 yıl demek.

    bulaşık makinesinin yaktığı elektriği, deterjan, tuz, parlatıcı bok püsür parasını hesaba katmadım dikkat ederseniz.

    ayrıca 8,5 yıl boyunca çıkacak olası arızalara ödenecek parayı hiç saymıyorum.

    bunun neresi tasarruf sevgili sözlük severler sorarım size?

    tabi burada bulaşık makinesinin rahatlığı konumuzun dışında. bulaşık makinesi tabi ki büyük rahatlık. ama reklamını da buna göre yapın.

    "bulaşık makinesi alın tasarruf edin" diyerek milleti keriz yerine koymayın. haksız mıyım?

    bulaşık makinesi tasarruf için şart olan bir şey değildir.

    alacaksanız rahat etmek için alın tamam ama tasarruf etmeniz mümkün değil.

    edit: başlığın aslı "bulaşık makinesinin tasarruflu olduğu yalanı" idi, moderatör arkadaşlar nesini beğenmemişlerse değiştirmişler. entry'nin girişinin başlıkla uyumsuz olmasının sebebi budur.

    edit 2: otopsicocugu uyardı, x yalanı/gerçeği gibi başlıklar formata aykırıymış. insan her gün yeni birşeyler öğreniyor.

    edit3: eskiden format falan varmış.

  • açılın gençler uzmanı geldi. öncelikle şu başlığı bir inceleyin (bkz: sütlü çay)

    kabul edelim ki türkiye'nin öyle gelişmiş bir çay kültürü yok. çay bu ülkeye çok sonradan girmiş bir ürün. orta asya türkleri çin'e yakın olmalarından ötürü uzun süredir çay içerken osmanlı'ya çayın gelişi ikinci abdülhamid zamanına tekabül eder ki bu çay ithaldir ve pek tutulmamıştır. cumhuriyet ile birlikte atatürk'ün girişimleriyle yapılan atılımlar sonrası türk halkı çay ile tanışmıştır. hatta bütün ülkeye ve anadolu'ya yayılması son yarım asıra tekabül eder. bu döneme kadar türk kahvesi hala üstünlüğünü korumaktaydı. bugün dahi ülkemizde üst kalite çay üretimi ve tüketimi yoktur. bunu çeşitli ülkelerde bizzat test ettiğim çayları göz önünde bulundurarak söylüyorum. özellikle çin ve japonya çay konusunda başka bir boyutta yaşıyorlar. kilosu bilmem kaç pound olan ingiliz markalı hint çaylarının kalitesi bu ülkelerde beğenilmiyor. lipton, ahmad tea gibi bilinen markaların premium ürünlerinin dahi en kalitesiz çin çaylarından daha kötü olduğunu iddia eden çinliler var. tırnak ucu kadar çay attığı demliği iki kere sıcak suyla takviye ettikten sonra hala aynı demi alan çayı gördüğümde doğru söylediklerine kanaat getirdim.

    çayın hasını içen çin, japonya, hatta yekünen güney asya ve hindistan'dır. avrupada ise ingiltere, portekiz gibi ülkelerde çayın yüzlerce çeşidi çok farklı usüllerde pişirilmekte ve servis edilmektedir. o nedenle türkiye'den çıkmış beta tea gibi dev çay markaları dahi sri-lanka, vietnam gibi ülkelerde üretim yaptırıp yurtdışına satmaktadır.

    sütlü çay içmek ise bilinenin aksine çok yaygın değildir. çin gibi çayın sudan daha fazla tüketildiği, japonya gibi restoranlarında ücretsiz yeşil çayın sunulduğu ülkelerde bile sütlü çay pek tercih edilmez. hindu-çin ve özellikle tibet menşeeli olduğu tahmin edilmektedir ki hala en yoğun şekilde bu bölgede içilmektedir. demlenmiş çayın üzerine sıcak süt eklemek ingilizlere has bir yöntemdir. sütlü çayın aslı çaydan çok bizim damak tadımıza göre çorba gibi gelir zira kaynar suya atılan kuru çayla birlikte yağ oranı yüksek yak sütü ve tereyağ eklenir. bazen tat katması açısından içine zencefil, kara biber ve tuz atıldığı da görülür. tibet çayı nasıl yapılır buradan izleyebilirsiniz. bir de hindistan/pakistan masala çayı vardır. yalnız hintliler işin bokunu çıkartarak içine atmadığı baharat bırakmıyorlar. kurutulmuş kişniş, karanfil, hatta anason bile attıkları bile oluyor. nasıl bir şey olduğunu şuradan inceleyebilirsiniz. orta asya türklerinin içtiği çay daha çok tibet çayına benzer. aslında damak zevkinden ziyade yemek kültürü çok gelişmemiş göçebe toplumlar için önemli bir besin kaynağı olduğu için tercih edilegelmiştir. malumunuz hayvancılıkla geçinen bu halkların elinde süt ve tereyağdan bol malzeme yok.

    tabi ki her çay sütle içilmez. özellikle türk çayı ile denemek israftır. sütü sonradan eklemek istiyorsanız pg tea benzeri sütle içilmek için hazırlanmış düşük kalorili ingiliz çayları kullanılmalı. elde onlar yoksa lipton'un üst seri markaları ve tarifleri uygulanabilir. kıpçak boylarının içtiği tibet çayı için de aynı çaylar tercih edilebilir. özellikle sri-lanka çayları sütlü çay için uygundur. ingiliz usülü en başarılı çay pişirme tarifini(royal milked tea) şuradan izleyebilirsiniz. kazak usülü sütlü çay (akçay) için ise şu videoyu izleyebilirsiniz.