hesabın var mı? giriş yap

  • 5 6 yaşlarındayım, kız kardeşim yeni doğmuş, hasta ve güçsüz. istanbul'un yeni yerleşim yerlerinden birinde, çamurdan sokakları olan bir semtte yaşıyoruz. daha duvarlarındaki beton kururmamış bir kooparatif dairesinde kiradayız. duvarlar yeşil ve sürekli küflü. kardeşim sürekli hasta.

    ben de muz seviyorum. 1 kere mi ne yedim ama olmaz böyle bir lezzet abicim. kokusu, kabuklarını yana doğru açarak yeme durumu falan. böyle bir şeyin ağaçta kendiliğinden yetişmesi ibretlik yani. işte hatırlarım kardeşime güç bela muz alırlardı, annem bi parça verirdi sonra da tembihlerdi beni, "oğlum kardeşin hasta diye bunları yemesi lazım, çok pahalı alamıyoruz" diye. o evde o muz dururdu da ben gidip bir tanesini yemezdim, arada sırada kese kağıdını koklardım ama yemezdim.

    kız kardeşim evlendi şimdi, geçen gün onlara gittim, bir tabakta meyve getirmiş. dilimlenmiş muzlar... onlar öyle yenmez ki.

  • üniversiteyi bitirdiğim sene bir tanıdığımız beni kanada'da yaşayan yeğeni ile tanıştırmak istedi. aracı ile tanışma ve kanada'nın uzaklığı vs. derken düşündüm taşındım aman alt tarafı bir tanışma diyerek kabul ettim. iletişim bilgilerimi verdim ve bana ulaşmasını istedim. ancak adamdan birkaç hafta hiç ses çıkmadı. sonra dediler ki bayram tatilinde geliyor arife günü kızılay'da buluşun. ok dedim.

    bir yandan hiç gidesim yok bir yandan adamı merak ediyorum. giyindim, hazırlandım ve buluşma yerine gittim. oturdum bir kahve söyledim bekliyorum derken telefonum çaldı, yurtdışı numarası. etrafa bakınıyorum geldi göremedi de arıyor diye. açtım telefonu bir kadın sesi, byk hanım siz misiniz diyor. ben ne oluyoruz yahu diyorum içimden. evet falan derken dedi ben x'in ablasıyım! neyse geldi karşıma oturdu. ben soruyorum x nerede diye. cevap şu: x hala kanada'da yarın gelecek!

    hemen o saatte kızılay'da olan ablamla kardeşimi aradım buraya gelin dedim. çünkü tek başıma bir yere kımıldayamayacak kadar şaşkınlık içerisindeyim. neyse bizimkiler geldi biz dört kadın oturduk sohbet ediyoruz ama bu işte bir yanlışlık var. en son dayanamadım ya dedim hayırdır ne oluyor burada. ablası dedi ki: x seninle önce benim tanışmamı istedi. bizimkilere dedim kalkın gidiyoruz. neyse kalktık biz mekandan indik aşağı.

    olay burada kapandı mı, hikaye burada bitti mi peki? hayır! bir baktık çıkış kapısının önünde orta yaşlı bir çift. kadın dedi ki: annemler de merak ettiler de seni görmeye geldiler! ablam kahkahayı patlattı, kardeşimin kolundan sertçe çektim hadi gidiyoruz diye. öylece ortamı terk ettik.

    biz eve ulaşmadan olayın haberi gitmiş. neymiş ben saygısızlık yapmışım bizim tanıdığın kanadalı akrabalarına. lan???

    randevulaşmayı umduğum kişinin bütün ailesi ile randevulaştım sözün özü. ik gibi çöktüler başıma. mülakata almaya gelmişler, açıkçası ben yazılı bir sınav da bekledim ama o kadar abartmak istememişler sanırım.

    yıllarca ailede alay konusu oldum, bir daha da hiç kimsenin beni tanıştırmak istediği birisi olduğunda ok demedim. ben o hatayı yaptım cicim thank you diyerek yolladım.

  • askerliğini eğitim çavuşu olarak yapmış birisi olarak söylüyorum;

    askere gidecek kardeşlerimiz bu tiplerle yüzde doksan dokuz karşılaşacaklar.

    sizi evde bekleyen annenizi babanızı düşünün ve böyle tiplere karşı asla ama asla ürkek davranmayın. orası bambaşka bir dünya.
    devrecilik sayesinde nizam sağlandığı düşünülüyor bu cahiller arasında.
    ilk intiba çok önemli. sakın pısırık durmayın. kim ulan bir piç kurusu gelip sizin üzerinizi arayacak, sizi rezil edecek, size gülecek?
    ilk gece falan dinlemeyin, gerekirse orayı ayağa kaldırın.
    kavga edemem derseniz direkt bölük komutanınız ile görüşün. uzman çavuşlarla falan değil.
    cimer'e şikayet edeceğinizi söyleyin ve sahiden de edin.

    bu tipler sivilde bir bok olamamış tipler. bu yüzden orada efendi kim varsa ezmeye kalkarlar. ben çok acemi asker kurtardım bu şerefsizlerin elinden. gerekirse siz de kısa dönemlerden sözü geçen birine ya da vidyonun sonundaki gibi bu tiplerle aynı devreden olmasına rağmen mazlumun ahını almaktan korkan aslan parçalarına vaziyeti anlatın.

    siz de bir annenin evladısınız. askerde ya da sivilde hiçbir piçin sizi böyle hallere sokmasına izin vermeyin. çünkü bu tipler bitmez, bitmeyecek de.

  • bu gece 6. kez aldığı ballon d'or ödülünden sonra yaptığı balkon konuşması ve türkçe tercemesi aşağıdaki gibidir:

    'me acuerdo que para mi primer balón de oro vine a parís con 22 años, con mis tres hermanos, era algo increíble, ahora 10 años después estoy en un momento diferente, muy especial en mi vida personal con mi mujer y mis tres hijos, que me acompañan junto con mi hermano y un sobrino. como decía mi mujer en el mensaje, en todo este tiempo nunca dejé de soñar, de seguir queriendo crecer, de seguir mejorando día a día y sobre todo disfrutando del fútbol. gracias a dios puedo hacer lo que amo desde que tenía uno o dos años y dios quiera que me queden varios años más para seguir disfrutando. soy consciente de la edad que tengo y estos momentos se disfrutan muchísimo más porque se va acercando el momento de la retirada y es difícil. repito, si bien me quedan varios años más, en estos momentos parece que el tiempo vuela y que pasa todo muy rápido. espero seguir disfrutando del fútbol, de mi familia, de los rivales y de esta vida que tengo. muchisimas gracias y buenas noches.'

    '22 yaşımdayken, üç biraderimle paris'e ilk altın top ödülümü almaya geldiğimi hatırlıyorum - inanılmazdı. şimdi 10 yıl aradan sonra farklı bir anın içerisindeyim, özel hayatımda çok anlamlı - karım ve üç çocuğum abim ve yeğenimle birlikte bana eşlik ediyorlar. mesajında [oyuncular için hazırlanan kısa videolara atıfta bulunuyor] karımın da dediği gibi, tüm bu zaman zarfında hiç hayal etmekten vazgeçmedim, inanmayı bırakmadım, gün be gün daha da iyi olmaya çalıştım ve her şeyin ötesinde futboldan keyif aldım. allah'a çok şükür bir ya da iki yaşımdan beridir sevdiğim şeyi yapabiliyorum ve inşallah keyif almaya devam edeceğim birkaç yılım daha kaldı. yaşımın farkındayım ve bu anların tadını daha da bir çıkarıyorum çünkü emeklilik vakti yaklaşıyor ve [kabullenmek] çok güç. tekrar ediyorum, işler yolunda giderse birkaç yılım daha kaldı. bu anlarda öyle görünüyor ki zaman uçup gidiyor ve her şey çok hızlı geçiyor. futboldan, ailemden, rakiplerimden ve sahip olduğum hayattan keyif almaya devam etmeyi umuyorum. çok teşekkür ederim ve iyi geceler'.

    bu konuşmanın hüzünlü ve buruk tonundan işkillenen gazeteciler törenden sonra 'emeklilik' meselesini ve barcelona'daki geleceğini sordular. bu soru üzerine lionel messi:

    "la gente del barça me conoce y sabe que no hay problema con esos temas, más allá de lo que diga un contrato. lo que siento por este club va mas allá de cualquier papel y firma. repito, es simplemente porque quiero estar bien mientras esté en el barça y pasa por ahí, no por otra cosa".

    dedi. yani türkçe mealen:

    'barça'dakiler beni tanırlar ve bilirler ki bu konularda, kontratın söylediğinden öte, herhangi bir problem yok ortada. benim bu klüp için hissiyatım herhangi bir sözleşme ve imzanın ötesindedir. tekrar ediyorum, basitçe barça'dayken iyi olmak istediğim için [öyle dedim], başka bir şey değil'.

    tekrar hayırlı olsun.

  • milliyetcilik noktasinda kacirdiginiz bir nokta var; siz irkinizin kotu ozelliklerini yerip iyi ozelliklerini ovmek yerine her noktasina bakip kotu diyorsunuz. sizde gote got denmiyor her seye got deniyor.

    cok mu aci cekmisler? yaziktir kabul ediyorum ama bunu gidin hocalida katledilen bebeklere anlatin. gidin egenin koylerinde karnina el bombasi baglanip oldurulen turk evlatlarina anlatin iki yuzluler.