hesabın var mı? giriş yap

  • sonuna kadar haklı buluyorum istifa eden adamı.
    arkadaşlar uzman doktor dünyanın bir çok yerinde hemşirenin 4-5 katı maaş alır. bakın hemşire daha çok çalışıyor demekle o iş olmaz.bir firmada genel müdür işçiden az çalışır. ama şirket müdüre işçinin 10 katını verir.siz şimdi üst düzey yazılımcı inşaat işçisi ile aynı şartlarda mi çalışıyor sanıyorsunuz.isci her zaman daha çok çalışır daha pis iş yapar daha az kazanır. bir firmada bir yerde kim en az çalışıyorsa o en fazla kazanandir. neyse doktor işin tüm sorumluluğu alıyor uzman doktor olmakta o kadar kolay değil. bugün atama bekleyen binlerce hemşire var 100 bin hemşireyi kovsan 15 güne yeri dolar. 5 tane cerrah ilde istifa etse yeri dolmaz. o yüzden sağlık çalışanı diye birşey olmaz. doktor amirdir gerekirse 30 da alır 50 de alır anahtar adamdir. diğer kamu çalışanları ilede bir tutulamaz. dediğim gibi uzmanlık gerektiren bir iş yapıyor bir uzman doktor 10 senede yetişiyor. tüm kamu çalışanları eşit değildir. yarın devlet 100 bin polis 100 bin öğretmen 100 bin hemşireyi görevden alsa 15 güne yerine gelecek adam hazır. diyorum 5 cerrah istifa etse yerine kim gelecek özelde bir ameliyat artik 20 bin tl. 5 bin tl için bu adamlar istida ettiğinde halk olarak biz daha çok zarar görürüz.

  • başlık:ibrahim tatlısese yine saldırı düzenlendi

    entry:kafasına roketatarla sıkmışlar ,kafasının yarısı uçmuş ,durumu iyimiş ama ayakta tedavi olmuş birazdan taburcu edecekler

  • benligimde yarattigi hissiyat, takriben gorucuye cikartilmis 16 yasindaki sessiz, icine kapanik, daha once sevgilisi dahi olmamis bir genc kizin, yuzunde egreti bir makyaj, uzerinde vucuduna oturmayan tuhaf ve rahatsiz kiyafetler, elinde ancak ablasinin yardimiyla yapmayi becerdigi turk kahveleriyle birlikte, en ufak bir sevgi, ilgi veya yakinlik duymadigi, hatta basbayagi tiksindigi 39 yasindaki amcaoglunun onune iteklenerek ve titreye titreye ciktigi, ve de onun yavsak siritisi, kisisel bir hizmetci edinmenin sehvetiyle pirildayan gozleri ve suratindaki kendinden memnun iktidar ifadesi ile yuz yuze geldigi anda hissettiklerine denktir.

    bir de (orf ve adetlerimize aykiri olarak) damat adaylarinin genc kizimizi almaya geldigini degil de, genc kizin kendini begendirmek amaciyla tiksindigini bildigi koca adaylarinin kapisina gittigini, kendini satmak icin her agzini actiginda nefesini kesen dehset hissini bastirmaya calisarak "beni alin ne olursunuz, omur boyu hizmet edecegim size!" diye yalvardigini tahayyul edin, halihazirda korkunc derecede sagliksiz iliskilere gebe olan gorucu sisteminin bir de bu sekilde tepetaklak edildigini dusunun, birkac aydir yasadiklarimi, pek cogumuzun yasadiklarini, anlayacaksiniz.

    sunu da not duseyim, ileride is arayacak sozlukcuklerin kulagina kupe olsun:

    sistem zannettiginizden (en azindan benim zannettigimden) cok daha kurnazmis, matrix'e inanmayanlar icin matrix'e sizmak dusundugumden cok daha mesakkatli bir ismis. kac tane meritokratik etiketi kiciniza yapistirmis olursaniz olun ("x harikulade lisesinden ciktim, dunyanin-her-tarafinda-vaaaaauuvvv-dedirten y universitesinden dereceyle mezun oldum, mezunlarina-herkesce-tapilan z universitesinde master yaptim, arada adini duyunca beni ayakta alkislamak isteyeceginiz bu, su, ve oteki sirketlerde staj yaptim, kisa ve uzun sureli calistim" vs, vs.), eger mustakbel isverenler hayatinizin bir doneminde goodbye to all that dediginizi, "kapitalizmin neferi olmak" klisesinin neden klise oldugunu sorguladiginizi, hatta busbutun "calismak" konusunda suphelere gark olup kendi dunyanizda inzivaya cekildiginizi sezerse, bir sekilde oyunu kurallarina gore oynamak konusunda gecmiste veya bugun tereddute dustugunuzun kokusunu alirsa (ki bu koku ne kadar yikansaniz, sirtinizi keseleseniz dahi cikmiyor, teninize bir sekilde siniyor), size nukleer artik havuzunda yuzup mulakata oyle gelmissiniz muamelesi yapiyorlar, ve tereddutsuz kapinin onune koyuyorlar. o noktada hicbir bilgi, yetenek, birikim, tecrube, ya da etiket fayda etmiyor.

    lisa simpson'in vejetaryen olmaya karar verdigi simpsons bolumunde, lisa solucan kesmesi gereken biyoloji dersinde, "ogretmenim, bir hayvani kesebilecegimi dusunmuyorum, hayvanlari kesmenin yanlis oldugunu dusunuyorum" der de, ogretmeni de "ahlaki itirazina* saygi duyuyorum lisa" derken bir yandan da masanin altindaki uzerinde "independent thought alarm"* yazan kirmizi dugmeye basar ya hani? hah iste, icinize sinmedigi halde "is" ariyor, gozunuzun tutmadigi yerlere basvuruyorsaniz eger, isverenler de ayni "independent thought alarm"'a basiyorlar gizlice, ve de o alarmin sesi basvurmayi dusunebileceginiz tum is yerlerinde, cv'niz insan kaynaklari mudiresi'nin inbox'ina dustugu anda yankilanmaya basliyor.

  • sapıklık mıdır bilemedim, göreceli bir sapıklık diyelim. her taksiye binişte farklı kimliklere bürünmek ve şöförle bu doğrultuda konuşmak. farklı meslekler, farklı öğrencilikler, farklı hayatlar, farklı dertler. şiddetle tavsiye ediyorum.

  • ingiltere gibi pahalı bir ülkede ucuzluğun bayraktarı market zinciri. içinde temizlik malzemesinden , yiyeceğe, elektronik adaptörlere kadar her şeyi bulmak mümkün. ha tabi burayı keşfetmeden alış veriş yapıp sonra buraya geldiğinizde içinize acayip oturur onuda baştan söyleyeyim. bizim bir milyoncularla karıştırılmamalıdır. bizim işletmecilerin sözde bir milyoncu olup içeride bir liraya bir şey bulamazken burada fiyatlar sabit bir pounddur. adanın güzel yanlarındandır. bir diğeri için (bkz: tk maxx).

  • ş: şık giyimli abi
    ş: şopar dilenci kadın

    ikisi de ş olduğu için diyaloğun gelişinden anlayacaksınız kim kim.

    ş: abi be allah rızası için be abim be, güzel abim bi ekmek para....
    ş: hayır sokaktaki dilencilere para vermiyorum ben.
    ş: oldu ben büro açayım

  • - sayid kardeş, seni yakın gördüm ondan anlatıyorum, dinle hele.

    - domuz bana ters locke birader, kusura bakma

    - o gemi batar söyliim.

    - sawyer senin aklını alırım, delikanlı mısın lan!

    - bu adada gömülü hazine var mıdır acaba?

    - japon yenge ilhan mansız'ı bildin mi sen?

    - boy veriyorum!!

    - mis gibi yahu buralar, dönüp de ne yapacağız.