ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bülent ersoy'un uçakta çıkardığı kriz
-
hic geri donmeyle falan ugrasilmamasi gereken olay. birakicaksin kendi haline, tumsekten son hiz gecicen, turbulansa bos vitesle giricen yerden tavana vursun gorsun hanfendi.
oha bu neden silinmis lan.
celal şengör'ün aydın sayıldığı ülke
-
değil eserleri sadece biyografisi ve cv'sini yazmaya çalışsan bir kitap ortaya çıkacak adamın aydınlığı eleştiriliyor.
sadece türkiye değil çalıştığı her ülkede aydın sayılabilecek bir adamdır celal şengör.
doğumdan hemen sonra zorunlu dna testi
-
benim kafamı kurcalayan soru;
bu öneriye, kim, neden, karşı çıkar?
tanım; bir yazarın önerisidir.
yaran fıkralar
-
baba köpekbalığı ile yavru köpekbalığı denizde av arıyorlarmış. bu arada baba köpekbalığı yavrusuna, eğer bir insanla karşılaşırsa onu nasıl yemesi gerektiğini anlatmaya başlamış:
"bak oğlum eğer bir insanla karşılaşırsan onu hemen yemeyeceksin. önce şöyle bir etrafında döneceksin, geri çekileceksin. sonra yine yaklaşıp biraz dürteceksin, geri çekileceksin. ondan sonra yiyeceksin." demiş.
yavru köpekbalığı da sabırsız bir şekilde:
"ya olmaz baba." demiş. "ben öyle beklemem, direk yerim." demiş.
babası da bunun üzerine söyleyecek laf bulamamış ve "aferin oğlum ye, boklu boklu ye!" demiş.
israil'in erdoğan için attığı tehditkar tweetler
-
erdoğan'ın tehdit edilmesi erdoğan'a yarar.
çomarın aklı tek yönlüdür. israil, erdoğan'a dostça yaklaşıyor, demek ki erdoğan güçlü, yaşa erdoğan... israil, erdoğan'a posta koyuyor, demek ki erdoğan'dan korkuyor, yaşa erdoğan...
bir kadını çıldırtmanın yolları
-
rejim yaptığını biliyorsanız, "sen kilo mu aldın ya" deyin. denedim, friendzone'dan yazıyorum.
evet broşürüne tokat atan bursalı teyze
-
az once izledigim, helal olsun dedigim...
edit: altta ak-it'in biri kadina terorist yaftasi yapistirmis bile. ulan sizden olmayinca basortulu kadini bile terorist ilan ediyorsunuz haysiyetsiz, serefsiz kopekler.
o dagitilan ''evet'' degil de ''hayir'' bildirisi olsa siz o tokadi bildiriye mi yoksa dagitana mi atardiniz ? amk cihatci, radikal picleri...
edit2: ironi yapmis, oyle diyor...
edit3: entry gitmis.
özlem özden
-
akp gibi karı; sevilmiyor ama gönderilmiyor da.
1978 berberlik videosundaki inanılmaz güzel kadın
-
videoya bu kadar naif duygular beslemenizin sebebi o yıllarda kenti köylü ayrımı daha belirgindi ve trt yayın politikası gereği mikrofon görünce her sikim hıyar zannedip tuz alarak koşana müsaade etmiyordu. şimdi köyünden kopamamış ama şehri de terk etmek istemeyenlerin oluşturduğu bir kültür hakim. üç kuşak öteden şehirli kesim kabuğuna çekildi ve bu dediğim kesime elinden geldiğince bulaşmıyor. eski türk filmlerinde görürsünüz; kapıcılar kralındaki seyit de kurnazdı ama haddini aştı mı ayarı verirlerdi. şimdi recep ivedik o had bildirenleri her türlü eziyor.
sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa'nın ingilizcesi
-
"too many chiefs, not enough indians."
çocuğunu yuvaya bırakmaya çalışan baba
-
-neden ağlıyorsun şimdi?
-annem bıraksın beni
-saçmalıyorsun!
-böaaaa (ağlama şiddetinde artış)
-bak şimdi, inan seni tanıyamıyorum emrecan!
bu diyalog daha bu sabah bir çocuk ile onu yuvaya bırakmaya çalışan babası arasında geçmiştir. sanırsın baba 4 yaşındaki emrecan ile değil de şirketin satın alma müdürü ile konuşmaktadır. babaların sorunu bu işte, mantıklı konuştuklarında çocukların anlayacağını sanıyorlar. hemen "oysa ne güzel izah ettim, neden anlamamakta ısrar ediyorsun" türünden bir yaklaşım içine giriyorlar.
annelerin öğretmen, hemşire, vb. devlet memuru olduğu ve babadan daha erken bir saatte iş başı yapması gereken ailelerde çocuklar yuvaya baba tarafından bırakılıyor ve yuvaların önünde sabah saatlerinde resmen bir mantık silsilesi yaşanıyor. “bu hareketine anlam veremiyorum” diyen mi ararsın, “kendine bir bak yakışıyor mu bu hareketler hiç sana” diyen mi ararsın “bunu akşam detaylıca konuşacağız” diye gözdağı vermeye çalışan mı arasın “ağlamak sana hiçbir şey kazandırmayacak” diye tavır koyan mı ararsın.
oysa anne geliyor çocuğu bırakıyor çocuk ağlarsa, ayrılmak istemezse “ben hemen şuradayım, korkma rahat rahat oyununu oyna sen” deyip çocuğu rahatlatıyor kocaman bir öpücükle işine gidiyor. baba geliyor çocuğu bırakıyor çocuk ağlarsa, ayrılmak istemezse “çok değiştin sen beren!” diye bir tartışmanın içine giriyor. sanıyor ki bunu dersem çocuk kendisiyle yüzleşip hatalarını anlayacak ve benden özür dileyecek. babalar çok saf, çocuk dilinden zerrece anlamıyorlar.
ben de onlardan biriyim, daha bu sabah iki saat konuşarak ikna ettiğim çocuk yine yuvanın önünde benden ayrılmak istemedi, benim verdiğim cevap ise “bunu seninle daha önce konuşmuştuk” oldu. çocuk gözyaşlarını silip “haklısın baba, bir an kendimi kaybettim kusura bakma” dedi… yani dese tam olacaktı ama ben annemi isterim diye tutturdu. tam annesinin iş hayatında yaşadığı zorluklardan bahsedecektim ki öğretmeni imdadımıza yetişti ve gel bak bugün tiyatro yapıcaz diyerek sabiyi kurtardı.
oysa çalışma hayatında yaşadığımız zorluklar 4 yaşındaki evladımın çok ilgisini çekebilirdi!
stranger things
-
--- spoiler & "ağlamıyorum gözüme bi şey kaçtı" detayı ---
hopper'ın sezon boyunca bileğinde gördüğümüz bileklik aslında kanserden kaybettiği kızı sarah'ın tokası. hopper, ilk olarak sarah'ın kemoterapiden dolayı saçları döküldüğünde tokasını bileklik olarak kullanmaya başlıyor. sezon sonundaysa bileklik artık hopper'ın bileğinde değil, çünkü bilekliği evlat edindiği jane'e veriyor.
--- spoiler & "ağlamıyorum gözüme bi şey kaçtı" detayı ---
ikinci yeni seven kızla evlenen adam
-
durumum var çok şükür, üşenmedim okudum. lakin bir sorum olacaktı,
(bkz: sen ne anlatıyorsun lan değişik)
başlığı açıp kaçanın..