hesabın var mı? giriş yap

  • atasayda bir yüzük alana bir yüzük bedavaymış. o kadar parası olanın metreside vardır düşüncesiyle kampanya yapmış adamlar.

  • ben erkeğe hakverdim. daha evleneceği adamın basit bir isteğini yerine getirmeyen, önemsemeyen kadın evlenince neler yapar kimbilir.

  • bu olayın iki farklı boyutu vardır... orduya yıllarını vermiş başçavuş ve kıdemli başçavuşlar tecrübenin getirdiği olgunluk nedeniyle asteğmenlere daha bir ılımlı yaklaşır ve aynı şekilde karşılık görürler. hatta asteğmenlere selam veren tek tük astsubaylar da bu gruptan çıkmaktadır. bu güzide ilişki özellikle bölük seviyesinde işlerin düzenli bir şekilde yürütülmesi için iyidir...
    diğer taraftan ise nispeten daha tecrübesiz olan astsubaylar ve özellikle yeni mezun olanlar bir türlü asteğmen gerçeğine sıcak bakamamışlardır*. zaten genelde asteğmen-astsubay sürtüşmeleri de bu genç arkadaşlar arasında yaşanır. gereken ayarlar verilerek durum düzeltilir... bu durumda olan, aynı birlikte takım komutanı olup sidik yarıştıran asteğmen ve astsubay arkadaşların takımlarındaki askerlere olur*...

  • atatürk musul'u ve 12 adayı bırakmamıştır. 12 adalar, cumhuriyet kurulmadan çok önce uşi antlaşmasıyla italyanlara trablusgarp yenilgisiyle "geçici" olarak bırakılmıştı. bunun geçici olmasının nedeni adalardaki italyan işgalinden ileri gelmektedir. 10 şubat 1947 paris'te imzalanan barış antlaşması ile oniki ada, sadece adalarda oturanların çoğunluğunun rum olduğu gerekçesi ile yunanistan'a verildi.

    musul ve kerkük'e gelince, lozan'da türk tarafı musul, kerkük ve halep için epeyce diretmiştir. netice alınamadığından konferans ikinci bir defa daha toplanmak üzere dağılmıştı. ikinci kez toplanan konferansta da ingilizler ikna edilemedi bu demek değil ki türk tarafı da ikna oldu. konu daha sonra milletler cemiyeti'nde konuşulmak üzere rafa kaldırıldı. ancak diplomatik yönden zayıf olan yeni cumhuriyet bu konuda daha fazla diretemedi. ingiltereyle devletlerarası boyutta 1925 yılında musul ve kerkük’te hak iddaası sürdürüldü. hatta iki devlet savaş pozisyonu bile almıştır. ancak ne hikmetse, aynı tarihlerde şeyh sait isyanı patlak vermişti. ordunun mobilizasyonun önemli bir kısmı bu isyanı bastırmak için harcandı. ingiltere türkiye’ye ırak petrollerinden 25 yıl boyunca %10 pay teklif etti ancak yeni kurulan devletin nakit ihtiyacı ağır bastığından, türkiye bunun yerine 500 bin sterlin nakit para alarak musul ve kerkük’den vazgeçti.

    olayın atatürk'le veya ismet paşa'yla bir alakası yoktur. uluslararası ilişkilerde basit bir kural vardır; ekonomik ve askeri olarak bağımsızsanız yayılabilirsiniz. bundan ötesi irredantist hayalperestliğe girer ve toplumlarda tramva yaratır. (bkz: yeni osmanlıcılık) bu tür olaylarda kişilerin karizmasına ya da kültüne bakmak yerine kurumların işlevlerine, içinde bulunduğu duruma, açıkçası devlet aygıtının ne kadar "muktedir" olduğuna, yine o şartlar dahilinde bakmak çok daha faydalı olacaktır.

    edit: adaların bırakılması konusundaki tarih karışıklılığı düzeltilmiştir. radmard ' a teşekkürler.

  • berberlik bir meslektir, dolayısıyla bir meslek erbabından bahsederken ilkokul mezunu diye aşağılamak anlamsızdır zira o kişinin meziyeti berber olmaktır, akademik başarı değil. bununla birlikte berber dükkân işletir, kira öder, vergi öder, işçi çalıştırır ve bir hizmet sağlar. bu hizmetin karşılığında aylık on bin lira da kazanabilir yüz bin lira da. ilkokul mezunu diye aşağıladığınız bu insanın geliri size dert olduysa demek ki sizin eğitim ve meslek seçimleriniz hatalı olmuş.

  • + anne iyi ki biz sakat olmamışız
    - neden sakat olacaktınız ki?
    + akrabalar evlenince çocukları sakat oluyomuş
    - biz babanla akraba değiliz ki?..
    + değil misiniz?
    - hayır değiliz.
    + sen utanmıyo musun yabancı adamla aynı yatakta yatmaya?