hesabın var mı? giriş yap

  • yaygın batıl inancın aksine müzik türü değildir. independent, yani bağımsız kelimesinin kısalmış halidir. bir tavır olarak endüstriden bağımsız müzik yapan gruplara "indie grup" denir. 70' lerin ikinci yarısında punk tepkiselliği başladığında, beş büyük plak şirketi, yeni akımlara ve deneysel çalışmalara yüz vermeyince bağımsız küçük plak şirketleri oluştu. o zamanlar gerçekten haysiyetli bir tavır olarak oluşan bu şirketler, bugün beş plak şirketinin hizmetine sunulmuş durumda. şöyle ki; beş büyük plak şirketi yayınladıkları müzikle kumar oynamazlar. çünkü onlar bir albüm için promosyon başta olmak üzere sektör içerisinde milyonlar harcarlar. dolayısıyla ancak bu paraları katlayarak geri döndürecek ünlüleri ya da piyasaya uygun yeni imajlarla yayınlayabilecekleri isimleri yayınlarlar. ancak bu arada yayınlamaya cesaret edemedikleri isimleri bedavadan denedikleri için bu "indie label"lara, yani independent plak şirketlerine destek verirler. dolayısıyla indie label'lar bu isimleri ortaya çıkarır, sonra da büyük plak şirketleri bu isimleri indie label'ların elinden almak suretiyle çarklarını sürdürürler. hip hop' tan post punk' a, rap' e kadar çok değişik türlerde albüm yayınlayan birçok indie plak şirketi vardır.

  • savaş uçakları barış zamanında mecbur kalmadıkça radarlarını açmazlar. bunun sebebi şudur: radar açıldığı anda elektromanyetik yayın yapar. bu yayının kendisi, temel özellikleri, radarın kapasitesi ve performansı hakkında bilgiler sunar.

    eğer elektronik istihbarat* sistemleriniz ile bu yayını tespit edip kaydeder ve bunlardan bir kütüphane oluşturursanız, söz konusu radarı kör etmek ya da yanıltmak için teknik, taktik ve sistemler geliştirebilirsiniz.

    5 ekim günü 5 dakika 40 saniye, 6 ekim günü ise 4 dakika 30 saniye radar kilidinin muhafaza edilmesi demek, türk f-16'larının üzerine bu sürelerde söz gelimi el fenerinin tutulmuş olması demektir. bu süre içinde de muhtemelen bölgedeki türk ve nato elint sistemleri gözlerini kulaklarını açmış olmalılar.

    eğer bu kilitleri atan suriye mig-29'ları ise bu, suriye pilotunun şapşallığını gösterir. dahası ruslar da suriyeliler'e güvenip daha büyük maceralara atılmamaları gerektiğini anlamış olmalılar. zira böyle bir zamanda böyle bir acemilik yapan kuvvetten bir cacık olmaz.

    eğer bu kilidi atan rus su-30'u ise, ki bu uçak şu anda rus hava kuvvetlerinin en yeni ve en modern jetidir, bölgedeki rus pilotların gerçekten gerizekalı olduğunu gösterir. bir şey yapmamıza gerek yok, kendi kendilerine takılsınlar.

    4 dakika, 5 dakika, bunlar hava muharebesi için olağanüstü uzun süreler. su-30'daki aesa radar için bile bu sürelerde f-16 gibi görece küçük bir hedefte kilit tutmak çok zordur. burada esas alkışı hakeden, bu kadar uzun süre üstünde kilidi muhafaza ettirtmeyi başarmış, son derece sinir bozucu bu süreçte soğukkanlı biçimde yem rolünü başarıyla oynamış türk pilotlarıdır.

    bu "taciz"lerden mesajı alması gerekenler almıştır muhtemelen...

    debe editi: (bkz: şehit selahaddin esin ilkokulu yardım kampanyası)

  • "bir askerin sıçtığı boku bütün arkadaşları temizler" mantığı esas alınarak, bölük komutanının tüm bölüğü akşam içtimasından sonra kantin bölgesinde toplaması, soyun emri vermesi ile birlikte tüm bölüğün takım taklavat ortada kalması, o an orada dinlenen ve olayı canlı canlı izleyen 100 kadar asker ne olduğunu anlamaya çalışırken, komutanın seçtiği cezanın, elindeki 1 metrelik sopa ile etek traşı kontrolünü maksimum izleyici sayısına ulaşarak yapmak istemesi olduğunun anlaşılması...
    aynı komutanın, yan yana dizdiği askerlerinin tüm mal varlıklarını, sopası ile uzaktan sağlı sollu darbelerle kurcalaması ve kontrolü yapılan askerlerin genital bölgeleri ile alakalı “kes bunları” , “aferin asker güzel traş” , “keçi sakalı bırakma bir daha, havan kime yabancı” , “oğlum bu orman askeri bölgede mi ?” şeklinde eleştiri ve övgüler dizmesi...
    komutan için herşey yolunda giderken, sıradaki askerin traşa konu organının heybetini görünce bir anda irkilmesi ve yıllardır bu anı bekliyormuş gibi bir avazda “aslanım benim maşallah, yunana girsin inşallah” , “oğlum siz aynı aileden 2 kişi aynı yere nasıl düştünüz ?" ve "madem düştünüz sen buna niye ayrı kamuflaj almıyorsun ?” diye hakkını teslim etmesinin ardından “sen giyin yiğidim sana her şey serbest” diyerek gruptan ayırması…
    bu olaya tanık olduğum an yaşadığım travma sebebi ile zihnimde askerlik 5 gün kısalmıştı… hatta sadece askerlik değil, bir süre boyunca baktığım herşey gözüme eskisinden daha kısa gelmeye başlamıştı...
    yaşa varol harbiye

  • bir gün istiklalde dört arkadaş elde biralar yürüyoruz. gitar çalıp para toplayan bir şarapçı gördük. biz de sarhoş ve genciz, yanına oturduk. o bizden içki istedi, biz de ondan şarkı. çalıp söylerken adam bize ”ne çalayım” diye sordu. o sıra haluk levent'in kağızman şarkısı her listede bir numaraydı. benim de nereden aklıma geldiyse geldi ve ”kağızman çal be” dedim. tam o sırada arkamdan bir ses ”ne çalsın, ne çalsın!” dedi. kafamı bir çevirdim haluk levent. dört kişi, alkolün bokunu çıkarttık diye düşünürken haluk gülümseyip karşımızda dikiliyordu.

    bizim grupta kahkahalar ve gülüşmeler

    abi dedik gel sen söyle bari.
    yok dedi işim var ama dönüşte uğrarım..
    iç sesimiz direkt ”yalaan” diye fısıldadı. uğramayacaktı.
    ama dönüşte uğradı! ve bizi de utandırdı.

    siz dedi çalın ben amcaya para toplayacağım...
    yoldan geçenleri çevirip gitar çalan şarapçı için tomarla para topladı.
    şarapçı belki iki üç ayda kazanacağı parayı bir gecede haluk levent sayesinde kazanmıştı.

    işi bitince teşekkür edip gitti haluk. sonra biz de dağıldık

    o zamanlar sosyal medya yoktu. adamın kariyeri desen zirvedeydi. peki o zaman bu adam bunu neden yaptı?

    sevin, sevmeyin ama ben iyi kalpli bir insan olduğuna bizzat şahit oldum. o yüzden bana samimiyetsiz de gelmiyor.

  • bak hele bak. dışarıdan baksan adam sanırsın bunu. dışı parisli entelektüel, içi yozgatlı emmi tipini sevdiğimin.

    edit: bu arada a haber kamerasıyla "tesadüfen" karşılaştığına inanan polyanna'lar yoktur herhalde.

    edit 2: konulukonusuznevarsa nickli arkadaşın haklı mesajını aynen kopyalıyorum:
    "ben çaylağım entry giremiyorum :) yazmak ve dikkat çekmek istediğim konu konuşan çocuk kaç yaşındaymış ki o durumları kuyrukları görmüş :) lan zaten 18 senedir iktidar sabit ondan önce koalisyon vardı chp zaten 96 kadar seçim yasaklıydı :) bunları yazabilirseniz sevinirim teşekkür ederim . iyi günler dilerim"

  • en en en en uyuz olduğum insan olmayan hasta. çünkü bunun bir de daldıktan sonra içeride hasta olduğunu görüp aval aval odanın ortasında dikileni var. bekler öyle, hastayla konuşmanızı dinler, muayeneyi izler. feyz almaya gelmiş, belli. çıkması için uyarınca da mırmırmır birşeyler sayıklar kendi kendine. muhtemelen sövüyordur. sürü psikolojisine de bağlıyorlar uyarmazsanız. bakıyor biri odanın ortasında dikiliyor, benim başım kel mi diyerek o da dalıyor içeri, derken bir bakmışsın odada 10 hasta, dışarıda bekleseler sıra gelmeyecek çünkü, muayenehanenin içinde beklemeli, evet.

    ama bugün bir teyze içimin yağlarını eritti. oturdu teyze, önce umreden geldim yavrum diyerek hurma hediye etti bana. sonra tam derdini anlatmaya başlayacak, laaaps, daldı içeri bir tanesi. az önceki pamuk gibi teyze döndü buna, verdi kalayı verdi kalayı, benim de dudağımın kenarında böyle gevşek bir gülümseme belirdi, ooooh dedim, yapıştır teyze!

    çok kıl oluyorum size.

  • 30 yıl önce çekilmiş filme klişe diyen adamdan daha mantıklı hareket etmiş halktır. arkadaşım klişe ilk yapılana denmiyor sonradan yapılanlara deniyor.