hesabın var mı? giriş yap

  • muğlalıyım ve sülalem 7 göbek chplidir.

    muğla büyükşehir ve ilçe belediyeler tıpkı diğer tüm partilerin belediyeleri gibi rezalet durumdadır. liyakat sıfırdır ve şöförüne kadar torpille işe alım yapılır. beyaz yaka ve teknik bilgi gerektiren bölümlere ise alımlar tamamen seçim dönemi en çok bağışı yapan ailenin ağzından çıkan laflarla olur. örneğin marmaris’te bu aile malatyalı bir kürt aşiretidir. belediyedeki tüm kadrolar muğlalı veya marmarisli olmayan doğulu vatandaşlarımıza verilmektedir. neredeyse tüm ihaleler aynı kişilere verilir, usulünce yapılmaz. örneğin mühendislik bürosu işlettiğim dönemde açılan ihalelerden ya son gün ya da kapanmasına 1 saat kala haber alıyordum. ailem chp’li ve yerli olduğu halde fen işleri 1 saat önceden arayıp ihalemizin süresi bitiyor 1 saat içersinde teklifinizi verin diyordu (mühendislik projesi bu!). son dakikaya kadar hiç bir platformda açıklama yapmazlardı.

    özetle chp’nin ve belediyelerinin akpli olanlardan en ufak bir farkı yoktur. yöneticiler aynı liyakatsızlığı ve adam kayırmayı korkunç bir biçimde icra etmektedirler

    gördüğünüz gibi restorasyonu yaptıran koca şubede bir tane bile işini düzgün yapan, potansiyeli olan, liyakatli adam yokmuş ki çıkıp da “ağa bu nedir” diyememiş.

  • japonya'yı kendilerine ayrılmış bir oyun alanı sanıp sadece turist oldukları için bu ülkenin kurallarına uymamayı ve/veya insanların yaşam alanlarına tecavüz etmeyi kendilerinde doğuştan bahşedilmiş bir hak olarak gören yabancı turistler tarafından illallah ettirilmiş köy. öyle ki artık sabrı taşmış shirakawago belediyesi bu kanser yayan yabancılara yönelik ingilizce bir "görgü rehberi" hazırlamış.

    https://www.vill.shirakawa.lg.jp/2036.htm

  • 3,5 yaşındaki oğlumdan duyduğumdur.

    - annecim, okuldayken pıt pıtlar "annemi özledim, annemi özledim" diyorlar.
    + hangi pıt pıtlar oğlum?
    - kalbimdeki pıtpıtlar.

    36 yaşındayım, hayatımda böyle güzel bir şey duymadım.

  • babama şakasına " bizim yatta arkadaşlarla bi parti yapalım uyar mı ? " dedim , " arkadaşların kim ? " dedi. bizim yat var galiba lan. dur bakalım.

  • ya arkadaş... lan... aslında... o zaman hemen konuya giriyorum: kızların bazı erkeklere duydukları güveni ve onlara besledikleri "dostane sevgi"yi belirtmek için kullandıkları bir ifade.

    lisedeyken kızlar "basketbol takımında oynanan okulun yakışıklısı" klişesinin gölgesinde yaşayan selvi boylum al yazmalım filminde ahmet mekin 'in oynadığı cemşit karakteri tadındaki çocuklar için kullanırlardı bunu genelde... "ay esmer volki çok yakışıklı, sarı çağatay tam fıstık" bilmem ne derken bir yandan da bu cemşit prototipine "ay seni de çok seviyoruz, şu okulda bir güvendiğimiz sen varsın" derler; bir de böyle ballandıra ballandıra "x (bu örnek olayda cemşit prototipi) çok güvenilirdir bak... soyun yanına yat dönüp bakmaz, bir de üstüne battaniye/çarşaf/yorgan (mevsimlik değişken) örter" diye bu cemşit'i överlerdi... daha sonraki yıllarda da buna tanık oldum ben. kızlar bir adamın güvenilirliğini belirtmek için bu ifadeye benzer başka ifadelerle kendilerine en uç durumlarda bile "yan gözle" bakmayacaklarından emin oldukları erkekleri övüyorlar... var bunu yapanlar. cemşit ve cemşit gibileri överken bu kadar fazla ırz-namus vurgusu yapmanın cemşit'te açtığı yaralara değinen var mı peki?

    peki ama "soyun yanına yat dönüp bakmaz" ve benzeri ifadelerle övülen cemşit'in içinde kopan fırtına? cemşit'in o anda hissetikleri? "ehe sağol ya pelin... sen de benim kardeşimsin" derken, kabuğu açılan hicran yaraları... kızlar böyle o en tikky tavırlarıyla "ya x canım ya...soyun yanına yat dönüp bakmaz" derken cemşit'in halay çeken hormonları?

    bir gün cemşit beklentileri boşa çıkarırsa biraz da suçu kendinizde arayın kızlar... nihayetinde oyuncak panda değil bu... cemşit.

  • 128 milyar dolar ile ne kadar alışveriş yapabileceğinizi gösteren bir internet sitesi.

    şurdan buyrun

    edit: ürünler arasına pudra şekerinin de eklenmesi gerektiğini söyleyenler olmuş. sonuna kadar katılıyorum.

    edit2: yeni ürünler gelmiştir...

  • kolombiya'nin guneybatisinda, ekvador sinirina yakin (yaklasik 4 saat) sehri. bir donem uyusturucu kartellerinin (bkz: cali karteli) hukum surdugu kentte guvenlik hala biraz problemli. donemin uyusturucu mafyasi en az pablo escobar ve medellin karteli kadar buyuk ve tehlikeliymis (hatta daha beter oldugunu soyleyenler var). yeni yapilan site seklindeki bolgelerde guvenlik kameralari gormek mumkun. hatta bir kac defa elektrikli tellere denk gelmistim ama yirmi yil oncesine gore guvenlik konusunda epey mesafe katedildigini soylediler. dukkanlarda iceri cogu zaman iceri giremiyorsunuz, dis kapi demir mazgallarla kaplanmis ve adeta hapishaneden alis-veris yapiyormuscasina dukkan sahibini cagirip siparisi veriyorsunuz. fakat daha once de belirttigim gibi belaya bulasmak biraz size bagli. cok fazla endise edecek bir durum yok; goruntu sizi aldatmasin.

    kolombiya genel olarak ucuz bir ulke ama cali daha bir ucuz. tarihi kolonyal sehrin kurulu oldugu centro historico'da oldukca guzel mahallelerde uygun fiyata hosteller bulabilirsiniz. hatta yer yer ozel oda tutsaniz bile fiyat 12 ila 20 dolar arasinda oynuyor. dormitorio dedikleri cok kisilik odalarda kalirsaniz 7 ila 10 dolar.

    centro historico adindan da anlasilacagi gibi sehrin tarihi merkezi. burada cerro de las tres cruces (uc hac tepesi)'ne timanabilirsiniz. tamamen bedava ve sizin ayaklariniza kalmis mesele. butun sehri yukaridan seyretme imkanini bulacaksiniz. tirmanis yaklasik bir saat suruyor (sizin temponuza bagli), inis ise yarim saat ila kirkbes dakika. kolombiya genel olarak and daglari'na kurulu yuksek bir ulke olsa da cali sehri deniz seviyesine yakin oldugu icin oldukca sicak bir sehir. o yuzden tepeye tirmanirken sececeginiz saat dilimi onemli. ogle saatlerinde denemeye kalkarsaniz epey meydan okuyucu bir girisim diyebilirim**. yaniniza cok yuk almayin ve yeteri kadar su alin ki susuzluk (dehidrasyon) vucudunuzu vurmasin. tepede bir cok polis gorev yapiyor guvenlik nedeni ile; endise edilecek bir durum yok.

    yine bir baska tepede brezilya'daki kadar buyuk ve gorkemli olmasa da bir hz. isa heykeli var. cristo rey (hukum suren isa/yonetici isa) adli tepe sehirden biraz uzakta (15-20 km kadar), otobusle gidilebilir. ben taksi tutup gitmistim ve gidis gelis 15 dolar civarinda bir odeme yaptim. tarihi bir kilisenin avlusundaki heykel sehre bakiyor. oldukca guzel manzaralar yakalamaniz mumkun. ugramadan gecmeyin derim.

    tarihi merkezde ufak bir tepecigin uzerine kurulmus olan iglesia de san antonio yine tarihi bir oneme sahip, ugramadan gecmemek lazim. ayrica insanlar sosyallesmek icin buraya geldikleri icin arkadas edinmek icin de harika bir yer. manzara cok guzel oldugu gibi etrafta bir cok bar ve gece klubu var. etrafi gezdikten sonra ugrayabilirsiniz. eger centro historico'da kaliyorsaniz yuruyerek 5 ila 15 dakikada ulasabilirsiniz.

    belediyeye ait kultur merkezinde cesitli aktivitelere katilabilirsiniz. dans yarismalarindan, muzik dinletilerine, resim atolyelerinden turist merkezine cesitli aktiviteler mevcut. tursitlere ozel ilgi gosteriyorlar. cogu genc kolombiyalilar ingilizcelerini gelistirmek icin size yardimci olacaktir; zaten turk olmaniz yeterince sempatik kolombiyalilar icin, cekinmenize gerek yok. kultur merkezi belediyeye ait oldugu icin ucret talep edilmiyor. ayrica cali'de gezilecek yerleri iceren brosurler edinip, akliniza takilanlari sorabilirsiniz. yine centro historico'ya yakin.

    cali buyuk okyanus (pasifik okyanusu)'a yakin bir yerde, yaklasik olarak uc saatte ulasabilirsiniz. isterseniz plajlara inip denizin tadini cikarabilme imkaniniz var. ulke genel olarak daglik oldugu icin, plaja biraz dolambacli gidiyorsunuz, o yuzde biraz vakit aliyor, yoksa gercek mesafe o kadar uzun degil aslinda. buenaventura tarafinda plaja giderseniz, bir kac adaya gidip ziyaret etme imkaniniz olacaktir.

    kolombiyali kadinlar cok guzel itiraf etmeliyim. genelde gittigim yerlerde kadinlar hakkinda ozel olarak yorum yapmam ancak cali'de iken yukarida bahsettigim kultur merkezinde cali sehrinin guzellik yarismasina denk geldim. kazara oldu aslinda. soyle ki; kultur merkezinde dolasirken, ust katlara cikmak icin izin istedim, 'tabii ki' dediler. en ust kata cikinca buyuk bir salona denk geldim ve iceride mayolu kizlar vardi. ne oldugunu anlamak icin biraz daha sokulunca juri heyetini de gordum. bir anlik saskinliktan sonra isaret diliyle 'girebilir miyim?' diye sordum. hemen yer gosterdiler. kolombiya'nin demografik yapisini da gosterir bicimde siyahiden tutun sarisina kadar her tondan aday vardi. ailelerin oldugu bolumde yarismayi bir saat takip ettim ama epey uzayacak gibi gorundugu icin daha fazla uzatmadan ayrildim (esmer bir hanimefendi vardi ve benim favorimdi ama sonuc ne oldu bilmiyorum). ayrilirken bir iki adayla konustum ve basarilar dileyip ayrildim.

    cali'de trafik isiklari yayalara gore dizayn edilmemis oldugu icin biraz dikkatli olun derim. bir iki defa ne yapacagimi bilemedigim icin ezilme tehlikesi atlattim. trafik isiklari sadece araclara dur/kalk yapiyor, yayalar da araclar durdugu zaman geciyorlar ama bu kadar basit degil tabii. butun yonlerde akan trafigi kontrol etmeniz lazim. ilk basta biraz zorlaniyorsunuz ama ikinci gun uyum saglarsiniz. ustu acik kamyonetler dolmus hatlarinda servis yapiyorlar ve epey ucuz ama guvenli diyemem cunku kamyonetin arkasinda ayakta yolculuk yapiyorsunuz. denemek icin binilebilir. sicak gunlerde bir branda cekiyorlar, yaslilar icin iki tarafta oturaklar var. aracin arkasinda bir muavin ucretleri topluyor ve inecek oldugu zaman sofore haber veriyor. ayrica moto-taksiler de epey yaygin. oldukca alimli kadinlarin bir motorda surucuye sarilip yolculuk ettigini gordugunuzde, o kisinin kadinin erkek arkadasindan ziyade dolmus soforu olma ihtimali yuksek. ayrica taksiler epey ucuz. artik tercih size kalmis.

    gidiniz geziniz efem!..

    iyi yolculuklar...

  • yazılan filmlere bakarsak ben de sinefilim . yazılanların çoğu bilinen filmler ama olsun ben de bilinen mikemmel bir türkan şoray -kadir inanır klasiğiyle listeye katkı sağlayayım .
    istisnasız beni ağlatan tek film unvanını da sırtlanmaktadır ona göre her ortamda izlememeniz tavsiye edilir (bkz: dönüş)

  • şehirden şehire değişebilen semtlerdir.

    (bkz: ulus)
    (bkz: gaziosmanpaşa)

    istanbul'daki ulus ankara'daki gaziosmanpaşa'ya denk sayılabilecekken, ankara'daki ulus da istanbul'daki gaziosmanpaşa, nam-ı diğer gop'un izdüşümü olarak değerlendirilebilir.

    bu bağlamda en standardı tabii ki bahçelievlerdir.

    debe editi-büdütü: anket entrysinin buralara gelmesine şaşırmakla beraber listenin daha gerilerinde altına imzamı atacağım şu entrynin çok daha yukarılarda olması gerektiği kanaatindeyim.

    (bkz: #46902393)

    edit sebebi tabii ki 10 kasım.

  • eşeğe altın semer vurmuşlar ama eşekliği baki kalmış.

    edit: guzel bir amerika’li dusunurun sozu var, “ batida insanlar ilk once parayi ele gecirir sonra para ile gucu ele gecirir; doguda ise insanlar ilk once gucu ele gecirir sonra onunla parayi ele gecirir.” akp’de tam boyle bir parti iste. ılk once cemaat ile gucu ele gecirdi, daha sonra onunla parayi ele gecirdi. bunu yaparkende egitim ile kusaklari yozlastirdi ve boyle yobazlasmis nesil ortaya cikti.

    kendini egitenler, iyi egitim gorenler yurtdisina kacti, kacamayanlar ya kacmaya calisiyor veya artik gozlerini ve kulaklarini kapatmis bir durumda hayatlarini yasiyor. cunku saray ve saray soytarilari artik milletin gazi meclisinde, milletin paralari ile kurulmus duzen icinde masaya ayaklarini uzatip instagram’da millete caka satiyor.

    ama bu durum sadece bu iktidarin degil o mecliste olan butun partilerin ele ele yaptigi bir durum. sali gunleri grup toplantisinda bagarmaktan baska bir halta yaramayan partilerin.
    bana kimse ne yapsinlar, iktidar butun gucu eline almis demesin. bu millet padisah ingilizlerle gorusurken kurtulus savasi vermis, parasiz pulsuz ulke kurmus bir nesil.