hesabın var mı? giriş yap

  • filmi izlemedim ancak seri katil hakkında birkaç kelam etmek istiyorum.
    rodney alcala, 1943 doğumlu ve john berger&john burger takma isimlerini kullanıyor cinayetlerini işlemeden önce. bu ibne babası bunu terkettikten sonra ailesiyle birlikte los angeles'a yerleşiyor yani babasız büyüyor. zaten seri katiller bizim uzman psikologlar tarafından l koltuğa uzatılıp geçmişlerine inilmeye çalışıldığında geçmiş yaşantısında muhakkak bir aile travması olduğu gerçeğine varıyor, neyse. rodney orduya giriyor, yazıcı yapıyorlar bunu sonrasında ordudan kaçıyor. ordunun psikolojları bunun hakkında çalışma yapınca ağır rdm olduğu anlaşılıyor şaka şaka asosyal kişilik bozukluğu teşhisi koyuyorlar. sonrasında üniversiteye giriyor ve üniversite okuduğu dönemlerde 8 yaşındaki bir çocuğa tecavüz suçlaması ile polis denetimine giriyor. zaten bu olaydan kaçmayı başardıktan sonra john berger ismini kullanmaya başlıyor.
    cinayetlerine gelecek olursak, 1977'de jill barcomb adlı bir kızı öldürerek ilk cinayetini gerçekleştiriyor. sonrasında;
    1977 georgia wixted
    1977 charlotte lamb
    1977 jill parenteau
    1977 pamela jean lambson
    1977 christine ruth thornton ( cesedi 1982 yılına kadar bulunamadı ve öldürüldüğünde 6 aylık hamile olduğu otopsi sonucunda belli oldu)
    1979 robin samsoe (12 yaşında). bunların yanında yamulmuyorsam 2 cinayetten de şüphelenildi ancak yeterli kanıt bulunamadığından suçu ispat edilemedi.
    bu ibne 1979'da yakalandı, 1980 yılında ölüm cezasına çarptırıldı (bunu duyunca oh diyorsunuz ama durun bitmedi) 1984 yılında üst mahkeme kararı bozdu. daha sonrasında ölüm cezası aldı (oh) ve 21 temmuz 2021 yılında öldü. son olarak bu ibne hakkında birkaç enteresan bilgi verdikten sonra entrymi tamamlamak istiyorum.
    - hapse giderken yerlerin kaygan olmasından dolayı kayıt düştü, yaralandı ve bunun için kaliforniya eyaletine dava açtı.
    - hapishanedeyken ona istediği şekilde az yağlı yemek sunulmadığı için kaliforniya eyaletine yine dava açtı (yüzsüz piç)
    - son olarak iddialara göre iq'su 160.

  • birisi ikinci el araç diğeri 0 kilometre araç . böyle bir örnek vermek yakışmamış.

  • bu şakayı bunlardan özenip yeğenime yapmıştım elime baktı sonra suratıma baktı dayı o ayıp bir şey dedi tekrar yapınca da annesine şikayet etti

    yok bu çocuk dayısına çekmemiş

  • *edit: en basa bu dalga neyin dalgasi onu soyliyelim. einstein'in genel gorelilik teorisinin ozetine gore "madde" ** uzay ve zamana nasil egilip bukulecegini soyler; uzay ve zaman da cisimlere nasil hareket edecegini. yani uzay aslinda boyle gorunur ama bugune kadar boyle goremiyorduk:) iste cisimler, uzay ve zamani bukunce uzayda isik hizinda dagilan kutlecekim dalgalari* olustururlar. bu dalgalar bugune kadar gozlemlenememisti. bu dalgalar gozlemlenemeyince de, bu dalgalardan baska bi sey yaymayan uzay cisimleri de gozlemlenememisti. yani yasasin karadelikler!*edit bitti*

    ligo'nun yaptigi uygulamalı gözlemi basitçe anlatması çok zor:)

    (büyük harfle) "l" şeklinde bir kompleks düşünün. l'nin kolları 2-4 km uzunluğunda. biri diğerinden uzun, l'nin köşesinde bir beam splitter (ışın ayırıcı) var, l'nin alt tarafında yani ışın ayırıcının solunda ışın detektörü var... l'nin iki ucunda da asılı duran dev aynalar var. şöyle bir şey kendisi

    şimdi bir lazerle (ls diye gösterilen) ışın ayırıyıcıya (b diye gösterilen) ışın yolluyos, ayırıcı da iki demeti iki koldan (l'nin kollarından) dev aynalara yolluyor. deva aynalar demetleri gerisin geri ayırıcıya yolluyor. ayırıcı da aynalardan gelen ışınları lazer silahı ve ışın detektörüne (ld diye geçen) yolluyor. böyle bir görüntü hayal edin.
    ortada gravitational wave'in eğip büktüğü uzayzaman yokken, ışın atımları kollardan biri daha uzun olduğundan detektöre farklı, ancak düzenli ritmli zamanlarda geliyor. detektör de pek bi şey detect etmiyor :) (ışık dalgalarının süperimpozisyonuyla* ilgili bir dalga sebebiyle, birbirlerini nötralize ediyor isinlar)

    şimdi kollara gravitational wave atalım, böyle "vocurk vocurk" etsin... animasyonda gördüğünüz üzere sağdan giren gravitational wave, yüzeydeki partikelleri gah uzatıyor gah kısaltıyor... bu durum bizim "l"'de (ki adı interferometre-yani suya attığınız taşların birbirine girişen dalgalarını ölçen nane) iki boyutlu düzlemde şöyle bir görüntü yaratıyor. yani kollar bir uzuyor bir kısalıyor. tabii animasyondaki kadar degil. hidrojen atonu kadar ohom:) artık gelen ışın atımları düzenli ritmde değil. suya atılan taşların birbiriyle girişen (bkz: superimpositon) görüntüsü şeklinde. duzensiz girişen dalgalar da yeni bir dalga yaratıyor (biraz daha basitleştirirsem fizik ilmi çökecek:(( ışığın dalga fonksiyonundan da yararlanan detektör de gravitational wave'den sonra oluşan yeni dalganın ışığını tespit ediyor. böylece ölçüm gerçekleşyor.

    not: gerçeklik yukarıda anlattığımdan çok daha komplike, işbu entry aşırı basitleştirme adına fiziğin de müzğin de ırzına geçmiştir:)