hesabın var mı? giriş yap

  • yıl 2001 krizi patlamış, o zaman çalıştığım iş yerinden 5 ay maaş alamamışım... başladığımdan beri babamdan para almıyorum gururuma yediremyorum, maaş alamadığım işi bıraktım yeni bi iş bulana kadar okula gidip geliyorum (okul avcılarda ev kadıköyde), macburiyetten babadan para bittikçe 10 milyon alıyorum ve bu para ile 4-5 gün idare ediyorum (çok ciddiyim), yeni işe başladık ordan da ilk iki ay paramızı alamadık, gündüz okul akşam iş sonra ev gün içinde tek para harcadığım şey yol ve onu binbir türlü ucuza, beleşe getirerek idare ediyorum (akbil, otostop, arkadaşların arabaları...) okuldayım... üşüdüm... 150 bin lira çay (çok iyi hatırlıyorum 150.000 idi...) hesapladım, çay içersem yol paramda boşluk olacak... içemedim o gün çay... paranın ne olduğunu düşününce hep bu aklıma gelir...

    (bkz: para/@huzursuz)

  • bir türk geleneği olarak; ıslak mendille el sildikten sonra, masadan başlayıp, ayakkabıdan fayanslara kadar silmek.

  • fun facts:

    -dizinin ilk bölümlerinde nuri abi ramazan abi'ye(çiçek taksi) pay respects bazında "taksiciliği sizden öğrendik, büyüğümüzsünüz vs..." kelamları etmektedir. yine çiçek taksi dizisinde son bölümlere doğru ölmüş olan kazım abi ise başka bir isimle nuri abi'nin ortağı olarak durağın başına geçmektedir.

    -yine ilk bölümlerde komedi öğesi olarak durağa konuşlandırılan(bizimkiler'deki maşuk hesabı) konuşan papağan(parakit) "rosella" türüdür. hayır, rosella'lar gerçekte çok konuşkan papağanlar değillerdir. ancak çok güzel ıslık çalarlar. gri papağan veya macaw bulamamışlar herhalde.

    -osman aga' nın kızı dilek dizi boyunca türki cumhuriyetli çocuk, obayama, ve alp kırşan ile olan yaşanmışlıklarından sonra hayri(namı diğer fadıl fıdıllıoğlu'nun yaşlanmış ve kel hali) ile evlenmektedir. bizim gibi çekici olmayan erkeklere bir ümit ışığı olmuştur bu.

    -yine dizinin sonlara doğru olan bölümlerinde, ki tahminimce ara verdikten sonraki bölümlere denk gelir, sinan'ın kaynanası(evin esen vefat etti), seyit'in eşi gibi ana karakterler oyuncu değişikliğine uğramıştır.

    -dizi başta "şöför nebahat" teması üserine kurulmuştur. melek baysal bu ilk bölümlerde hem kel hem fodul; hem işe ihtiyacı olan ama durakta ona buna nasihat etmekten de geri kalmayan ukala şöfer abla rolünde oynamış ancak kendisinin diziden ayrılması ile jenerik müziğindeki "melahat ablaaaa" kısmı da değiştirilmiştir. şöför melahat teması "abandoned plot layn" olarak geçmişteki yerini almıştır.

    -yine ara verdikten sonraki yeni çekimlerde safiye'nin usman üzerine zengin koca arama çabası içine girmesi gibi karakter özelliklerinin dışında olan temalara da yer verilmiş, karakter arkları yara almıştır.

    -sabahları tv2'de dizinin tekrarları yer almakta olup evden çalışılan günlerde şugar şugar izlenmektedir.

  • şu sosyal medya ve gerçek hayatta pek çok adres isteyen gördüm, hiçbiri fiile dönüşmedi. ilk gördüğüm fiile dönüşen kavga 3 kız arasında oldu. hem de ağıza burna diz atmalı. çok korkutucu canlılar gerçekten.

  • işte bunlar hep agile çalışmamaktan. aşiret reisine urgent meeting iletmeden önce “sonraki sprintte deploy ediyor olacağız” denilseydi bunlar olmazdı.

  • her ikisinin de hazırlanması teknik olarak perkülasyon denen yöntemle olur. bu yöntemde su yer çekiminin etkisiyle öğütülmüş kahve yatağından geçer ve aşağıdaki bir fincan ya da hazneye akar.

    filtre ve americano farkını anlamak için filtre ve espresso farkına bakmak gerek. yöntem ne olursa olsun kahveyi çözmemiz (extraction) gerek. yani kahve içerisindeki bazı çözülebilir maddeleri alıp fincana geçirmeliyiz. espressoda çözünmenin ana iticisi basınçtır. evet, espresso makinelerinde su 9-15 arası değişebilen (bazen 6'ya bile inilir) basınçla öğütülmüş, bastırılmış ve düzleştirilmiş kahve yatağına hücum eder ve kahve (shot) saniyeler içerisinde hazır hale gelir. espressoda su-kahve temas süresi kısadır ve bu basınçla zaten telafi edilmiştir. aynı şekilde kahve su oranı filtre kahvelerde 1/16 civarlarındayken espressoda genelde 1/2'dir. yani az basınç az su kullanılmasını da telafi eder. bu basınçlara elle ulaşılmaz, makine gerekir. bir diğer fark: filtre kahve kalın, espresso ince öğütülür. filtre kahvede suyla temas çözünme aşamasında daha uzun olduğundan çok ince öğütürseniz akış tıkanır ve kahve fazla çözülür. espressoda ise kısa bir sürede max verimi almamız gerektiği ve kanallanmadan kaçındığımız için (genelde beceremeyiz) türk kahvesinden bi tık kalın öğütüm kullanılır. bunun ayarını çok hassas yapmak gerek tabii ama uzun mevzu.

    her neyse; bu basınçla hazırladığımız fincan (espresso) damakta yoğun bir şekilde hissedilir. bunu suyla seyreltip tükettiğinizde adına americano diyoruz artık. italya'daki abd askerleri evdeki gibi kahve içmek istiyorlardı ama italya'daki yegane kahve kültürü espressoya dayanıyordu. espressoyu seyreltmek ve daha uzun uzun içmek onlar için pratik bir çözüm oldu. americano sevenler kızacak ama kişisel görüşüm filtre kahveye erişimin olduğu yerlerde americano tercih etmenin gereksiz olduğu yönünde. kahvedeki zarif, floral aromalar (nitelikli) filtre kahvede daha belirgin olma potansiyelindeler. americano'da ise genellikle daha baskın bir gövde ve bitter tadlar ön planda oluyor. şunu da unutmamalı: söz konusu kahve olduğunda istisnalar her zaman var.

    ayrıca eğer americano suyun üstüne espresso çekilerek hazırlanıyorsa üstteki krema tabakasından iki içeceği görsel olarak da ayırtedebilirsiniz. tad farkı çok bariz diyenlere aldanmamak gerek. size öyle bir americano hazırlarım ki böyle bir filtre kahve içmedim de diyebilirsiniz. tabii ki kör tadımda.

    nitelikli kahve ilmine veya ev demleyiciliğine meraklı arkadaşlar bu kanaldan faydalanabilir.