hesabın var mı? giriş yap

  • oncelikle bu motor alinir mi.. alinir..
    sehir icinde kullanilacaksa alinir.. dur kalk trafikte maximum tork devirleri alt devirler oldugu icin cok yakmazlar.. b segmentinden alinabilir.. kasa hafif de olmasi gerekir ki kasayi cekebilsin, rampada bayilmasin..
    ayrica tork sadece motorla ilgili birsey degildir.. vites kutusu da burada onemlidir.. bu araclarin vites oranlari torka sahip olmak icin kisa oranli olur, dolayisiyla sehirler arasi hiz sinirlarinda gitmek icin yuksek devirlere cikmak gerekir.. bu da zaten guc elde etmek icin yuksek basincla calisan motoru daha fazla yormak, motor gurultusu ve kucuk bir motordan beklenmeyecek yakit sarfiyati demektir.. gerci 7 vitesle falan da hallettiler bu mevzuyu.. uzun yola pek gelemezler..
    yol dedik yuksek hiz da yapilamaz.. turboyu alt devirlerde hemen devreye girecek sekilde ayarlanir.. bu yuzden bazi arkadaslar "aeebi turbo lag yok diyoruz anlamiyor musunuz" derler.. ama bu sefer de ust devirlerde bogulur.. 140 i gecince tikanir arabasi..
    ama sunu tekrar belirtmek istiyorum ki, sehir ici kullanimda bicilmis kaftandir..
    alinacaksa ecoboost kraldir.. ibizalar icin de guzel seyler duydum.. hafif olan secenekleri degerlendirin..
    suna da bi aciklik getirelim, tsi motorlar 2 baslik altinda incelenebilir..
    (bkz: twincharged stratified injection) bu motorlarda hem turbo hem kompresor vardir.. genelde yuksek beygirli modellerine koyarlar..
    (bkz: turbocharged stratified injection) bunlarda ise tek turbo vardir.. kompresor bulunmaz..
    simdi sadede geliyorum, 1.0 tsi motorlarda kompresor yoktur.. her arkasinda tsi yazan aracta da kompresor yoktur..
    he amk, turbo ile supercharger beraber bi basiyorlar havayi, araba ucuyor demi.. lan o pet sisesi buyuklugundeki yanma odasi turbonun basincina zor dayaniyor, bir de kompresor mu koyacaklardi.. keske siz de o cok zeki diyerek ovguler yagdirdiginiz alman muhendislerden birseyler kapsaniz..
    kaynak
    downsizing cok ilerledi dogru ama 1.0 motora kadar da dusmedi daha.. bu motorlar downsizing icin degil, turkiye gibi vergilerin kol gibi oldugu ulkelere arac satabilmek icin cikartiyorlar bu motorlari.. yani bu durumda hakkinda eleştirip, sorgulayip tercih yapmamiz gereken konu motor seçimi degil..

  • okurken ben utandım, bu nasıl bir sahtecilik? oha!! demekki adamlar her alanda.... diye başlayan ardı arkası tükenmeyen deli cümleler dönüyor kafamda.

    haberde şöyle bir detay var:

    --- spoiler ---

    "sanığın kullandığı diplomanın sahte olup, bu sahteliği yapanlarla dayanışma içine girdiğine, bu suça katıldığına dair herhangi bir delil yoktur."

    --- spoiler ---

    ya hu güzelim adam kendisinin lise okuyup okumadığını bilmiyor mu? okumadığı lisenin diplomasını kullandığına göre, ne demek "bö söçö kötöldöğönö döür hörhöngü bör dölül yök." daha ne yapsın suç teşkil etmesi için?

    edi büdü: bakın arkadaşlar; “hamza yerlikaya'nın, sahte diploma üretilmesi ile iglili süreçte işbirliği yok, buna dair delil yok. bunu üreten kişi kendisi değil” anlamışım değil mi? :) bu konuda mesaj atmayın artık , minnoş parmaklarınıza yazık.

  • saat 3.00'da saati ileri alıyoruz, saat oluyor 4.00. burası tamam, da problem şu: saat 3.00'da utah- brooklyn maçı var arkadaş. ancak bu işlemi gerçekleştirdiğimizde 3.00 diye bir saat olmamış oluyor. e saat 2.00'da alabilirsiniz falan da denmiyor. dolayısıyla zamanın boşluğunda bir şeyleri yitirmemiz söz konusu, biri bi'şey söylesin lütfen?

  • the golden age albümünü bugün baştan sona tekrardan dinledim. albümü uzun senelerdir biliyor olmama rağmen şarkıların bağlantılarına hiç dikkat etmemiştim. aslında, albüm baştan sona üzücü bir hayat hikayesini anlatıyormuş ve ben hiç fark etmemişim.

    1- the golden age: hikaye, değeri bilinmeyen ve yakında bitecek olan bir çocukluk dönemi , "the golden age" olarak isimlendirilerek başlıyor.

    "did you ever feel
    we're falling as we grow?"

    2- run boy run: daha önce de belirtildiği gibi altın çağ biter ve çocuk hayata atılır. şimdi ise çocuk, içinde bulunduğu bu yolda karşılaşacağı zorluklar için uyarılır.

    "run, boy, run! this world is not made for you
    run, boy, run! they’re trying to catch you"

    3- the great escape: artık çocuğun yanında bir yoldaş vardır. üstelik kaçmışlardır. yani özgürlerdir. ama yine de hayatın bilinmezliğinden dolayı bir korku içerisindedirler. görüş açıları genişlemiş olsa da ne olacağını bilmiyorlardır.

    "tell me that we'll always be together"

    4- boat song: bütün bilinmezliklere rağmen bir yolculuğa çıkılır. korkuyorlardır ama korkudan daha üstün olan bir şey bu yolun kapısını açmıştır.

    "we packed our bags and said farewell
    untied our knot and raised the sail"

    5- i love you: korkudan daha üstün olan bir şey? aşk? evet evet aşk. ama tek taraflı olanından. sevgisinin karşılığını bulamayan çocuğun çaresizliği artık dayanılmaz bir hâl alır.

    "whatever i feel for you
    you only seem to care about you
    is there any chance you could see me, too?
    'cause i love you"

    6- the shore: karşılıksız aşk hikayesi güzel gitmiyordur. aşkla çıkılan yol yarıda kalmıştır ve çocuk ne yapacağını bilmiyordur.

    "i wonder what i am made for
    if i'm not meant to be with you"

    7- ghost lights: her şeye rağmen çocuk pes etmiyor ve yapacakları konusunda kararlı bir şekilde ilerliyordur.

    "no matter what it takes, i’ll try to save the ghost lights
    how ever hard i pray to remake you mine
    i will never feel down"

    8- shadows

    9- stabat mater: karşılıksız aşk hikayesi kötü devam ederken çocuk savaşa katılmaya karar verir. bunun doğru bir karar olup olmadığını sorgularken aslında artık geri dönmek için çok geç olduğunu fark eder.

    "now the wind ventures to other plains
    hey, when will i see you again if i go?"

    10- conquest of spaces: "uzayların fethi" tabiri aslında çocukla sevdiği arasındaki mesafeyi anlatan bir metafor. savaşa giden çocuk artık olması gerektiğinden çok daha uzaktadır. ama içinde hâlâ tek bir istek vardır.

    "i'm ready to start the conquest of spaces
    expanding between you and me"

    11- falling

    12- where i live: seçimlerinin hayatını nasıl etkilediğini anlayan çocuk, kendi gözünden hayatı anlatır. içinde ukte kalmış şeyler vardır ama artık her şey için çok geçtir.

    "no matter how wise i was, i feel wrong
    to forget that i never followed
    that man that i adored"

    13- iron: çocuk, katıldığı savaşta masumluğunu kaybetmiştir. kaybolmuşluğunu ve ölümü nasıl beklediğini anlatır.

    "i'm frozen to the bones, i am
    a soldier on my own, i don't know the way"

    14- the other side: artık ölüm kapıdadır. çocuk, ölümü kucaklar. çünkü aklında hâlâ tek bir kişi vardır.

    "it's like a cold hand on my shoulder
    i'll see you on the other side"

    "hayat" aslında bu albümde çok basit bir şekilde açıklanmış. hepimiz kendi irademizle belki de bir şeylerden kaçabilmek, uzaklaşabilmek için kararlar veriyoruz. ama bazen verdiğimiz kararlar, bizi geri dönülemez bambaşka bir yola sokuyor. ve sonunda tamamen farklı insanlara dönüşüyoruz.

    bu albümün yeri bende her zaman ayrı olmuştur. ama bugün, normalde olduğundan daha bir farklı duygulandırdı.

    "but the golden age is over"

  • universiteden iki arkadasla aramda gecen olayla sanirim cozdugum hede dir. yurdisinda okumaktayiz,bir arkadasin babasi rahatsizlanmis hemen turkiyeye donmek istiyor biz de yurtta hep beraber ucak bileti falan bakiyoruz saat kacta var falan filan arastiriyoruz. sonra iceriden x sahisi geliyor soruyor hayirdir diye. anlatiyoruz iste olayi durun bi dakka diyip geri odasina gidiyor. bi 15 dakka sonra geliyor diyor sen hazirlan 4 saate bizim ucak seni goturecek. megerse adamlarin bikac tane ozel jeti varmis babasina sormus acil bir durum diye babasi da tabi oglum demis. simdi bu cocuk bizimle birlikte ozel yurtta kaliyor dayanamadim sordum abi niye eve falan cikmadin diye, hepiniz burdasiniz ortam var dedi gulumsedi gitti. ıste bence maddi zenginlik boyle bisey olsa gerek.
    edit:yazim hatasi.
    edit 2: cok soruldu napiyim artik yazayim, arkadas babasini kaybetti, son bir kere gormus oldu.