hesabın var mı? giriş yap

  • tozludur. kedili ya da köpeklidir. hafiften eskimiş (umarsızca eprimiş) mobilyalar dikkat çeker. kapının hemen yanında bisiklet bulunma ihtimali yüksektir. mevsim itibariyle unisex sandaletler de hemen kapı önündedir, eskitme deri ve matlaşmış tokalıdır bunlar muhtemelen. eve sinmiş puro kokusu olmazsa olmazdır. organik ürün ambalajlarıyla dolu çöpler geri dönüşüme gidecekler ve gitmeyecekler olarak ikiye ayrılmış olabilir. sık sık hali hatrı sorulan ve çoluk çombalak ahbap olunmuş olunan kapıcı hikmet abi bunları nasıl ve nereye atacağını zaten bilir. duvarlarda en az bir eski türk sanat müziği sanatçısının portresi bulunabilir, plaklar, pikap, tütsü, minder, kütüphane, çeşitli ülkelerden getirilmiş ıvır zıvır, çeşitli ülkelerde (bilhassa küba) çekişmiş pek çok fotoğraf, deniz kabuğu, sabun.. daha sayıyım mı. hah bi de tuvalette kütüphanemsi bir kitap yığını olma ihtimali yüksektir. uykusuz, penguen, post ekspres, ya da yeni harman gibi dergilerden oluşan bir topluluk da olabilir klozet yakınlarında. balkon varsa en az bir kaç çeşit çiçek ya da maydonoz, nane gibi gıdalardan bir kaçının ekilmiş olması muhtemeldir. daha gizemli balkonlarda hint kenevirine de rastlanabilir.

  • sunay akından dinlediğim fıkradır.

    güney amerika ülkelerinden birinde darbe olur. toplumdaki bütün okumuş eğitimli kültürlü insanlar hapislere doldurulur. aradan bir yıl geçer ama mahkumlara yakınlarıyla görüşme izni verilmez. 1 yıl dolunca mahkumlara, ailelerinden sadece bir kişi ile görüşme hakkı tanındığı söylenir. mahkumlardan birer isim yazmaları istenir. mahkum bir şair ise hapise girdiği zamanlarda henüz 7 yaşında olan kızının adını yazar.

    görüş günü gelir çatar. kız çocuğu görüşme odasına girer. elinde bir kağıt tutmaktadır. kapıdaki görevli kızın elindeki kağıdı ne olduğunu sorar. çocuk, onun bir kuş resmi olduğunu ve babası için çizdiğini söyler. gardiyan bir hamleyle kızın elindeki kağıdı alır ve paramparça eder ve kuş resminin yasak olduğunu söyler. kız babası ile görüşeceği masaya gelip oturur ama hickira hickira ağlamaktadır. bütün yıl kızı ile görüşmeyi bekleyen baba ise sahip olduğu beş dakikayı kızını teselli etmekle geçirir.

    aradan bir sene daha geçer. mahkumlardan tekrar birer isim yazmalarını isterler. aynı şair yine kızının adını yazar. bu görüşmede kızı 9 yaşına girmiş olacaktır. görüş günü gelir çatar. kız görüşme odasına girer. tıpkı geçen seneki gibi bu yıl da elinde bir kağıt tutmaktadır. gardiyan yine bir hışımla kağıdın ne olduğunu sorar. kız ağaç resmi olduğunu söyler. görevli hemen önündeki kılavuz kitabı açar. yasaklı resimler sayfasına uzun uzun bakar. ağaç resminin yasak olmadığını fark edince suratsız bir şekilde kıza babası ile görüşebileceğini söyler.

    kız çok mutlu bir şekilde babasının yanına gelir. babasına hediye olarak getirdiği ağaç resmini babasına uzatır. babası çok sevinir resme bakar ve şöyle der; ne kadar da güzel bir resim bu. yaprakları var dalları var köklerieri var. meyveleri de varmış. ne meyvesi kızım bunlar?

    - ne meyvesi babacim. onlar meyve değil. onlar kuş. ağacın içine gizledim, der.

  • çok değil 10 sene sonra; bunların bir tanesi bile referandumda evet oyu verdiğini kabul etmeyecek ona yanıyorum.

    gidin sorun büyüklerinize. %91.37 evet oyuyla kabul edilen kenan evren anayasasına evet dediğini kabul eden bir kişiyi bile bulamayacaksınız.

  • yazının içeriğini okumadım, sadece hesaplayan adam oldum. 2,5 yıl, 912,5 güne tekabül ediyor. yani günde 3 kitaptan biraz fazla okumuş olması lazım. kitaplar 10 sayfa falandı heralde.

  • oha, istanbul'un suyu bittiğinde de "geziciler" yaptı diyeceklerinin resmen ilanı olan haber :d

    ilahi yeni şafak, sen adamı gezici yaparsın.