hesabın var mı? giriş yap

  • iptal ettirmesi oldukça kolay olan kart. tek yapmanız gereken müşteri hizmetlerini aramak, kartınızı kaybettiğinizi söylemek. yeni kart istemeyin veya kargoyla gelen kartı teslim almayın. hukuken size teslim edilmemiş bir karttan hiçbir ücret talep edemezler. ayrıca bu şekilde iptal ettirirseniz, taksitlerinizi zamanında ödemeye devam edebilirsiniz. kartınızı iptal edersek borcun tamamını ödemek zorundasınız diyen bankalara kapak olsun.

  • +beş sene sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?
    -sizin koltuğunuzda
    +aaa, peki beni nerede görüyorsunuz?
    -genel müdürün koltuğunda
    +kahve söyleyeyim fal bakar mısınız?
    -bakarız...
    +bedava mı?
    -kahve sizden fal bizden...

  • şimdilerde aklım hep uzun uzun yürümekte. istifa etsem ve yürümeye başlasam. bacaklarım daha fazla gidemeyecek hale geldiğinde dursam, çadırımı kurup uyusam. sabah yeniden yürüsem. çok uzaklara. yollarda yeni insanlarla tanışsam, yeni evler, ağaçlar görsem. yeni böcekler, çiçekler, meyveler, taşlar, çitler, bahçeler, çocuklar. çalıştığım kadar çok yürüsem. iki katını yürüsem. bilgisayara kaç saat baktıysam onun 5 katı kadar çok gökyüzüne baksam. ne kadar çok rapor hazırladıysam o kadar çok ayakkabı eskitsem, parçalansa hepsi ayaklarımda. parçaları yollara düşse. şirkette kaç bardak çay-kahve içtiysem 10 katı kadar su içsem, tatlı su, serin su. hep kurtulsam o kahvelerden. yıkansam. nefes alsam sonra. şehirden ve pencereleri bile açılmayan ofisten kurtulduktan sonra karnım davul gibi şişene kadar büyük nefesler alsam. ciğerlerime gökyüzü dolsa. mavi olsa hep. hava ısınsa, hava soğusa. çok rüzgar çıksa, uçarak yürüsem bazen, tutunamasam yere bir türlü. güneş yaksa, gözlerimi açamasam. günlerce yağmur yağsa, kıyafetlerim kurumaya fırsat bulamasa. ben yürüsem yine. üşüsem, hızlı yürüsem. daha da hızlı yürüyünce geçse üşümem. dayanamayınca çadırımı kursam. küçük zaten çadırım, orada kendi nefesimle ısınsam, uyusam. düşünsem, düşünmesem. toprağa yatsam, avuç içlerimi yere bastırsam, bıraksam kendimi öylece saatlerce. sonra tekrar yürüsem. hiç gitmediğim ülkelere. hiç görmediğim insanlara. burada böyle duruyor olmanın acısını çıkarsam. belki o zaman pişmanlığım azalır. ömrümü böyle saçma bir şekilde harcıyor olduğuma daha az üzülürüm. belki iyi ki doğmuşum derim. iyi ki yaşamışım, ne de güzeldi derim.

  • 3 adet euronun bizde 50 tl olmasına da mantıklı bir açıklama getirsin ikna olucam söz.

    geçen gün binance'a 1000 tl yolladım dolar alayım diye. 1000 tlyle aldıgım dolar 68.

    68 tane dolar 1000 tl. 68 birim dolar bizim 1000 birim paramıza eşit. asgari ücret 4200 bilmem kaç tl.

    hadi ahmet dursun bunu da açıkla.

  • çocukluğuma dair hatırladığım en güzel anılarımdan. düşünüyorum da her şey çocukken güzel galiba.

    evin misafirlerle neşelendiği günlerde bir an önce akşam olmasını isterdim küçükken. ev misafirle dolup taşınca çocuklara yer yatağı serileceğini bilirdim çünkü. bütün çocuklarla birlikte yer yatağında yatacak olmak ayrı bir heyecandı benim için.

    düşünüyorum da meğer ne güzel günlerim olmuş çocukluğumda. ne güzel heyecanlarım, ne güzel telaşlarım olmuş sevinç ve hüzün dolu.

    insan çocuk kalamıyor tabii. zaman geçiyor. büyüyor. telaşlar değişiyor, sevinçler azalıyor, insan hüznün daha çok farkına varıyor.

    insan, artık yatakları serecek biri olmadığını anladığında büyüdüğünün farkına varıyor ve büyüdüğünün farkına vardıkça hissediyor hüznü.

    yatakları serecek biri olmadığında misafirler de gelmiyor artık. ev dolup taşmıyor. insanların neşeleri birbirine karışmıyor. ev hep sessiz.

    her şey çocukken güzel sözlük.
    çocukken sevinç dolu.
    çocukken masum.

  • aslında alt metni şudur:

    "siz gidin simitçiden simit alın. simitçi fiş vermiyor, bu nedenle devletin cebine giren vergi yok. simitçi, bu parayla fırından simit satın alıyor, tabii ki fiş miş hak getire. fırıncı unu, un fabrikası buğdayı, fişsiz faturasız alıyor. çiftçi, buğdayını un fabrikasına üç otuz paraya verebiliyor, ancak kar ediyor. un fabrikası da, fırın da, gönlünden ne koparsa kar gösterip sakız parası gibi gelir vergisi ödüyor.

    bu arada tüm bu akışta cebine para girmeyen devlet, akaryakıta bindiriyor da bindiriyor. ulaşımınıza zam geliyor; çiftçi, traktörüne dünyanın en pahalı mazotunu aldığı için neredeyse kar etmiyor. fırıncılar odası simite-ekmeğe zam yaparken televizyonlara maliyetlerin yüksekliğinden şikayet ediyor, un fabrikası işçi çıkararak kara geçiyor; simite ödediğiniz paranın çoğu da mazot olup devletin cebine giriyor. bu arada sayın bakan hayati yazıcı da memura %2+2 'lik müthiş zam paketini açıklıyor.

    yine de dert etmeyin; kredi kartlarınız var nasıl olsa."

  • bazı dangalakların ağzına sakız olan soru.

    cevabını vereyim o zaman:

    ben ortaokuldaydım.

    gezide yanımda olan kardeşlerim ya okula başlamamıştı ya da ilkokuldalardı.

    bazıları liseye yeni başlamıştı.

    sürekli olarak şurda nerdeydiniz, burda nerdeydiniz diyorsunuz ya? biz gezide'ydik siz nerdeydiniz?