ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
metrodan inenleri beklemeden binmeye çalışmak
-
ileride bir gün faşist olursam, ilk olarak öldürmeye bu eylemi gerçekleştiren insanlardan başlayacağım.
ikinciler ise:
(bkz: yürüyen merdivenin sol tarafında dikilen insanlar)
kendini yeniden icat edebilmek
-
turgut uyar der ki:
"ben kırkından sonra artık yazmayan şairlerimizin, hayatın yükü, geçim derdi falan gibi sebeplerle değil... kendilerini yeniden icat edemediklerinden sustuklarını inanıyorum."
buna kendini inşa etmek de diyebiliriz.
besim dellaloğlu cumhuriyetin temel probleminin bu olduğunu düşünür ve şunu sorar:
"varolan bir şeyin kopyası olan insanlar mı yetiştireceksiniz, yoksa kendini inşa ve yeniden icat edebilme "kültür"ü edinmiş insanlar mı? "
tanju özcan'ın meclis toplantısında çay fırlatması
-
o değil de, çayı gören akplilerin sesleri anında nasıl da kesiliyor ama! assgasfsgshsfshsjs.
lihtenştayn hava kuvvetleri
-
kollarını iki yana açarak koşan ve vvvvvvvuuww diye ses çıkaran 2 er ve 1 çavuştan ibarettir.
onların doları varsa bizim de halkımız var
-
cumhurbaşkanı’nın az önce rize’de yaptığı konuşmada sarfettiği söz.
ne yapalım cumhurbaşkanım halkı mı bozduralım? ya da halk sokaklara çıkıp dolarların altına mı yatsın? nedir yani?
edit: kaynak
https://m.mynet.com/…llah-imiz-var-politika-4322998
öğretmenden işitilen en komik azarlar
-
hoca artık dellenmiştir
hoca: fear yeter artık numaran kaç senin
fear: 227
hoca: (elindeki kağıda 227 yazıp arkasını döner, masasına doğru yürür)
fear: 8x xx
hoca: ?
fear: ama gece 11 den sonra aramayın internette oluyorum hocam.
hoca: (kulaklarından duman çıkararak) oğlum ben ev numaranı değil, okul numaranı soruyorum! numaran kaç?
fear: (sanki sonuna başka bir numara ilave edecekmiş gibi bir tonlama ile) 400
hoca: (4 yazar, bekler) dörtyüz kaç oğlum?
fear: (aynı gıcık tonlama ile) 400
hoca: ya tamam da dörtyüz kaç?
bu bir süre böyle sürer
fear: hocam dörtyüz işte. ille de sonuna rakam istiyorsanız dörtyüz kök üç olsun.
hoca: (iptal olur) çabuk git kendini disipline ver!!!
sınıf: (dağılır)
bu tarz benim
-
az önce göbeği açık bi kız çıktı, "hayatım başarılarla doludur, mesela 17 yaşımdan beri yalnız yaşarım ve temiz kaldım. buradan da nişantaşına gideceğim" dedi. ayağa kalktım alkışladım helal olsun dedim, şimdi nişantaşına gidiyorum.
didier drogba
-
bakınız şimdiki tespitimde tamamen nesnel yaklaşıyorum:12 mayıs 2013 fenerbahçe galatasaray maçı sonu fenerbahçe taraftarı sahaya bir şeyler atar ve herkes eğile büküle polis kalkanları altında soyunma odasına girerken, dik duruşu ve takındığı şampiyonluğa giden lebron james surat ifadesi ile tam olarak "ulan ben afrikalardan, banliyölerden, iç savaşlardan geliyorum, iki su şişesinden, bozuk paradan mı korkacam allahsız tosbağalar" diyordu. büyük topçu..
dibe vurmuş insanlara tavsiyeler
-
panik yapmayın.
a) dip sandığınız aslında dip olmayabilir. panikle çırpınıp en dibe kadar girebilirsiniz.
b) hiç oradan çıkamayacak olabilirsiniz. panik haliyle çıkmaya çalışmak size daha da zarar verecektir. çünkü en dipteyseniz, diptesinizdir. umut etmek bile bir süre sonra acı vermeye başlar.
c) bir süre sonra yükselme fırsatı bulabilirsiniz. panik yaparsanız o fırsatı da göremeyebilirsiniz.
ne olursa olsun panik yapmayın. kabullenin.
ölen 770 hacıdan ikisinin türk olması
-
diyanet işleri başkanının açıklamasına göre o saatte orada tek bir türkün bile bulunmaması gerekiyormuş.
o saatlerde çok kalabalık olduğu için yasaklanmış.
ama bizim türkler durmuş mu? tabiki hayır. 2 acenta yasağı delmiş ve toplamda 18 türk olmaması gereken yerde bulunmuş.
18 kişiden 2 si ölmüş, sanırım 5 kişiden de hala haber alınamıyor.
yani aslında durum şu.
ölen türk sayısı "sıfır" olması gerekirken yine ne yapmış etmişiz kendimizi öldürmeyi başarmışız. aferin.
togg tutarsa dünya pazarını ele geçirir
-
italya'dan parayla iki prototip alıp otomobil pazarına hakim olmak gibi dahiyane bir hamleyi hiçbir devletin düşünmemiş olması ne tuhaf değil mi? yine balına dünya hakimi oluyoruz desenize.
yaran diyaloglar
-
ankara - altınpark'ta bir çay bahçesi. arkadaşımla birlikte birer çay içer konuşuruz diye gitmişiz. iki kişiyiz ve başka müşteri yok. çay bahçesini yeni devraldıkları belli çünkü şark köşesinde yerleri olduğunu 3 defa hatırlattılar.
garson- (arkadaşıma) ne alırsınız?
arkadaşım- iki çay lütfen
garson- (bana) siz ne alırsınız?
ben- ben arkadaşın çaylarından birini içerim.
garson- ????????