hesabın var mı? giriş yap

  • bi de böyle bir klişe var.
    en son dün gece alper kırşan, avanak kuzenler için söyledi bunu.
    '' biz çekerken çok eğlendik, izleyicilerin de eğleniceğini düşünüyoruz''

    yani her yeni filmde çekenler çok eğleniyor anasını satim. o değil, çekenler eğlendiği için, izleyicinin de eğlenmesi şart oluyor.

    arkadaşım 31 çekerken de eğleniyorsun oysa. senin 31'inin beni eğlendirmesi mi lazım şimdi.

    ayrıca başlık karakter sınırından böyle. ayrıca böyle daha fesat olduğundan hoşuma gitti.
    yazarken çok eğlendim, şukela verin o zaman, ne duruyosuuz.

  • amerika'ya green card ile yerleşmiş ve yaklaşık 2 senedir çalışan birisi olarak yazıyorum.

    türkiye'de 10 yıllık yazılım tecrübem vardı ve architect rolündeydim. tabi abd'ye geldiğimde çat diye architect olamadım ve hatta senior dev. maaşı bile değil aldığım para. ($80k)

    bu para ile ucuz şehirlerin bir tanesinde 1+1 rezidans dairede şehirin en gözde yerinde yaşıyorum, eşim şu anda çalışmıyor.

    ford focus aldım kredi ile ama oraya gitmişken focus mı aldın demeyin, 2.0l motoru türkiye'de kapıdan sokamıyorlar. soksalar türkiye fiyat 150-160k tl olacak ben burda 2015 modelini $12k' ya aldım

    eşim ile birlikte master programına yazildik ve taksit ile masteri ödemeye başladık. (toplam $60k tutacak)

    ve artık iş tekliflerini değerlendiriyorum ve ortalama $110-120k'a bir yere geçeceğim. eşim de iş bakıyor o da bir işe başlayabilir ortalam $40k maaş ile

    2015 yılında türkiye'den ayrılmadan eşim ve ikimiz de iyi maaşlar almamıza rağmen (klasik beyaz yaka) b sınıfı bir aracı zar-zor bela aldık. haftasonu arkadaşlarla buluşup bir yemeye gittimizde 200tl harcıyorduk alkollü bir yemek masasında (o zamanın kuru ile 80$) fakat şimdi buradaki ünlü steak restuarant larından birine gidip 70$'a iki kişi, 800gr steak , şarap ve meze masadan kalkabiliyorsunuz. asgari ücretle çalışan biri aylık 1200$ kazanır ve yan masadaki biri asgari ücretle çalışan biri olabilir. ama türkiye'de atıyorum günaydın'da yemeğinizi getiren garsonun orada yemek yeme şansı yoktur.

    burada ingilizcesi kötü olanların bile 60-70k ile ise başladıklarını gördüm. yazılımcı iseniz işiniz kolay, ingilizce ana dil değil kullandığınız yazılım dili ana dilinizdir. e.g. java as native language*
    kısaca taktik maktık yok bam bam bam, atlayın bir şekilde gelin
    umarım anlatabilmişimdir.

  • olm clio mlio diye sürekli boş konuşmayın.

    bir insan araba almak istiyorsa,

    beklentileri vardır tamam mı? bak aptala anlatır gibi anlatacağım. beklenti dedik. işte bu beklenti dediğimiz şey çok önemlidir ve karşılanmayı bekler. çünkü ne istediğini bilen insanlar beklentileri eşliğinde hareket eder.

    -araba alacağım.
    -beklentin ne?
    -0 olsun 60.000 tl'nin üzerine çıkamam

    deyince otomatik olarak a3 gidiyor. bak gördün mü? bak. yok? puf. gitti.

    herkes salak siz akıllı. azıcık akıllı uslu olun. ergen irileri gibi bmw mercedes diye koşturup durmayın ortalıkta. o arabalara binecek paran yoksa ucuzunu kovalamaya çalışma. bütçenin el verdiği uygun bir araba al. çünkü sonra vergisini ödeyemeyeceksin, yedek parçasını bulamayacaksın. sonra vuracaksın bir yere, kaskon da yok. yatıracaksın evin önünde arabayı. cin olmadan adam çarpmaya çalışmayın.

    ve tekrar söylüyorum, insanlar salak değil. sen de çok akıllı değilsin. kusura bakma biraderim. gerçek bu.

  • karadeniz bölgesinde bir iş yemeği. masada genel müdürler, proje koordinatörleri, yöneticiler vs 20 kişilik bir ekip. sofrada da malesef çükündür var.
    malesef diyorum çünkü bir gün öncesinde çok daha mütevazi başka bir sofrada yine vardı ve adının ne olduğunu o zaman öğrendim. belli ki iyi öğrenememişim.
    karşı şirketin proje yöneticisi kadınla yan yanayız. ağzına bir parça çükündür attı. bana dönerek;

    - hmm bu ne ki acaba?
    + sikindir.

    bazen gürültülü bir ortamda yüksek sesle konuşurken herkes bir anda susar ya, işte öyle yankılandı bu söz. ama ben gerizekalı kendimden o kadar eminim ki sözlerime devam ettim;

    + evet bana da garip geldi, ama sikindir deniyor işte, insan yedikçe alışıyor, ehehe!

    kadın hiçbir şey diyemedi, ortalık iyice gerildi. tam o anda diğer tarafımdam yediğim dirsek darbelerini fark ettim. baktığımda dün çükündürü kendisinden öğrendiğim arkadaş gülmekten kıpkırmızı olmuştu, kulağıma eğilerek;

    - oğlum sikindir değil lan naptın, çükündür o!

    işte o anda sikindir/çükündür her ne boksa onunla aynı renk olduğumu hissettim.

  • greenpeace ile birlikte kuzey kutbuna gidiyormuş, büyük erimenin nedenine falan filan bakacaklarmış, çevre bilinci durumu yani.

    bir de tanıtım filmi hazıırlamışlar valizini falan topluyor ayşe hanım veee bu sözümona çevreci hanım kocaman 4 çeker aracına atlayıp bineceği gemiye doğru yola çıkıyor.

    sen çevre bilinci de, herkesi duyarlı olmaya çağır ama şehrin içinde kocaman 4 çeker araçla gez. komik.

    hep reklam kokan hareketler bunlar.

  • sinan bey ihtiyaç duydukları miktara gelmeden önce, 'şöyle pahalı, böyle masraflı' deyince yüzlerce milyon hatta belki milyar euroyu bulan bir kaynak gerekli sandım. meğer 1,5 milyon eurodan bahsediyormuş. araştırma yapmak isteyen bir bilim insanını düşürdüğünüz şu durumdan utanın ilkel çomarlar.

  • buyuk iskender* sinop'u ele gecirdigi zaman, orada ya$amakta olan zamanin unlu du$unuru diyojen*'in yanina gitmi$. diyojen bir varilde ya$ar bu arada...her neyse, iskender "dile benden ne dilersen, buyuk ustad" deyince, diyojen de bu sozu buyurmu$, zira iskender efendi o siralar diyojen'in yazi yazarken i$igina golge etmekteymi$.