hesabın var mı? giriş yap

  • sene 1997, lisede bilgisayar dershanesindeki bir bilgisayarın masaüstündeki microsoft word kısayolunu kopyalayıp diskete yapıştırmak. bir gün bilgisayar alırsam word yüklerim diye düşünüp o disketi uzun süre saklamak.

  • 20 li yaşlarda çok daha sık görüyorduk bunu. sonradan azaldı ama yılda 1 görürüm gene.

    eksik kalan dersleri tamamlamak için mecbur dönülür. türkiyenin bir çok yerinde bi çok farklı insanın aynı rüyayı görmesi basit bi tesadüf değil.

    eğitim sistemimiz bilinç altımızda benzer bi tahribat yapıyor. gerçekten türk eğitim sistemi 5-6 yaşındaki akıllı çocukları alıp 22 yaşında çeşitli ruhsal sorunları ve tahribatları olan ve maalesef bomboş bi birey olarak topluma kazandırmak üstüne kurulu.

    bu arada buna çok benzer bi fenomen de askerin ilk haftası 3-5 gün sıçamamaktır. bunu da çok fazla insan yaşıyor duyduğum kadarıyla. insan bedeni olaylar karşısında benzer reaksiyonlar veriyor cunku hepsi bilimsel.

  • ayni olay benim de basima gelmisti 100 bin cikmisti ancak megerse bir tane degil , 3tane cikmasi gerekiyormus. karmasik bir oyun , garip kurallari var.

  • yaklaşık 5 aydır yalnız yaşıyorum, başta çok korkmuştum, baş edemem sanmıştım ama zor yanları olduğu kadar harika taraflarının da olduğunu görüp, bi de belki de sadece çaresizlikten kabullenip alıştım yalnızlığa.
    şikayet etmez oldum zaman içinde.
    ama bazı anlar var ki sanki hiç yalnız kalmamışsın gibi..

    annem geldi 2-3 gün önce bir iş için, o günden beri birlikte takılıyoruz, ben işten geliyorum annem evde beni bekliyor oluyor, eve bi giriyorum televizyon sesi açık -ki ben tv izlemem-, ışıklar yanıyor, içerde yemek kokusu buram buram, ev mis gibi temizlik kokuyor, ben masayı hazırlıyorum, yemeğimizi yiyoruz, tv'deki bi programa kahkahalarla gülüyoruz, o sadece bahanesi oluyor aslında nasıl da gülesimiz varmış. dışarı çıkıyoruz gezip, eve gelip, tekrar çay koyup oturuyoruz falan filan...

    bugün yolcu ettim annemi ama dalgınlık ya işte aklımdan çıkmış, eve bir geldim her yer kapkaranlık, ışıklar haliyle sönük, yemek kokusu yok sadece temizlik kokusu sürüyor, ısıtıcı açılmamış soğuk yüze vuruyor, mutfağa girdim mandalina almış bana annem, tabağa hazırlamış gelince yerim diye. dolabı doldurmuş aç kalmasın benim uyuşuk kızım diye.

    geliyorum oturuyorum odama. o an bir şeyler ağır geliyor, sapıtıyorum. sanki 7 senedir ailesinden ayrı yaşayan hatta 5 aydır evde tek başına yaşayan ben değildim de dedemdi. -selamlar dedem-

    ilk ağırlığı üstümden atıyorum, biliyorum yine alışacağım, çok değil ertesi gün.
    şimdi televizyonu açtım, izlemesem de evde ses oluyor. güzel bi şey bu. evet.

    (bkz: yalnızlığa alışmak)

  • sinemada da brecht epiği yapılabileceğini gösteren film. tiyatro oyunu gibi akar. anlatıcımız mahkemeye çıkarılmış olan feyzo'dur. anlatır anlatır... bütün bu anlatının arasında ekrandan sloganlar izleriz. "işçiler kardeş patron kalleş", "kahrolsun faşizm" gibi. sonunda da feyzo ağalık düzenini hakime şikayet eder. son bölümde "sen devletsin, sen bilirsin, sen söyle babam, suç kimde?" dediği anda, hakimin biz olduğumuzu, bir yargıya varmamız gerektiğini, bu yargı ışığında kendi hayatımızda bu tür sorunlar gördüğümüzde müdahale etmemiz gerektiğini anlarız. brecht mumla arasa kendi teoremini özetleyebilecek ancak bu kadar güzel bir film bulabilirdi.

    bu film 88'lere kadar yasaklıydı. o tarihlere kadar aynen şimdiki gibi kemal sunal'ın filmlerine ezber olan bizler, 88 senesinde (yanılmıyosam) bu filmin yasağının kaldırılmasıyla, yepyeni bir film gibi izlemiştik. ancak filmin yasağının kaldırılması benim hep canımı sıkmıştı. çünkü 80'lerden beri süren apolitikleştirme sürecinin tamamlandığını, artık tam anlamıyla apolitikleştiğimizi, bu filmin artık "zararsız" hale gelmesi suratlarımıza çarpmıştı. sonuç? filmin zamanında yasaklanmasına neden olan tüm bu göndermeleri ve laf sokmaları, dürtmeleri "gülerek" izlemiş, ağzımızın kenarından sızan "apolitik" salyaları silmiş, yaşantımıza aynen devam etmiştik. zararsızdık artık. ne güzeldi...

  • bilirsiniz, kaliteli ses duymak takıntısı olan müzikseverler için kulaklık seçimi hassas bir konudur.

    bu gruba dahil, yaklaşık 10 sene gibi bir sürede 500 den fazla albumden olusan orjinal cd ve plak arşivinin sahibi olmuş ve zamanında da profesyonel olarak müzikle uğraşmış bir müzik tutkunu olarak kendi tarzıma hitap edecek ürünleri bulmak için yanlızca son 3-4 yılda kaç kulaklık denedim, inanin sayısını hatırlamıyorum. kendi deneyimimden yola çıkarak sadece high end olarak tanımlanan kalburüstü ürünlerin değil, nispeten uygun fiyatlı çok iyi kulaklıkların da olduğunu söyleyebilirim.

    bu paylaşımımda kulaklık alırken test amaçlı kullandığım ve sizin seçiminize de yardımcı olacağını düşündüğüm konuları aşağıda 6 maddede ele aldım ve 6 şarkılık bir playlist haline getirdim.

    linklerdeki versionlar youtube da sıkıştırılmış ve kalite kaybina uğramış olsalar da bir oranda işe yarayabilirler; bunun yanında eğer imkanınız varsa parçaları cd den ya da flac formatından dinlemenizi öneririm.
    ———————————————————-
    1) seste frekanslar arası balans, kulaklık üreticilerinin genelde zorlandığı ve ürünün fiyat aralığını belirleyen önemli faktörlerden birisidir. bir sesin tüm frekans aralıklarının, bir diğerine baskın gelmemesi için yakın değerlerlerde tutulması gerekir.

    balansı test etmeniz için size önerim | radka toneff | moon's a harsh mistress
    ———————————————————-
    2) midler tiz ve bas arası 250-4000 hertz frekans aralığındaki seslerdir ve genel olarak müzikte vokal ve fon burada gizlidir. kulaklıklarınızın yeteri kadar iyi bir mid range i yoksa, vokaller tad vermeyecek bir monotonlukta işitilir.

    mid aralığı test etmeniz için önerim | enya | orinoco flow
    ———————————————————-
    3. (bkz: bass) | namı değer bas sesleri 20 hertz ve 250 hertz aralığında düşük frekanslı ses aralığında tanımlanır. baslar bestelerde armoninin en düşük frekanslı oldugu bölümleridir.

    bas sesleri test etmeniz icin onerim | bicep | aura
    ———————————————————-
    4) (bkz: tiz sesler) 4000 hertz den başlayıp 20,000 hertz e kadar giden yüksek frekanslı sesler olarak tanımlanır. tiz sesleri doğru kullanamayan kulaklıklarda, özelikle yüksek seste müzik dinlerken, yoğun tiz sesinden dolayı kulaklarınız incinebilir ve kulaklıkları çıkarıp atmak isteyebilirsiniz, o denli rahatsız edicidir.

    tiz sesleri test etmeniz için önerim: osamu kitajima | wild monk
    ———————————————————-
    5) (bkz: ses detayı) | kulaklıkların şarkının kayıt kalitesine göre ses detaylarını kulağınıza iletme kapasitesi çok önemlidir. bu noktada ses detayı testinin mp3 gibi sıkıştırılmış müzik formatlarında yapılması bir anlam ifade etmez ve cd gibi kaliteli ses elde edebileceğiniz bir medya ile yapılmalıdır. burada anlatmaya çalıştığımı, aynı şarkıyı ard arda önce mp3 ardından orjinal cd ya da hi-res müzik dosyasından dinleyerek anlayabilirsiniz.

    size ses detayı konusundaki test onerim havergal brian | symphony no 1 d minor 'gothic'
    ———————————————————-
    6) seste (bkz: dynamic range) yani ses dinamik aralığı kulaklarınızın işitebileceği en yumuşak sese göre üretilen en yüksek bozulmamış sesin oranıdır. 1db, bir insan kulağının algılayabileceği en küçük hacimdir. standart bir cd , 100db'lik dinamik aralığını üretebilirken, plak kaydı yaklaşık 70db hızındadır.

    dinamik aralık testi için önerim: arvo pärt | tabula rasa
    ———————————————————-
    paylaşımımım işinize yarayacağını umarım ve bol muzikli günler dilerim,
    halis

    edit, aralik 2022 | ilginiz için teşekkür ederim. benim güncel olarak iphone umdan dan müzik dinlemek için kulandığım bluetooth kulaklığım (bkz: sony wf-1000xm4) #140069399 no lu entry imden ürünle alakalı kısa yorumumu okuyabilirsiniz. high res müzik dinlemek için astell&kern sr25 mk2 dap ile sony xba-n3 kablolu kulak içi kulaklıkları kombine ediyorum. evimdeki müzik sistemimde kullandığım kulaklım ise bir klasik olan sony mdr7506. bu ekipmanların devasa paralar ödemenize gerek kalmadan kaliteli müzik dinlemenizi sağlayabileceklerini rahatlıkla söyleyebilirim.

    edit, nisan 2023 | apple music playlist

  • ay yazık show must go on dermiş, çok profesyonelmiş!

    evet profesyonelsiniz, bu ülkenin anasını bellemek için!

    sen şimdi ağlarsın da o program da!

    olacaklar belli, acun'un çizgisi belli zaten. bir yarışmacı duygusal bir parça söyler, ebru başlar ağlamaya! diğer juriler elinden tutar filan, duygusal bir ortam! insanlara görüyorsunuz üzücü bir durum bu adamı serbest bırakmak lazım, yazık mesajı verilir!

    serbest bırakalım da kulak arkamızı da aradan çıkarsınlar değil mi lan yavşaklar, hırsızlar!

    tanım: yapmacıklık yapmak için alınacak karardır.