hesabın var mı? giriş yap

  • - sonra ben de sana ne o zaman falan oldum ve de gitmiş bunu sarı burak'a söylemiş çok adi bir kız o kızım gerçekten çok sinsi yaa yılan gibi... ay o ne? ya eda, gariban geliyor yanıma galiba, yer değiştirelim, fakir gördüm gibi geldi eda, gidelim yaklaşıyor...

    - fakir değil o mervesu, yılların sanatçısı edip akbayram... yeleği yüzünden fakir gibi gözüküyor.

    - oh allama bin şükür içim rahatladı...

  • delilercesine ozledigim yuksek teknoloji ve alman ulus kulturunun essiz bir sekilde birlestigi bavyera baskenti. yapilabileceklerin sadece ufak bir listesi:

    gecenin bir yarisi sokaga dusup giesing civarlarinda bierstube arama, sendlinger tor'dan cikip kose bucak ucuz doner kovalama, haftasonlari olympiapark'a, englischergarten'a ugrama, cikista bungalow'larda kalan donem arkadaslarina takilma, her tarafa bisikletle gidebilme ozgurlugu, herseyin olabildigince dakik olmasinin verdigi guven, gecenin bir yarisi zil zurna sarhos nachttram bekleme, konigsplatz'da sicak yaz aksamlarinda duzinelerce bira icme, avlu altinda dans eden ciftlere katilma, universität'de ogle saatlerinde lmu ogrencilerinin arasina karisma, gunesli gunlerde tu'nun catisinda kahve yudumlama, mensa'daki essiz secebilme ozgurlugu, schelling-salon'da bilardo, bira, schweinebraten & knödel, haftasonlari mma, blitz, charlie, deutches museum ve gasteig, yaz gunlerinde backstage ve nachtbiergarten, isar, chiemsee, tegernsee kisin garmisch-partenkirchen ve alplerin her daim orada olusu, pazar gunleri bir euroya ägyptischer kunst, alte ve neue pinakothek'de sabahtan aksama kadar gezebilme ozgurlugu...

  • herhangi bir inancın veya ideolojinin insanlığın bütün sorunlarını çözeceğine körü körüne inanmak ve daha kötüsü bu inancını başkalarına baskı kurarak hakim kılmaya çalışmak.

  • benim.
    yıllarca kolejde çalıştım.öğrencilerle arkadaş gibi de oldum hep,çoğuyla hala görüşürüm zaten yaşlarımız çok yakın.bir yerlerde buluştuğumuzda öğrenci -öğretmen olduğumuz anlaşılmaz. yani sizin bahsettiğiniz o 'evde bekleyen,dershanede üç kuruş maaşla sürünen, idealist,arkadaş tipte' vs öğretmen de benim aynı zamanda. ayrıca belirtmek isterim ki alan sınavım sayesinde atanabildim. çünkü ben diğer alanlarda pek bir şey bilmiyorum.
    şimdi geldiğim okulda ise can güvenliği olmayan bir kadın öğretmenim. gözlerini korkutmak için ufak çapta fiziksel müdahalede bulunuyorum arada ,fazlasını yapmam, yapamam da zaten tehditler havalarda uçuşuyor ,evime tek başıma yürüyemiyorum,kadın olmanın utanılacak bir şey olduğu bir yerdeyim. ki büyük bir şehrin büyük bir ilçesindeyim. ama bu "büyük"lükler insanların kafalarındaki örümcek ağlarının yanında maalesef hiç kalıyor.
    korku içindeyim,ayaklarım geri geri gidiyor. sınıfta" bana bugün napıcaklar acaba ?" düşüncesiyle dakikaları saatmiş gibi yaşıyorum.bu sadece bir kısmı tabii.
    biliyorum sizin için hayaller "ölü ozanlar derneği, her çocuk özeldir,koro"filmleri tadında.hayatlar için (bkz: ben)

    bir yıldan fazla süre sonra edit: bütün yıl boyunca emek verdim o öğrencilerime. dövdüm de sövdüm de ... ama sevgilerini kazanmayı başardım en sonunda. artık beni benimsemişler, sahiplenmişlerdi.sonra koruyup kollamaya başladılar. doğumgünümde 1'er lira toplayıp pasta alıp bana sürpriz yaptılar. hediyeler aldılar,utanıp veremeyip başka arkadaşlarıyla yolladılar. sene sonu geldiğinda artık evladım olmuşlardı çoktan.şimdi başka bir ile ggeldim,çocuklarımı özler oldum. nereden nereye işte. verdiğim tüm emekleri hatta daha fazlasını hak etmişler bilememişim.

  • - arkadaşlar duşumuzu aldık gidiyoruz. lütfen.
    - sifonu da çektiniz mi peki hocam?
    - ne sifonu pardon?
    - hani maçın içine sıçtınız ya. o bakımdan...