hesabın var mı? giriş yap

  • damacana maliyetini düşürmek ve daha az pet kullanmak için var olan "mantık hatası"dır. pet şişeler preform adı verilen formda üretilirler ve gramajına göre fiyatlandırılırlar. daha sonrasında kalıba konularak şişirilirler. video

    mevcut şekilde sadece damacananın ağız kısmı daha sağlam yapılır ve bu, preformun üst kısmındaki plastik yoğunluğu artırılarak kolayca sağlanır.

    19 litrelik suyun ağırlığını taşıyacak bir kulp yapmak için damacananın preformu daha ağır (daha fazla hammadde kullanılmalı) olmalıdır. şişirme sırasında sadece kulp kısmını yoğunlaştırmak mümkün değildir mümkün olsa dahi damacananın kalanı ağırlığı taşıyamayacaktır. bu nedenle kulp yapmak için damacananın tamamı daha yoğun olmalıdır. bu da maliyet demektir.

    bir de ek bilgi vereyim bundan birkaç yıl öncesinde bulgaristan'dan preform ithal etmek tüm vergi ve nakliye giderleri dahil olduğunda bile türkiye'den satın almaktan çok daha uyguna geliyordu. halen bu şekilde mi bilemiyorum. preformun %20 daha ağır olması dahi yurtdışına ciddi bir para akışı demektir. preform olarak alsanız da kendiniz üretseniz de hammaddesi yurt dışından gelmekte ve parası dışarıya çıkmaktadır.

    3-5 tl'ye alabileceğiniz şu aparatı kullanmak suyu satanlar için daha ekonomik ve karlıdır. siz de bu aparatlardan alabileceğiniz gibi (bazı firmalar bedava verir) bunun gibi tekerlekli taşıma araçlarından da edinebilirsiniz. iki türlü de doğaya vereceğiniz zarar çok daha az olacaktır.
    __

    entry derli toplu olsun diye* damacanaların neden 19 litre olduğunu da ekleyeyim:
    19 litre değil 18,9270589 litredir bu da 5 galona tekabül eder. (ekşi şeyler)

  • sanırım sevgili jean rostand üzerine en fazla yoğunlaşmamız gerekenlerden bir tanesini tespit etmiş;

    "bir gün atomun enerjisini serbest bırakacağız. gezegenler arası yolculuklar gerçekleştireceğiz. ömrü uzatıp kanseri ve tüberkülozu tedavi edeceğiz. ama en düşük seviyeli kişiler tarafından yönetilmiş olmanın sırrını asla çözemeyeceğiz."

    jean rostand

  • çoğunlukla 50 gb olarak uygulanan adil kullanım kotası o kadar komik ve adaletsiz ki, bunu rakamlarla açıklamaya çalışalım:

    8 mbps'lik bağlantıyı tam kapasite kullanan biri saniyede 1 mb veri indirebilir. bu da ayda, (60*60*24*30=) 2.592.000 mb eder.

    yani ayın 1'inden 30'una kadar hiç durmadan 24 saat full download yapan birinin indirebileceği toplam miktar en fazla (2,592,000 / 1024=) 2531 gb'dır. yani yaklaşık 2,5 terabyte. interneti download olarak görüyorlar ya, işte 8 mbps'lik hattın download kapasitesi bu: 2,5 terabayt.

    aylık kapasitesi 2.5 terabayt olan bir hattın daha 50 gb'ını kullanan birine, "sen bu hattı sömürüyorsun" demek, en basit anlamıyla arsızlıktır.

    ben hattımın kapasitesinin daha % 2'sini kullanmışken, sen bana nasıl "adaletsiz kullanıyorsun" dersin?

    adil kullanım kotası gerekli olabilir ama bu şekliyle ve ttnet'in uyguladığı biçimle en adaletsiz uygulamalardan biri. rakamlar da ortada.

    üstüne üstlük, bu paketleri "limitsiz" adı altında satıyor. yani % 2'den sonra sınırlayacağı hattı satarken "limitsiz" ibaresini koyup tüketiciyi aldatıyor.

    benim kapasitemin % 2'sini bana sınır olarak koyan, paketin ismiyle tüketiciyi yanıltan şirketi hangi mahkeme haklı bulur acaba?

    avukat olsam veya bu işlere harcayacak param olsa bu sisteme dava üzerine dava açarım.

  • hodri meydan, hepsini kayıt altına al bakalım. 20 30 milyonluk camialara gider yapmaya senin bile maçan yemez reis.