hesabın var mı? giriş yap

  • iş kurmak için 2 çeşit sermayeye ihtiyacınız var. biri entellektüel sermaye, diğeri de para. işinizin başarılı olması için bu ikisinin toplamının yüksek bir değerde olması gerekiyor.

    ikisi de sizde yüksekse zaten başarı garantidir. hem işi biliyorsunuz, hem de para sıkıntısı yok. hüsnü özyeğin buna örnektir. adam banka genel müdürüyken, banka kurmuş. hem işi biliyor, hem de zengin bir aileden geliyor. genel müdür olduğu dönemden iyi bir birikimi var.

    entellektüel bilginiz çok yüksek ama paranız sınırlıysa, girişiminizin hayatta kalma ihtimali ortalamanın üzerindedir. mesela çok iyi bir kebap ustasısınız diyelim. kebap nasıl yapılır, nasıl pişirilir çok iyi biliyorsunuz. kebap yapmak için en iyi et, ayran, şalgam, en uygun fiyatla nereden alınır? garson nasıl seçilir, komi nereden bulunur? garson, komi, bulaşıkçı kaç para maaş alır? bunları da biliyorsunuz diyelim. bu durumda entellektüel sermayeniz yüksek tutarda. bu durumda rakiplerinizin 1 milyon liraya kurduğu bir işi daha düşük bir para ile örneğin 200 bin lira ile işinizi kurabilirsiniz ve restoranınızın hayatta kalmasını sağlayabilirsiniz. bu durumdaki adamlar emekçiyken patron olanlar olarak bilinir.

    işi bilmiyorsanız, fakat cebinizde 200 bin değil, 1 milyon tl paranız varsa yine işi kurup, hayatta kalmasını sağlayabilirsiniz. şansınız ortalama seviyededir. arada fazladan harcadığınız 800.000 tl sizin işin know how'ını satın almak için verdiğiniz para olur. mesela bulaşıkçıya herkes asgari ücret verirken, 3000 lira verirsin. eti pahalıya alırsın. mutfakta kötü planlama nedeniyle çok fazla ziyan olan malzeme olur falan. başkasının 3 e mal ettiğini, 10 a mal edersin. ama zaman içinde işi öğrenir, rakiplerin kadar başarılı olabilirsin. bu gruptaki adamlar baba parasıyla iş kuranlar olarak bilinir. mesela ali sabancı.

    bir de dördüncü durum var. hem entellektüel sermayen yoksa, hem de paran sınırlıysa, bu durumdaki adamlar genellikle batarlar. etrafınızda mutlaka bu insanlardan vardır. mesela hiç araç kiralamadan anlamadığı halde babadan kalan evini satıp, 5 tane araba alıp, araç kiralama şirketi kuran birini tanıyorum. battı.

    not: entellektüel sermayenin içinde sadece iş bilgisini değil, aynı zamanda ilişkileri (networking) de düşünebilirsiniz. mesela malı kimden alıp kime satacağın, bir malı satmak için bir şirkette kiminle konuşman gerektiği bilgisi bir networking bilgisi olmakla birlikte aynı zamanda bir iş bilgisidir.

  • bir fenerbahceli olarak oldukca ezik buldugum eylemdir. her anlamda yerin dibine soktu bizi sagolsun aziz baba. bu vesileyle fenere veya fenerlilere kufer etsin etmesin, tum galatasaraylilarin 4. yildizini kutlarim.

    buyukluk, kaybettigin zaman dahi kazanini tebrik edebilmektir. dunyada kimse herzaman ve surekli kazanamaz. cikar bir t-shirt, ezeli rakibimiz ama her daim dostumuz galataray'in 4. yildizini kutlariz. ama 5. yildizi ilk biz alcaz kusra bakmasin :)

    en azindan bir gerilimi azaltir, bir olgunluk gostermis olur, biraz da anlamli ve olma ihtimali olan mizah iceren bir espri yapmis olursun. cok mu zor anasini satayim. herkeste bir egolar, bir gerilim. cok mu zor lan soyle bir ortami tahsis etmek!?

  • bahçeli'nin kebapçıları bölücü-terörist ilan etmesinden sonra vedat milor twitter'dan şu açıklamayı yapmıştı.

    "güncellemenin ardından kebap değerlendirme kriterlerim aşağıdadır:

    - zırhla mı çekilmiş?
    - kuyruk yağı var mı?
    - işletmeci bölücü mü?"

    bunun üzerine bahçeli'nin danışmanı yıldıray çiçek vedat milor'a

    "bugüne kadar "ne şiş yansın, ne kebap" hayat yaşayan vedat milor için değerlendirme kriterim:
    - dinlediğini, okuduğunu anlıyor mu?
    -muhaliflere kuyruk yağı mı olmak mı istiyor?
    - kebap yanında aşırı alkol mü aldı?
    @vedatmilor" şeklinde cevap vermiş.

    ilgili tweet linki

    ayrıca vedat milor'un okuduğunu anlayıp anlamadığının tespiti için kendisine ait vikipedia sayfasından alınan eğitimine ilişkin bilgiler şu şekildedir:

    "galatasaray lisesi'nden sonra boğaziçi üniversitesi ekonomi bölümü'nü yüksek şeref derecesi ile bitirdi. bir dönem londra ekonomi okulu'nda eğitim gördü. amerika'ya kaliforniya üniversitesi, berkeley'ne gitti, sosyoloji doktorası yaptı. 1986 yılında doktora tezi için bir yıl fransa'da kaldı. doktora tezi "planning and economic development in turkey and france: bringing the state back in", 1990 senesinde amerika'da, american sociological association tarafından senenin en iyi doktora tezi seçildi. doktorasını bitirip, askerliğini de tamamladıktan sonra dünya bankası'nda işe başladı. iki yıl süren görevinde bir süre de kemal derviş'le çalıştı. sonra brown üniversitesi'ne, sosyoloji bölümüne yardımcı doçent olarak girdi. princeton'da ınstitute for advanced study'ye davet edildi, bir yıl misafir öğretmenlik yaptı. stanford üniversitesi'nde hukuk okudu. ilk yüzde 10'a girerek bitirdi. aynı okulda doçent olarak çalıştıktan sonra bir ara bir şirketin hukuksal işlerine baktı. daha sonra georgia teknoloji enstitüsü'nde, öğretim üyeliğine başladı. milor orada politik ekonomi, istanbul koç üniversitesi'nde ise uluslararası ilişkiler dersleri verdi."

    viki linki

    vedat milor'un başarı ile bitirdiği okulları aynı cümlede bile kullanamayacak adamların, vedat milor'a sataşarak prim yapma çabası sizce de çok komik değil mi...

  • bu nedir amk ya?

    daha nasıl alternatif belediye gaspetme yöntemleri icat edebilirler acaba?

    mahmut'un prostatı var, belediyeyi bize verin.

    hasan'ın çükü bamyaymış onu da bize verin.

    mustafa'nın şekeri var..

  • görünüşe göre, yönetmelikte yer alan "ticari taksi plakası taksiciliği meslek olarak yapacak kişilere verilir, plaka kiralanamaz, kiralanırsa iptal olur" manasına gelen maddeyi hayata geçirecekler. taksisini kendi çalıştırmayanların plakalarını iptal edecekler. şimdi sıçtınız taksi plakası galerileri.

    plaka ağalarıyla savaş başlasın artık!

  • vallahi bu ekşi yazarları büyük bir sanrıda yaşıyor.o başlığı açan troll arkadaş dışında kimse cem yılmaz'ı tenkit falan etmiyor o başlıkta herkes aksini yazıyor hatta.günlerdir bir tane delinin tekinin yazdığı şeyi bütün bir topluma mal edip kavga ediyorsunuz zamanınıza yazık.

  • buzdolabını açtığımda yarım çürük limonla değil de 2 dilim yenmiş çikolatalı pastayla karşılaşıyorsam paranın köpeği olmuşumdur muhtemelen.

  • başlık “haluk levent’in 4 aralık 2018 tarihli instagram paylaşımı” olacaktı

    abi sen nasıl bir kralsın yaaa

    valla sendeki bu mütevazılık keşke tüm sanatçılarda şarkıcılarda, kendini ünlü diye nitelendiren herkeste olsa

    adammmmm

    üşenenler için ekran görüntüsü

    edit: ulan ne at kafalılar var ya.. yok gündemmiş yok reklammış. kıçını başını açarak reklam yapsa, ona buna sataşarak reklam yapıp magazine çıksa bu sözlük yıkılır...