ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
eski fotoğraflara bakarken hissedilenler
-
keşke'nin, eğer'in ve meğer'in nefes almasıdır.
hayatımızda öyle ya da böyle yer etmiş bütün isimlerin, o fotoğraf karelerindeki saf halinin neden devam edemediğini, yine o fotoğraf karelerindeki saadetin neden saklı bir gerçekmişçesine uzaklaştırıldığını hiç kimse cevaplandıramaz.
ben eski fotoğraflara bakarken, geçmişe dair hiç bir şeyi ama hiç bir şeyi telafi edemeyeceğimi çakozladığım için büyük bir kaybolmuşluk duygusu yaşar, üşümeye başlarım.
ece erken
-
ahlaktan bahsedenlerin genelde en ahlaksız olduklarına en güzel örneksin ya.
zenci futbolculardan teknik direktör çıkmaması
-
çoğu zenci futbolcu kendisini hayır işlerine adamaktadır. futbolu bıraktıktan sonra kurdukları vakıfların işleriyle ilgilenir ya da kurulmuş vakıflara destek olurlar. geri kalmış ülkrlerinin bakanlıklarını federasyonlarını veya spor bakanlığı bünyesindeki kurumlarını kalkındırmaya çalışırlar. ülkelerine vakıf futbol okulları açıp bizzat kendileri işin başında durup çocukları suçtan uzak tutmaya ve aralarından yetenekli olanlarını futbolcu yapmaya uğraşırlar
yokluk çok kötü bişey oğlum. kendileri bu yoklukla büyüdükleri için aynı durumdaki insanlara yardım etmeyi teknik direktörlük yaparak servetlerine servet katmaya tercih ederler.
türklere sorulan salak sorular
-
yer, ingiltere'de hukuk ingilizcesi kursudur*.birkaç italyan dallama, türkiye ile ilgili klasik deve, arap alfabesi ve türban sorularını sıralamaktadır. o sırada araya ingiliz hoca girer.
- türkiye 1923'ten beri demokrasiyle yönetilmekte çocuklar. atatürk'ün yapmış olduğu devrimlerle, birçok avrupa ülkesinden çok daha önce cumhuriyet rejimine geçmişlerdir. sizin ülkede kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmezken, türkiye'de bu hak tanınmıştır.
(bkz: oha filan olmak)
sperm bankası da neymiş ne inşaat işçileri var
-
puhahahhahaha.ben inşaat işçisi olsam yarın show tv'ye dayanırım.''geldim seda abla'' derim. ''mala vurmaya geldim'' derim.
edit: vurmaya.
edit 2: (bkz: 6 mart 2018 inşaat işçileri sendikası açıklaması)
londra vs paris vs roma vs barselona
-
londra birçok konuda açık ara önde gider. 6 ay kadar kaldım. yağmurlu olabilir, güneş az olabilir ama şehir süper. her şey var.
paris'e iş gereği 3 defa gittim. büyük ümitlerle gitmiştim taa ki eyfel kulesinin dibine gelip bu ne yaa demir yığını ve sonuç hayal kırıklığı. ara sokaklara girince zenci mahalleleri ve sefalet kaynıyor.
roma hoş romantik bir şehir. londra'dan sonra 2. olur. buram buram tarih kokuyor ve damak tadı bize yakın. aşk şehri roma,
barcelona yaşanacak yer değil. aç adamlar ayrıca hırsızlık teşebbüsüne dahi rastladım, ucuz kurtulduk. çok da kalabalık. bir daha da gitmem.
tiktok'ta paylaşılan skandal meyve suyu videosu
-
meyveler en az 3'e ayrılır. en berbatları bu şekilde meyve suyu tesislerine verilir. biraz eli yüzü düzgün olanlar pazara, biblo gibi olanlar ise otellere vs dağıtılır. aynı şeyi salçada kullanılan domates için de söyleyebiliriz. bu tür tesislerde çalışanlar kolay kolay ürettikleri ürünleri tüketmezler.
şahsımı hiç şaşırtmayan görüntülerdir.
(bkz: şahsım)
edit: bir de ihracat kısmı vardı doğru ya. en güzelleri yurtdışına.
az kişinin bildiği muhteşem kitaplar
-
millet dayısının, amcasının, mahallesindeki apaçi ergenin bilmediği kitapları "az kişinin bildiği kitap" olarak telakki etmiş. arkadaşım şu tepede, az kişinin bildiği muhteşem kitaplar diyor, sen buraya oblomov gibi klasikleri yazıyorsun. oldu olacak suç ve ceza yaz tam olsun.