hesabın var mı? giriş yap

  • hic denemedim ama sanirim soyle bir yol izlerdim.

    -selam:) alkolle aran iyi sanirim pek etkilemiyor seni:)
    -sanane desem
    -sarhos oldugunu dusunurum
    -gulumseyip evet desem.
    -bana asildigini dusunurum:)
    -evine gidelim mi? :)

    oha lan cok kolay oldu. hayal diye belki.

  • ne intel ik ne de kapitalizmin bu oyunda suçu yok.

    psikopat yıllarca ailesinden ve arkadaşlarından kendisini saklayabildiyse yılda bir kez görüştüğü ik dan tabii ki saklar.
    iyi okullarda okumak, çok para kazanmak, aileden sevgi görmek psikopatlığı geçirmiyor, belki fakir ve eğitimsiz bir insana göre daha iyi sakladığı için farkedilmeden yaşamasına yol açıyor ama kesinlikle yok etmiyor.

    öte yandan intel, samsung, unilever gibi şriketlerin şahısların psikopatça tavırlarını başarıya giden yol olarak görüp destekledikleri de bir gerçek.
    uzun yıllar samsung , unileverin belli markaları, mastercard vs bakan ajanslarda çalıştım. müşterilerimin ortak özelliği kendilerinde diğer insanları rahatsız etme hakkı olduğunu sanmalarıydı.
    kaba olmak, başkalarını kırmak, olmayacak bir işi zorlamak, mesai saatleri dışında taciz edercesine aramak onlar için “utana sıkala” yapılan eylemler değildi, aksine başarı göstergesiydi.
    yani 23.45 de revizyon için aramak “adanmışlık”, 1 iş parasına 3 iş çıkartmak için karşı şirketi tehdit etmek “iyi pazarlık” , ekibindeki bir insana kafayı takıp onu insanların önünde rezil edercesine sürekli yermek “liderlik”.
    hal böyle olunca ahlaksızca hırsı insanlar başarılı oluyor, makul insanlar ise alt kademelerde yer alıyor çünkü adamın / kadının patronu çıkıp “evet haklısın gülsu çalışması çok zor ve problemli ama sayesinde 2 liralık işi 1 liraya ve 5 hafta yerine 4 haftada bitirdik o yüzden şirketimiz için değerli bir “asset” “ diyebiliyor. yani ahlaksızlık, tehdit, kabalık şirket çıkarını sağladığı sürece ödüllendiriliyor, böyle olmayanlar “vasat” olarak kalıyor...

    cihan açarmana geri dönersek.
    hırslı ama vasat.

    kimse alınmasın 1999 yılında bilgi üniversitesine girmek dünyanın en kolay şeyiydi, öss den barajı geçmeniz bile yeterli oluyordu neredeyse (açıkçası bizim okulda bilgi 2003-2004 yıllarına kadar öss de istediğini kazanamayanların gittiği okul olarak kaldı.) o nedenle 1999 yılında bilgiyi kazanmış birisine akıllı diyemeyeceğim, ortaokul-lise eğitimini yazmadığına göre vasat bir okuldan. robert, alman vs olsa onu da büyük harflerle yazardı mutlaka.

    mutluluğu bile “türkiyede en mutlu ilk 10 aile arasında girerdik” diyerek sıralandıran manevi derinlikten yoksun bir babanın verdiği hırsla yaşamış. düşünsenize mutluluğunuzu bile sıralandırmanız gereken bir ortamda büyüyorsunuz...

  • o tarihte uçan arabalara binip ev işlerini robotlara yaptıracağız diye hayal ederken başımıza gelenlere bak ammuna koyyim.

  • ofisi eşi benzeri görülmemiş bir rezilliğe sürüklemiş oyundur. mesai bitimine yakın herkes cebindeki tüm nakitle süper loto oynamış, 10 lira alacak için kapıya gelen kargocuya verecek 10 lira çıkmamıştır.

  • para bizim paramız ama hesap soran yok. canı isteyen istediği kişilere sefa bağışlıyor. vergi ödeyen enayi, borcuna sadık olan aptal. usülünde bina yapan salak. ne de olsa hepsi affedilecek. ülke değil başka bi şey.

  • çocukluğuma ışınlanıyorum hemen. dünyadaki en huzursuz evde büyüdüm ben. alkolik bir baba en önemli detay. alkol almadan ağzından kelime çıkmayan bu adamın işten eve gelme saatleri yaklaştıkça gerilimin artması. o anahtarın kapıyı açma sesini hiç unutmuyorum mesela. nefes bile alamazdık. masanın başına oturup iki kadeh yuvarlamadan kalp çarpıntılarıyla beklerdik. acaba bugün neden kavga çıkacak diye.

    ev aşırı düzenliydi hiçbir şey oynamazdı yerinden. oysa ben dağınık olsun isterdim birazcık.

    kahvaltılar kaldır kondur kurumuş peynir ve zeytin tabağından oluşur ve keyiften alabildiğine uzaktı. insanların börekler çörekler sıcak omletlerle kahvaltı ettiklerini anlatması bana çok ütopik gelirdi.

    anne mutsuz, anne sinirli, anne sevgisiz, anne yorgun, anne kırgın.. konuşmazdık hiç, çıt çıkmazdı. yanlış bir şey söyleme korkusundan bugün bile konuşmaktan, kendini ifade etmekten çekinen bir insanım.

    hayvan yoktu, çiçek yoktu. çok yoksulluk çekerdik. çeşit çeşit kıyafetlerim ayakkabılarım olmadı hiç. duygusal şiddet de vardı anneme uygulanan fiziksel şiddet de.

    ama başlık detaydı değil mi. sessiz konuşan ya da konuşmayan çocuklar. kırık dökük eşyalar. soğukluk elle tutulacak kadar hissedilen soğukluk, kasvet.

    teşekkür editi: çalakalem yazdığım satırlarda pek çok gönülde yer tutmuşum. birçoğunuzla aynı hikayeyi farklı zamanlarda farklı mekanlarda paylaşmışım. üzülenler, çocukluğuma dönüp saçımı okşayıp beni sevgiye boğmak isteyenler olmuş. yani bazen insanın nutku tutulur ya. yaralı olduğumu biliyordum ama bu denli alaka beni çok duygulandırdı. bazı yaralar geçmiyor ne kadar iyileştim deseniz de küçücük bir kaşıntıyla yine kanamaya devam ediyor. hayat devam ediyor, etmeli de. zamanın bir yerinde korkuyla ağlayan o çocuğu iyileştirebilmelisiniz. zor olsa da umarım bunu yapabilecek gücü bulabilirsiniz. babam öldü. annem hayatta. annemle öz eleştiri yapabiliyoruz, konuşabiliyoruz. bu benim kazancım. herkese teşekkür ederim. yüreklerinize sağlık..

  • "iphone'lar blackberry'lerden sonra telefonu duvara atıp kırmalarda bi azalma oldu di mi, havasını sevdiğim atarlı sevgililer:))"

  • yetenek sinavi ile ilgili bildiklerimi ve dusunduklerimi paylasmak isterim basliklar halinde...

    *** torpil : genelde sinavi kazanamayanlarin (ki bu genellikle dogru sekilde hazirlanamayanlarin veyahut bazi aksakliklar yuzunden giremeyenlerin) agzinda pelesenk halini almis bir kelimedir. belki okullara gore degisebilir az cok bu konu, ama benim bildigim birsey var ki, torpil olsun olmasin, eger siz bir seyi kalben istiyorsaniz ve dogru sekilde (bu iki kelime underlined) hazirlandiysaniz, sizi degil torpil, havai fisekler bile engelleyemez, o okul artik sizin kaderiniz olmustur. bu nedenden dolayi, bu konu , olasi yetenek sinavi ile ogrenci alan sanat okullarina girme adayi arkadaslarimizi kesinlikle etkilemesin.

    *** calisma sekli : bana gore, calisip da "ya kesin torpil vardi, ya da soyle boyle oldu da kasti almadilar beni" diyen cogunlugun girememe nedenlerinin basinda dogru calisma programi yapmamis olmalari gelir. peki nedir bu dogru calisma sekli? bence sudur;

    -bir kere girmek istedigi okulun havasini daha once hic teneffus etmemis olmak, buyuk eksiklik. o atmosferi onceden yasayip (eger mumkunse hazirlanilan bir sene boyunca) , o havaya kendinizi sokmaniz ve "ben buraya ait olucam, burayi cok seviyorum ve kazanmak icin tum cabayi sarfedicem" demeniz gerekmektedir. eger yine mumkunse, (opera olsun, tiyatro olsun, dans olsun...) kazanacaginiz okulda calisma imkaniniz varsa sizi hazirlayan kisi ile birlikte, bu sizi daha cok motive eder kanaatindeyim.

    -dogru insanlarla calismak da, dogru calisma seklinin bir parcasidir. kazanmak istediginiz okuldan eger arkadasiniz veya akrabaniz var ise, ondan gerekli olan tuyolari (ki bu legal bir torpile girer, herkese aciktir) alabilir ve avantaj saglayabilirsiniz. ayrica juri deki hocalarin neye dikkat ettiklerini, ne isteyip ne istemediklerini daha onceden bilmeniz, sizin acinizdan daha yararlı olcaktir.

    -bir calisma programi : eger sizi calistiran kisi, zaten olayin bilincindeyse, size yol gosterecektir ve mutlaka bir calisma programi belirleyecektir. bu hem bir duzene girmeniz acisindan, hem de olaydan bir sene boyunca kopmamanizi saglamasi acisindan cok yararlidir. ozellikle bir san bolumune girecekseniz, zaten sesinizin her daim calismasi gerekmektedir, yoksa san da, yabanci lisan gibidir, nankördür, siz birakirsaniz o da sizi birakir. aslinda diger yetenek sinavlari icin de bu gecerli, tiyatro bolumune hazirlaniyorsaniz, tiradinizi sindire sindire ve duzenli bir sekilde calismalisiniz.

    -saglik ve uyku duzeni : bu da dogru calisma seklinin cok onemli bir parcasidir. beslenmenize ve uyku duzeninize dikkat etmeniz, ve bu zamana kadar boyle bi duzeniniz yoktuysa bile edinmeniz, gercekten cok yararli olacaktir. vitamin destekleri de tabi, sizi dinc tutacaktir.

    -moral motivasyon : bu konuda kendinizi motive edecek bir cok yola basvurabilirsiniz. ben mesela odamda duvardaki panoma yazi yazmistim "bu sinavi mutlaka kazanacagim, cunku cok istiyorum ve calisiyorum" diyerek. hic birseyin moralinizi etkilemesine izin vermeyin. eger siz, pozitif dusuncelerle (polyannacilik degildir bu) girerseniz, herkesten bir adim onde olursunuz. bu motivasyon konusunda, ailenizin, arkadaslarinizin, dostlarinizin, sevgilinizin vs.. size destekleri de onemli bir ayrinti tabii ki.

    -tanisma : tanisma alt basligi ile kastim sudur ki, gireceginiz bolumle alakali ne kadar insanla tanisirsaniz ve daha da onemlisi juride olsun olmasin ne kadar hoca ile fikir alisverisinde bulunursaniz sizin icin kardir.. tabi soyle bir sey var, ogrencilerin her soyledigi sey dogru diye bir sey yoktur, ama ortalama genel bir sema kafanizda cizmenize yardim ederler mutlaka, bakmayin konservatuvarlardaki cekismeye siz, yeni gircek olanlara yardim etmek isteyecek cok guzel insanlar da var... legal torpil dedigim olay burda devreye giriyor, juride olan hocalardan birine kendinizi daha onceden dinletmeniz, izletmeniz veya daha once onla calismaniz, kazanmanizi buyuk olcude etkileyecektir.

    *** sinav gunu ve sinav anlari:

    aylarca calismissinizdir artik ve nihayetinde o buyuk sinav(lar) yaklasmistir. genelde yetenek sinavlari en az 2 asamali oldugundan, bir anda pat diye gecmeyecek olan bir surec var onunuzde. hele bir de buna, sinav sonuclarinin aciklanmasina kadarki mide kramplarini da etkilersek, biraz isimiz var diyebiliriz*

    gelelim bu konuyla alakali dikkat etmemiz gereken seyleri alt basliklarda incelemeye :

    a) zamanlama : sinava kesinlikle gec ya da tam zamaninda gitmeyin. belli bir sure once gidin ve konsantre olmaya calisin.

    b) cevreden etkilenme : isterse sinava 1000 kisi girsin. bakmayin cevrenizdekilere ve cok fazla ilgilenmeyin. su kazanir kesin, bu kazanmaz vs gibi seyler icinizden gecirmeyin. unutmayin siz temiz kalpli birisiniz ve baskalarinin mutsuzlugu ya da basarisizligiyla mutlu olcak biri degilsiniz.
    onlarla esit sanstasiniz, ama siz hakediyosunuz kazanmayi cunku cok calistiniz bugune kadar. o yuzden cevreye pozitif bir sekilde bakin, gulumseyin, ama lackalasmayin, konsantrenizi bozmayin, bir yerde oturup bekleyin ve kazancaginiza emin olun.

    c) telas : artik telas etmeye luzum yok. cikarip notlariniza, parcalariniza, tiradlariniza, vs nize goz atmayi kesin.
    onlar kafanizda var, daha once oss ye girmis birisiniz siz, telas bi isinize yaramiyor biliyorsunuz. sakin olun.

    d) kiyafet : saygi cok onemlidir. hem kendinize hem bu edinceginiz meslege hem de jurideki degerli sanatcilara saygili olmaniz gerekmektedir. kot pantolonla gidip arka cebinizden nota cikartirsaniz katlanmis bir sekilde, bosuna girmeyin sinav salonuna. gidin sinemaya, hababam sinifi askerde yi izleyin, oyle seylerle vakit gecirin.. onerim sudur ki, takim elbise.. kravat , olunmus guzel bir tras ve taranmis guzel saclar ve belki de kizlar icin hafif bir makyaj. bu, juri karsisinda arti puandir.

    e) juri karsisinda performans : ben sinava girdigim zamanlar, ve bazi arkadaslarim da, sinav salonunda karsimizdaki ataturk resmine bakip guc almistik. boyle bi resim olsun olmasin , yapmaniz gereken sey juri karsisinda, kendinizden emin olmaniz ve saglam ayakta durmanizdir. oyle guzel gulumseyin ve oyle guzel performans gosterceginize inandirin ki kendinizi, sinav sonrasi bu muthis performansiniza kendiniz bile sasirin ve mutlu olun.

    f) kulak sinavi : bir cok bolumde, kulak sinavi yapilmaktadir. nedir bu? kulaginizin olup olmadigini olcerler kaba tabiriyle. dogustan gelen bir duyma yeteneginiz az cok varsa, bunu gelistirmek de sinav oncesi size baglidir. belli asamalari vardir.
    i- tek ses duyma : piyanodan tek bi ses basarlar sizin a veya u (du) ile vermenizi isterler. sonra baska bir tek ses basarlar onu vermenizi isterler. bu kolaydir, hedefi 12 den vurmak (entonasyon) kaydiyla, rahat gecersiniz
    ii- iki veya daha fazla ses duyma : piyanodan "ayni anda" iki veya daha fazla ses basarlar. sizin bunlari kalindan inceye (pesten tize) dogru vermeniz beklenir. sinav aninda sakin olun, bunun en kolay yolu bana gore sudur. 3 sesi diyelim, bilardo toplarina benzetin birbirine carpan. iyi dinleyin ve konsantre olun. toplar ayrilacak minik bir sure sonra ve kafanizda yankilanacak tek tek. mutlaka duycaksiniz, cok zor degil. (ama calisma istiyor elbet uzun sure)
    iii- melodi : piyanodan melodik bi ezgi calarlar ve sizin bunu tekrarlamaniz beklenir. bir sarki gibi dusunup bunu rahatca verebilirsiniz. bazen cok uzun sorarlar, belli bi yere geldikten sonra tamamini dogru yapmayabilirsiniz, insanlik hali. ama habire de "bi daha alabilir miyim" diye sormayin mumkunse.
    iv - ritm : en zoru gibi gorunur ama yine de yapilabilir. kolaydan zora dogru gidecektir hoca. genelde el cirparak size bir ritm verir ve tekrarlamanizi ister. baslarda kolaydir ama sonlara dogru biraz zorlastirir, yapamazsaniz hepsini uzulmeyin, sizin derecenizi olcuyor da olabilir hoca. [ritm baslamadan once hocaya, ben bu konuda caliscak cok fazla insan bulamadim o yuzden biraz yeniyim, yardimci olursaniz cok sevinirim efendim , derseniz, kesinlikle kolaylik saglayacaktir hoca)

    genel hatlari ile duyus sinavlari boyle, ama okula gore degisiklik gosterebilir. mimar sinanda boyleydi, ama marmara nin kulak sinavi daha teferruatli, onun icerigini de web sitesinden ya da ogrencilerden temin edebilirsiniz.

    g) mulakat : performans sonrasi veya oncesi mulakat yapilabilir. zamani kisa veya uzun, o aranizdaki elektrige bagli juri ile. mumkunse bacak bacak ustune atmayin, ukala tavirlar sergilemeyin, cok saygili konusup yerine gore davranin. tane tane , anlasilir konusmali ve mantikli cevaplar vermeniz gerekmektedir. ama en en en en onemlisi su ki, dogal ve icten olun. cok gerekmedikce yalan soylemeyin ve kendinizi onlarla paylasin. sizin icinizi onlara acmaniz, onlarin da cok hosuna gidecektir. ve cok cok onemli konulardan birisi de, ne olursa olsun konusmanizin bir yerine bu okulun ve bolumun sizin icin ne denli onemli oldugunu gosteren seyi belirtin. tesadufen bu sinava girmediginizi, sizin icin onemli oldugunu ve hayat meselesi oldugunu gosterin.

    basarilar dilerim.

    not : bu yazilanlar benim ve cevremdeki bir cok konservatuvarli arkadasimin kazanmasinda buyuk rol oynayan etmenlerdi. hata ettiysem affola...

    tekrarlayin icinizden,
    (caps on)basaracaksiniz!...

  • oynarken seymen fm dinliyordum, yayına biri bağlandı, konya izmir arası mal çekiyormuş, tırcı. sıradaki şarkıyı tüm tırcılara istedi. nasıl üstüme alındıysam bir sigara yaktım, camdan dışarı çıkardım elimi, öyle sürdüm.

    bir de adam sol şeritte sıkıştıran otobüsçülerden dert yandı, ellerini öpesim geldi.

    öyle bir oyun. yemek yiyeyim de bi..