hesabın var mı? giriş yap

  • oyuncu profesyonelce uyguladığı oyun içi sertliğinin ve oyun içi çirkefliğinin yanında hakemin görmediği anlarda oyun dışı çirkefliğe de mi başvuruyor? öyleyse güney amerikalı.

    oyuncu profesyonelce oyun içi sertlik uygularken bu sertliği pozisyon içinde çirkeflikle de mi süslüyor? öyleyse avrupanın akdeniz kıyılarından, muhtemel portekiz veya italyan pasaportlu.

    oyuncu profesyonel olmanın verdiği sorumluluğun ve futbol kurallarının izin verdiği ölçüdeki sertliğin dışına çıkmıyor mu? öyleyse orta veya kuzey avrupalı.

    oyuncu bütün profesyonel görüntüsüne rağmen, aniden dellenip, tüm dünyanın izlediği bir maçta hakeme kramponunu sallama potansiyelini mi barındırıyor? o zaman anadolu çocuğu. sen, ben, biz. vakti zamanında tarhana içtiği belli. sıcak, içten ve samimi.

  • azimli olunca gerçekleşen olay.

    annemde yüksek çıktı. fark etmemiz de biraz ürkütücü bir şekilde oldu. 2 defa bayıldı. beyinle ilgili bir şey var sandık. hastane, doktor gezdik epey. çok şükür ki temiz çıktı ama bu sefer bizi bir düşüncedir aldı "neden oluyor bu?" diye. o ara kan testi yaptırayım bir de diyerek sağlık ocağına gitti ve kolesterol seviyesi oldukça yüksek çıktı.

    ilk etapta ilaç kullandı bir süre ama ona ek olarak çok şeyi değiştirdik. ayçiçek yağını tamamen çıkardık hayatımızdan ve zeytinyağı ile değiştirdik. ilk 1 ay falan çorba ve salatadan hiç vazgeçmedik. yürüyüş zaten sık yaptığımız bir şey. kırmızı etten mümkün olduğunca uzak duruyoruz. tavuk etinin yağsız kısımlarından yapıyoruz yemekleri. peynir, yoğurt ve sütün yağsız ya da yarım yağlısını yiyip içiyoruz. dışarıdan yeme işlerini bıraktık. hamur işi, kızartma, tatlı gibi şeylerden uzak duruyoruz. ben tatlıdan pek uzak duramıyorum gerçi ama anneme sık yedirmiyorum. çok nadir durumlarda bunların dışına çıkıyoruz. arada da omega 3 kapsüllerinden kullanıyor birkaç gün, sonra bırakıyor. kahvaltıda ceviz yiyoruz her gün. sayesine muhtemelen ben de daha sağlıklı olmuşumdur. zaten geçenlerde başka bir konu için kan testi yaptırdığımda tüm seviyelerim normal çıktı. annem de birkaç ay sonra ikinci kez gidip ölçtürdüğünde doktor "naptın sen? çok iyi düşmüş seviyesi." diye sormuş. zeytinyağı ve yürümeye mutlaka devam etmesini söylemiş.

    doktordan önceki durumunu hatırlıyorum: aşırı derecede hâlsiz, gözlerinin feri sönmüş, eli kolu kalkmıyor, bayılmalar da cabası... bu işi hâllettikten sonra kadına resmen can geldi. dışarıya çıkıp saatlerce yürüdükten sonra bile "fazla yorulmadım" diyordu. resmen başka bir insan oldu. ilacı keseli aylar oldu ama maşallah durumu iyi.

    beslenme işi çok önemli ama hareketsiz kalmamak da aynı derecede önemli. spor yapabiliyorsanız ihmal etmeyin. yapamıyorsanız sadece yürüyüş yapın en az iki günde bir. düşüyor bir şekilde ama kararlılık önemli.

    genetiksel olandan falan bahsetmişler yukarıda. o kadarını bilemiyorum. sadece kendi tecrübemizi anlatmak istedim bu durumda olanlar için. umudunuzu kesmeyin.

  • - kütüphaneci kız!
    - la olum niye yere atıyon kitapları?
    - oh evet kütüphaneci kız!kız bana! daha fazla kız bana!
    - olum bak hepsini toplatırım allahıma
    - ooovhh oovh! söv bana!evet!evet!
    - mna koyim zaten alıyon alıyon getirmiyon kitapları
    - aaah geliyoooruuum geliyooruuum!
    - kitapları da getir

  • 370 olmadı da diyelim ki ebesininki oldu, o da olumlu.

    edit: bu sefer 370 alır diyen arkadaşlar için tarihi bir hatırlatma yapayım. aşağıda a.k. partisi'nin girdiği seçimlerde çıkarmış olduğu milletvekili sayıları mevcut, bir göz atın, üstüne bir şey söylemeye gerek yok.

    2002 - 363 milletvekili
    2007 - 341 milletvekili
    2011 - 327 milletvekili
    2015 - 317 milletvekili

    aradaki haziran seçimini ve 258'i araya eklemeye gerek bile duymuyorum. *

  • üç kişi giyotinle idama mahkûm olur.
    bunlardan biri papaz, biri hâkim, biri de fizikçi...
    *idam sehpasına ilk papaz çıkarılır. başını giyotinin altına yerleştirir ve sorarlar:
    – son sözün nedir?
    der ki:
    – ben tanrıya inanıyorum, o beni kurtaracaktır.
    giyotini indirdiklerinde boynuna birkaç santim kala giyotin durur. halk şaşırır ve hep bir ağızdan bağırır:
    – onu serbest bırakın; tanrı onu korumuştur.
    böylece papaz idam edilmekten kurtulur. sıra hâkime gelir, ona da sorarlar:
    – demek istediğin en son söz nedir?
    der ki:
    – ben papaz gibi tanrıya inanmıyorum. ama adalete güveniyorum.
    giyotini indirirler, giyotin hâkimin de boynuna birkaç santim kala durur.
    bunun üzerine insanlar tekrar şaşırır ve bağırırlar:
    – adalet sözünü söyledi, onu serbest bırakın.
    böylece hâkim de boynunun kesilmesinden kurtulur.
    sıra fizikçiye gelir. ona da;
    – son sözünü söyle derler
    der ki:
    – ben ne tanrıya inanan bir papazım, ne de adalete güvenen bir hâkim... bildiğim tek şey şudur: giyotinin ipinde bir düğüm var ve o düğüm giyotinin tam inmesine engel oluyor.
    görevliler giyotini kontrol edince gerçekten de bir düğüm olduğunu görürler. düğümü açıp tekrar bırakırlar, böylece fizikçinin başı bedeninden kopar.

    toplumdaki "düğümler" ve sorunlara işaret edip gerçekleri söylemenin acı sonuçları olabilir!..
    gerçeğe talip olanlar, bedel ödemeyi göze almalıdır.

    debe editi: yaran fıkra olmaktan ziyade düşündüren bir fıkra... debe için teşekkürler.

    edit: bu fıkra mükerrerdir...