hesabın var mı? giriş yap

  • https://www.facebook.com/watch/?v=718087485255553

    youtube linki: https://youtu.be/xumvkf9q29i

    adamın söylediği tek şey: bir düğün için mi?

    sonra olanları görüyorsunuz.

    iddia edilen, cumhurbaşkanına hakaret (son yılların moda suç tipi, bir de fetöcülük var)

    sonuç: savcılığın tutuklama istemi, avukata lütufta bulunan sulh ceza'nın verdiği ev hapsi kararı.

    olaya bak: mikrokozmik türkiye.

    edit: buna gözaltı diyen, saldırı değildir diyen şerefsiz. şu linke, avukatın işkenceyle ne hale getirildiğine iyi bak:

    http://www.cumhuriyet.com.tr/…ata_dugun_dayagi.html

    bu insanın gözaltına alınması suçtur. gözaltı şartları oluşmadığından buna gözaltı bile denemez. kişiyi hürriyetinden yoksun kılma denir. sonrasında işlenen suçlarla birlikte düşünüldüğünde, bunun işkence suçunun başlangıcı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

    neymiş? gözaltı mıymış yavşak herif seni. utanmaz rezil.

  • dün akşam katıldığı ahmet hakan'ın programında 2000 yılından önce mevzuata aykırı olarak binalar yaptığını ve bu binaların olası bir depremde yerle bir olacağını ayan beyan itiraf etmiş kişi. savunması da olabildiğince çocukça; "sadece ben yapmadım herkes yaptı".

    bu durumda fiili sabit. fiilin suça dönüşmesi ve ceza alması için sadece bir deprem olmasını ve suçun da sabit olmasını bekliyoruz.

    ortalama bir avrupa ülkesinde bu adam apar topar gözaltına alınır, sorgulanır, yaptığı binalar gözden geçirilip yıkılması gerekenler yıkılır, ve alması gereken en üst sınırdan ceza alır. oysa bu adam yaptığı tabutları sattığı insanların paralarıyla türkiye'de reklamlara çıkıp lüks arabalarla gezip güzel kadınlarla fink atıyor.

    yok mu kardeşim 70 milyonluk ülkede bu programı izleyen, gazetelerde yer alan haberleri okuyan bir cumhuriyet savcısı? tutun şu adamı, "gel kardeşim buraya. ne yaptın sen bugüne kadar? ne olacak?" diye bi sorun be.

    sorun ki o zaman diyelim bu ülkede gerçekten adalet var diye.

  • (bkz: scheme)
    nasıl okunduğunu çıkaramayanlar için geliyor: "skim."
    dersi veren hoca için karizmatiktir sadece, öğrencilerin karizması ise yerlerde...

    - abi skimi alıyomuşsun bu dönem?
    + maalesef...

    veya...

    hoca: arkadaşlar bu dönem boyunca skimde beraber olacağız.
    öğrenciler: !'^+%&/()=?_
    hoca: merak etmeyin, skimi kavradığınız vakit, diğer derslerde de sıkıntı çekmezsiniz, ama bilgisayar mühendsiliğinde başarının temeli skimi yalayıp yutmaktır.
    öğrenciler: !!''^^++%%&&//(())==??__

  • mesleğinin gereğini yerine getiren kişidir.

    bu adamın mesleği ne güzel arkadaşım? diş hekimi. diş cilacısı, diş fırçalayıcısı, diş müteahiti vs değil. diş hekimi. hekim nedir? doktor. peki doktora bir doktor bre doktor gel beraber doktor doktora dolaşalım dese burada bir sorun olur mu? olmaz.

  • insanı durduk yere 3-5 yıl yaşlandıran durum. özellikle de çevreniz oynamaktan, ortamın odak noktası olmaktan çok hoşlanan insanlardan kuruluysa. artık düğünlerde, düğünün başlangıcından itibaren, nikahtır, fake pastanın kesilmesidir, takı törenidir, oynamaya kalan süreyi kafamda hesaplayabilme yeteneği kazandım. 45 dk kaldı, 30 dk kaldı. özellikle de evlenen kişi yakın arkadaş - akraba ise.

    bu konuda çok da öküz sayılmam aslında, halay türü ve senkronize oynanan kalabalıklar içerisinde kendinizi unutturabileceğiniz, takım çalışması ile icra edilen oyunlara kendi isteğimle katılarak, çiftetelli türü oyunlarda oyunlara çağırılınca, "aabi yorulduk be, siz oynayın" diyebilme çakallığını keşfettim kendimce. çünkü göbek atmalı oyunlarda her türlü hırboluğa maruz kalıp kendinizi bi anda el ayak çırpan 8 - 10 kişinin ortasında zenne gibi bulabilirsiniz. düşman başına.

    hayır bir de ailede bu konudaki tek sığır adam benim diğerleri, utanmasalar "düğün olsa da ortada dönsem" diye evde pratik yapan insanlar, sırf bu yüzden bile "lan acaba gerçek anam babam kardeşim mi lan bunlar" diye düşündüm. abim, tam bir disko kralıdır. benimse kenarda el çırpma yeteneğini kazanmam 25 yılımı aldı. adam bi dalar ortaya bi damadı çeker kenarı 1-2 dakika altından üstünden girer ordan burdan fırlar, bi anda yanınızda biter. adam tam olarak şöyle. tövbeler tövbesi, ben bu özgüvene sahip olabilmeyi rüyamda bile göremiyorum lan.

    abim evlendiğinde bile damatlıklarla pistin orta yerinde hani şu romanların mı bilmiyorum tam, yerde dizlerinin üstünde çamaşır yıkarcasına yaptıkları dans figürünü icra edip, müstabel kayınpederini renkten renge sokmuş adamdır. off yazarken bile içim şişti yeminne. adam orda "noluyo lan, kimlere veriyoruz bu kızı, bu nasıl damat, azcık ağır ol lan" demiştir içinden. ama yeni taktik de buldum tabi fotoğraf makinasını kullanıyorum artık, insanlar oynarken ben fotoğraflıyorum, nerden baksan 1 saat kazandırıyo bana, 4 kere de sigaraya çıksam 10'ar dakikadan 40 dakika. 1 kere de telefonla konuşuyorum ayağı çektim miydi. nerden baksan 1 saat falan kalır köşe kapmaca oynayacağım.

    bak gerçekten, yılların birikimi bunlar, biliyorum bizim sayımız çok fazla, sessiz bir kalabalığız biz oynayamayanlar. partisini kursak iktidarı sallarız. örgütlensek, liderler seçim öncesi ziyaret eder.

  • ruyada büyülü bir lavobanın oldugu söylenir, farkında olmadan onun karsısında elimi yıkamaya calisirken, yalnızca kötü seyleri söyleyen lavobadan sesler gelir. 'sen cok kötü bir hastalıga tutuldun, çaresi yok, 'tursu kanseri' oldun (?) ölüme mahkumsun, yavas yavas öleceksin' der ve sular kesilir. muslukları tekrar cevirmeye calıssam da nafile hic bir seye yaramaz. derken ağzımdan burnumdan kanlar boşanır ve garip şekiller çıkar ortaya. garip odalarda bu sekillerle karşılasıp kurtulma umidiyle ugrassam da sonunda anlarımki nafiledir cırpınmam. kollarımı acıp goge dogru ceviririm tum vucudumu. vucudumdaki tum kan bosanır o an. sıcaklıgı hissederim yalnızca derken uyanırım..
    (not: uyumadan önce tursuyla hic bir iliskim olmamıstır)