hesabın var mı? giriş yap

  • çeşitli içkilerin pahalılıklarının konuşulduğu başlıklarda 'ben evimde yapıyorum abi mis gibi oh siz de yapsanıza ne aptalsınız yav çok ucuza geliyor almayın tekelden saflar' şeklinde müthiş önerileriyle algılarımızı açan arkadaşların yardımlarını beklediğimiz pahalılık. ne alacağız şimdi kaju yapım kiti, su, tuz falan mı?

  • bunun için öncelikle zeplinlerin çalışma şekline bakmak lazım. zeplinler temel olarak, içerisinde havadan daha düşük yoğunlukta gaz basılan balonlardır. hava içeriğinin %78’inin azot olduğu düşünüldüğünde, normalde yoğunluğu azottan daha düşük olan sadece helyum ve hidrojen zeplinde kullanılabilmektedir. hidrojen, yanıcı özelliğinden dolayı güvenli değildir (yukarıda da tekrar tekrar yazılan hindenburg faciasında görüldüğü gibi). bu durumda da güvenilir tek gaz olarak helyum kalmaktadır. ancak helyum, nispeten pahalı bir madde olup gün geçtikçe de dünyadaki miktarı azalmaktadır (havadan hafif olduğu için uçup gidiyor en basit tabirle). bunun dışında bir balon içerisine helyum gazı bastığınızda, zaman içerisinde bu gaz balon duvarlarını aşarak dışarı taşıyor. bunun sebebi de atom boyutunun çok ufak olması. ufak boyutlu atom, balon duvarını oluşturan moleküller arasında kalan boşluklardan dışarı sızıyor. dolayısıyla “ben şunu helyumla doldurayım, yıllarca aynı kalsın” olayı pek mümkün olmuyor. sonuç olarak zeplin, düşünüldüğü gibi bakım gerektirmeyen bir yapı olmaktan çıkıyor. kaldı ki siz bu zeplini zemine bağladığınızda bir deprem anında bağladığınız yer zarar gördüğünde uçup gidebilir de. bağlantı yerini sağlam yapabilirseniz zaten oraya sağlam da bir kule kurabilirsiniz ki toplamda zeplinden daha ucuza gelir.

  • aile üyeleridir.

    1972'de uruguay'dan şili'ye arjantin üzerinden giderken kaza yapan uçağın yolcuları 3,600m yükseklikte dondurucu soğukta mahsur kalırlar. taş ve kardan başka hiçbir şey bulunmayan and dağlarında yiyecek stoklarını(uçakta servis edilen sandviçler ve bavullardaki bir miktar çikolata) hızla tüketirler. açlıktan ellerine geçen her şeyi(koltuk kılıfları, çantalar) yemeye çalışsalar da bir işe yaramaz. sonunda çoğu arkadaşları olan, kazada ölenlerin cesetlerini yemeye başlarlar. 2 ay boyunca bu şekilde hayata tutunurlar.

    kazada annesini ve kızkardeşini kaybeden nando parrado sıranın eninde sonunda ailesine geleceğini bilmektedir. bu yüzden daha fazla dayanamaz ve arkadaşlarına dağları aşarak bir kurtuluş yolu arayacağını söyler. bir arkadaşı* da onunla gitmeyi kabul etmiştir. böylece dondurucu soğukta dağları aşarak 10 gün yürürler, sonunda yaklaşık 65km yol katederek yardım bulurlar. kurtarma ekiplerine kaza yerini gösteren nando geride kalanları da kurtarır. kazadan tam 72 gün sonra tüm mahsur kalanlar kurtulmuştur.

    nando parrado der ki -"ilk dağı aştığımızda şili'yi göreceğimizi düşünüyorduk. binbir zorlukla tırmandığımız ilk dağdan sonra yine karlarla kaplı diğer dağları görünce arkadaşıma 'geri dönemeyiz, ne olursa olsun devam edip beraber ölelim' dedim. ve devam ettik."

    yardım bulduktan sonraki ilk görüntüleri:
    https://www.youtube.com/…h?v=ptyi89snpq4&t=1h07m45s

    (bkz: 13 ekim 1972 and dağları uçak kazası)
    (bkz: alive)

  • ''57 yaşındaki ali ağaoğlu'nun 20 yaşında sevgilisi var.
    72 yaşındaki halis toprağın 18 yaşında karısı var.
    63 yaşındaki aziz yıldırım'ın yeni karısı 24 yaşında.
    75 yaşındaki aydın doğan'ın sevgilisi 26 yaşında.
    benim sevgilim niye yok diye üzülmeyin.. bunun tek sebebi olabilir sizin sevgiliniz henüz dünyaya gelmemiştir...''

  • şahsıma bir zararı yoktur.

    ideolojik temelden bağımsız; saat dokuzu beş geçe uyuyan adamdan zaten hayır gelmez, ama baksan imkan vermiyorlar, imkan verseler o da mars'a koloni kurmak istiyor.

  • olm akit başlığı açıyorsan "görsel" koyacaksın görsel. bu yazılı olmayan kuralı bilmiyorsan açma mnk başlık.

    okur görsele tıklayacak, 1 en fazla 2 cümle okuyacak, sonra basacak kalayı ve kapatacak.
    bu!! bu kadar!!
    süreç bundan ibaret. akitin bir kullanıcının hayatından çalması gereken maximum süre bununla kısıtlı olacak.

    görsel

  • korkunç bir başarısızlık hissi getiriyor beraberinde..

    bir otelde tatildeyim şu an. elli tane çift var etrafımda. algıda seçicilik dedikleri bu mu, yoksa şu ülkenin tüm mutlu insanları bu tatil beldesinde mi toplandı gerçekten merak ediyorum.

    6.5 yaşındaki kızım bile en sevdiği erkek arkadaşıyla el ele yürüyor. 20lik gençler göz göze oturuyor. çocuklu aileler reklam filmlerinden fırlamış gibi mutlu. 80lik çiftler bile diz dize, ilk günkü aşkla bakıyorlar birbirlerine..

    çok kıskanç bir insan değilimdir ama her bir gözeneğimden kıskançlık fışkırıyor şu an. bu yanlış ata oynamışlık hissi öldüğüm güne kadar kambur olacak sırtımda.

    yeniden sevsem birini, geçmişim hep uçan bir balon gibi elimde olacak, başımın üstünde dalgalanacak. daha önce evlenmemiş olsa sevdiğim adam, klasik türkiye gerçeği, istenmeyen gelin olacağım. kızım var, en düzgün gördüğüm adamı bile elli kere sorgulayacağım.. binlerce yalan söylenmiş bir insan olduğum için, karşımdaki "allah bir" dese bile artık inanmayacağım..

    telefonumda beni aldatan, maddi manevi dolandıran, kendime güvenimi elimden alan ama çocuğumun babası olması sıfatıyla nadiren de olsa görüşmek zorunda olduğum bir adam, "şerefsiz köpek" ismiyle kayıtlı ve ben o şerefsizin bizi getirdiği noktanın, bu enkaz gibi boşanmanın altında tüm ağırlığımla eziliyorum. onun dağıttığı hayatımın faturasını hem kendime, hem hayatımdakilere kesiyorum.

    aylarca çalıştığım bir sınavdan kalmışım gibi, saatlerce uğraştığım yemeği fırında yakmışım gibi, iş yerinde önemli bir sunumu yüzüme gözüme bulaştırmışım gibi başarısız, yenik, mahcup hissediyorum..