hesabın var mı? giriş yap

  • işyerinden bir arkadaşımla otobüsteyiz. ben cam kenarındayım, dalmışım, müzik dinliyorum.

    - ne dinliyorsun?
    - (kulaklığı çıkar) ney?
    - ne dinliyorsun?
    - müzik dinliyorum.
    - kim?
    - teoman.
    - hee tamam, devam et sen.
    - tamam.

    bir süre sonra:

    - teoman'ın bi şarkısı vardı ya hani?
    - (kulaklıkları çıkar) efendim?
    - teoman'ın diyorum bi şarkısı vardı.
    - evet?
    - geçen gün dilime dolandı, bi hafta aynı şarkıyı söyledim durdum.
    - öyle mi? hangisiydi?
    - şeydi. ıı... şey. çıkaramadım şimdi.
    - hmm.

    bir süre sonra:

    - rüzgar gülü nasıldı? mırıldansana biraz.
    - rüzgaar gülü rüzgaar gülü... hiç ölümü düşündün mü? bir yaz günü bir yaz günüü...
    - ı ıh cık bu değildi.
    - düet miydi?
    - yok düet değil, teoman tek söylüyor.
    - paramparça mı?
    - nasıldı o? mırıldansana biraz.
    - bir bar taburesi üstündeee babamın öld...
    - ı ıh cık bu değildi.
    - gönülçelen mi?
    - nasıldı o? mırıldansana biraz.
    - gönülçeleeen gönülçeeleeennn...
    - yok bu da değildi ya.
    - neyse koray, hatırlarsın bi ara. zaten böyle şeyler bi anda gelir aklına, düşününce bulamazsın.
    - sağol keyfe yani çok yardımcı oldun!
    - abi sordum o değil bu değil, hatırlamıyorsun ben ne yapayım?
    - bi iki tane daha söyle, bulacam. hissediyorum.
    - (öff pöff) kupa kızı sinek valesi mi?
    - hayır ya! ne alakası var ya?
    - e olm teoman şarkısı işte... meşhur.
    - nasıldı o? mırıldansana biraz?
    - baksana, sen teoman'ı tanıdığına emin misin?
    - eminim tabii.
    - hee. aklıma başka şarkı gelmiyor. gelince söylerim.

    bi süre sonra...

    - ben bulamadım. sen buldun mu?
    - neyi?
    - aklıma takılan şarkıyı?
    - koray şarkı senin aklına takılıyor, zihni ben kurcalıyorum. bence bi sonuç alamayız bundan.
    - off ya... neydi o şarkı?

    yol bitmeye yakın:

    - buldum. iki yabancı! birlikte ama yaaalnız ikiiii yabancııııyız.
    - (ulan) hani düet değildi?
    - düet mi de bu?

    ...

    teoman müziği boşuna bırakmadı, arkadaşlar.

  • mantıklı uygulama.

    parası olana da aşı var, olmayana da.

    burda bir adaletsizlik yok.

    hatta parası olanlar aşı olup aşı sırasından çıkartılacağı için parası olmayana daha hızlı sıra gelecek.

    destekliyorum.

  • bundan yaklasik dort sene once kadar uc arkadas organizasyon isine girmistik. bir arkadas vasitasiyla da kendisiyle tanisip oglunun bir yas dogum gununu organize etmek uzere bulustuk. kendisi de bunun karsiliginda bizi sayfasinda yayinliyacakti yalniz, hali tavri o kadar itici ve ukalaydi ki bulusma sonrasi arkadaslarla konusup isteklerini yerine getiremeyecegimizi belirten bir mail attik. oglunun dogum gunune iki ay kadar zaman vardi kimseyi magdur etmemis, verdigimiz sozden donmemistik. o aksam sayfasinda rezil ederek bizi yayinladi. altina da gerizekali ihtiyac sahipleri diyerek seviyesizce hakaretlerde bulundu. o kadar ileri gitti ki biz sayfayi da isi de kapatmak durumunda kaldik. o zaman ben hamileydim ve hormonlar sebebiyle bu basit olayi gozumde cok buyutmustum. avukatlarla gorusup hakkinda suc duyurusu acicak kadar ciddiye almistim hatta. sonra hepsinden vazgectim ve bir aksam ellerimi acip yapilan bu haksizligin bir gun yerini bulmasi icin dua ettim... hak yerini bulmus... aradaki fark biz kimseyi ne kandrdik ne de yalan soyledik. simdi o da hamile ve bana yasattiklarini yasiyor. sasirmadim. tanim: sahte psikolog (sayfasinda paylastigim bu yorumu hemen silecegini tahmin ediyorum. o yuzden burda da kalsin istedim) edit: engellemis bile

  • şimdi bu olay farklı kademelerden oluşur.

    birinci kademedekiler benim gibi evlendiğinde eşiyle gidebildiği her yere gidip evliliğin tadını çıkarmak için (o da ne demekse) hatta çocuk yapıp yapmamakta kararsız olduğu için uzun bir süre (bizimki 8 yıl) bekleyen tipler. e sonucunda da ortaya fazla tatlı, sevimli birşey çıkınca sosyal medyada 'ya bakin biz bile yaptık ama ne kadar da tontis değil mi?' falan diyerek fotoğraf paylaştığımız oluyor. ama kesinlikle ilk boku bu renk oldu, aman da prensesimiz 1 yaşına girdi, oglusumun pipisi uf oldu gibi paylaşımlar bana lüzumsuz ve saçma gelse de yapanı yargılayamam.

    ikinci kademedekiler yaşça ( işte o yaş nedir ben de bilmiyorum) geç evlenip hemen bir tane yapıştıranlar.
    herkesin çocuğu kıymetli tabii ki ama haliyle böyle anneler de istediği fotoyu paylaşmakta özgür. tabii o çocuk fazla kıymetli olduğundan nazar değmesin diye genelde ayak fotosu koyarlar, e onlarla yetinecez artık napalım..

    üçüncü kademedekiler daha bebek ana rahmine düştüğü an ultrason görüntüsüyle başlarlar, sonra gelsin baby showerlar, odamız da hazır ahan da bu da kapı süsümüz, bu da anı defterimizler, ( yeni doğmuş bebeye ne yazacaksam artık) hastane odamızı şöyle süsledikler, mevludumuzdeki cookieler ve dizayn için falanca tasarıma teşekkürler, odamız bilmemne home'danlar, bu da bizim ilk dişimizler, buğra berk birinci yaşına girdiler, yok oğlumun bullugu, kızımın beziyle imtihanı derken o aile de kaybolur gider bu çılgınlığın içinde.

    dördüncü kademedekiler üçüncü kademedekilere ilaveten maddi durumu çok daha iyi olup iyice bokunu çıkaranlardir. gender reveal partyler, kesinlikle falanca doktorla suda doğurunuzlar, şunu şurdan, bunu burdan aldık paylaşımları, olay arabada güvenlikse eğer kesinlikle falanca markayı tercih edinizler, ay eğer bebisinizle tatil yapacaksanız kesinlikle göcek'te bilmemne otelini tercih edinizler, bebek menüsü ve bebisiniz için aktiviteleri var, bebisiniz babysitter ile eğlenirken siz de denizin keyfini çıkarabilirsinizler, (ben de çok geziyorum ancak çoğu zaman temiz bir mama sandalyesi bulabildiğime şükrediyorum hatun babysitter diyo), ilk adım ayakkabımız burdanlar, böyle gider bu liste. bu dördüncü kademenin içindekilerin bazıları bebek bakımı gibi grupların kurucu üyeleridir (bunların bazıları nispeten faydalı olup bazıları çok tehlikelidir) ve bebek bakımı konusunda doktormus gibi ahkam keserler, hatta çoğu başka annelerle dalga geçecek ya da onları yargılayacak kadar ileri giderler, küstahlasirlar.. (aaaa sen emzirirken sigara mı iciyoosoon!?? mama mı veriyosooon?! biz mamaya karşıyız ) la siz kimsiniz acaba ve belki kadının sütü yok gelmiyor.

    beşinci kademedekiler yavrum kıt kanaat geçinip, anne bebek ürünlerinin fiyatları ve üzerinden alınan vergiler de düşünüldüğünde malum, güvenliği, plastigini, organigini bi tarafa koyup gidip en hesaplı olanını alabilenler. e foto paylaşmak onların da hakkı değil mi? tabii ki hakkı.

    ay içim şişti daha yazamiciim. velhasıl kelam ben de yapıyorum ama insanları bayiltmamaya çalışarak. gereksiz aslında niye yapıyorsak? şımarıklık mı, görgüsüzlük mü, abartmak mı, fazla mucizevi bulmak mı, şeyimin keyfi mi artık neyse sebebi?

    şunu da eklemek isterim. bu gibi paylaşımlarda bulunan annelerden (ki bunların çoğu da blog yazarı) öğrendiğim pek çok şey de oldu. yabancısı olduğunuz bir durum yaşadığınızdan, bilmediğiniz bir sektöre bulastiginizdan, başka insanların tecrübeleri, tavsiyeleri çok çok faydalı olabiliyor sizin için. bunu da yazalım şurda dursun.

  • soyadı portekizce’de “kişi” anlamına gelen, yarattığı kimliklerle farklı yazma üsluplarıyla donanan, kendi kendini yaratan dünyasında kendisinin en az gerçek kişi olduğunu öne süren, son derece kesin ya da son derece belirsiz şair.
    yıllardır hayatım için aradığım sözleri onun dışkimliklerinden biri alvaro de campos'un yazdığı cümlelerde buldum:

    "hepimizin iki yaşamı var;
    sahici olanı: çocukluğumuzda düşlediğimiz yaşam...
    sahte olanı: başkalarıyla ortaklaşa yaşadığımız" ...?