hesabın var mı? giriş yap

  • "davalar devam ederken, mahkemeye bilgi belge göndermeyerek süreci uzatanlar, hukuk süreci tamamlanmadan saraçoğlu’nda inşai çalışmaları başlattılar. bu çalışmalar saraçoğlu mahallesi’ne telafisi mümkün olmayan zararlar verecek. kamusal nefes alanımız olan saraçoğlu’nu rant uğruna tarumar etmeleri an meselesi. iş makineleri ve kepçelerle saraçoğlu mahallesi’ne girmek, züccaciye dükkanına girmiş fil durumudur. ankara 1 nolu kültür varlıklarını koruma bölge kurulu’nu göreve davet ediyoruz. saraçoğlu gözbebeğimizdir. koruma kurulu kentin doğal, kültürel varlıklarını ve kamu yararını gözeterek inşai çalışmaları durdurmalıdır.

    covid fırsatçılığı yaparak, saraçoğlu’nda ağaç katliamı yapanların, tarihi mahalleyi otopark olarak kullanan ve tarihi mahalleyi katletmek için restorasyon işini skandallarla anılan firmaya verenlerin rant ve talan ısrarı devam ediyor. mimarlar odası ankara şubesi olarak mücadeleyi hiç bırakmadık ve bırakmayacağız. saraçoğlu ankara’nın göz bebeğidir. açtığımız dava sonucu daha önce de saraçoğlu mahallesi’ne 'dönüşüm' adı altında otopark yapılmasını içeren koruma amaçlı imar planı iptal ettirmiştik. yeniden plan yaptılar, buna da dava açtık."

    tezcan karakuş candan
    https://sol.org.tr/…racoglunda-insaat-basladi-15462

  • ağa bi kişi de çıkıp demiyor ki "hangi becerin, yeteneğin, hangi üstün yönün dolasıyla verelim sana ayda 500 bin lira?".

    sabahın 6.15de kalkıp, 8 aylık süt bebemi bırakıp, 35 km yol geliyorum.

    ihaleler, satın almalar, doğrudan teminler, rotatifler, firmalar derken akşamın 5'ine kadar kafa patlatıyorum. eve döndüğümde iligilenmem gereken bi bebem, yapmam gereken işlerim var. yardımcım hatta yardımcılarım yok. bebeme bakan sertifikalı 3-5 dil bilen bi bakıcım da yok. 3+1 sıradan bi evde yaşamımı idame ettiriyorum.

    inan bana gülben; gün içinde senden daha fazla çalışıyor, daha fazla efor sarfediyor, daha fazla yetenek gösteriyorum. aldığım maaş senin istediğinin yanında çerez bile değil sadece o tabaktan bi fındık fıstık parası.

    ve inan bana o maaşla geçinebilmek gibi bi beceri de gösteriyorum.

    hıh. sen büyük sanatçı, milyarder, para anası, evler, arabalar sahibi gülben hanım. sen mi büyüksün? hayır ben büyüğüm, ben, nuko usta. sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun? bir hiç.

    gözümde pul kadar bile değerin yok.

  • aha

    zaytung haberi falan değil. 81 ilde sokağa çıkma yasağının olduğu bu ramazan bayramında hemde. hakikaten ağam bizimle eğleniy galiba.

    edit: yav bir de 'görevli milyonlarca kişi var cahiller' falan yazanlar var. yok milyarlarca kişi var... tövbe tövbe. normalde 100 bin kişi geçecekse köprüden şimdi 100 kişi bile geçmeyecek işte. hele ki şehirler arası otobanlar! 10 kişi bile geçmez. bu haberin kırmızı puntolu son dakika olarak verilmesi halkla resmen dalga geçmektir.

  • kokusudur. öyle 100 metreden gelmemelidir bu koku, konuşurken bakışırken bir anda yüzünüze çarpar, ne olduğunu şaşırırsınız. sonra koklamaya çalışsanız da o ilk etkiyi yakalayamazsınız. detayın allahıdır.

  • başlığı görünce, korkak bir göçmen örneği olarak annemin babaannesinden bahsetmeyi borç bildim.

    makedonya'da biri dokuz yaşında, diğeri bebek iki küçük çocuğuyla, savaşmaya giden kocasını beklemektedir. aniden silahlı sırpların yaklaştığı haberi gelir. sadece çocuklarını yanına alarak, ki birini de yolda kaybeder sonrasında, kaçarak tekirdağ'a ulaşır. varlıklı bir ailenin kızı olarak büyümüş bu kadın, hayatta kalmak için hastanelerde hademelik yapar dilini anlamadığı insanların arasında. makedon olduğu halde osmanlı topraklarına vatan deyip savunan kocasının tekrar onu bulması yıllar sürer.

    sevdiklerini hayatta tutmak için annesini, babasını, kardeşlerini, dostlarını, malını mülkünü geride bırakıp bilinmeze doğru gitmek buralarda atıp sıkmaya benzemez.

    debe editi: kültürel çeşitlilik bir ülke için büyük zenginlik. keşke kirli politikalara malzeme edilmese.

  • sırayla vermek gerekirse
    1-renault fluence
    2-hyundai accent
    3-fiat linea
    4-sedan palio
    5-ford connect
    kuş serisi çok çok sonradan geliyor.

    genelleme yapmıyorum, sahibi olanlar da alınmasın ama fluence konusuna özellikle değinmek istiyorum. şu ana kadar başıma 2 kaza geldi, ikisinde de fluence vardı ve yüzde yüz onlar suçluydu. işin ilginç yanı araçların ikisinin de gerçek sahibi o sürücüler değildi. biri araç kiralamış öteki devletinmiş. bence sıkıntı da burdan geliyor. fluencelerin çogu filo kiralama gibi şirketlerden geliyor. sürücüleri genellikle gerçek sahipleri değiller. o yüzden gavur malı gibi kullanıp trafikte terör estiriyorlar. özellikle 34 plaka fluence görünce hemen kaçın yada kaçmayın o gelir sizi bulur.

  • crespoo1984; cinsiyet: erkek; yaş: 22; il: istanbul
    geçen yıl dört arkadaş aynı eve çıktık. şehir suyu kireçli olduğu için damacanayla su alıyoruz. su alma sırası bana geldiğinde damacanayı musluktan dolduruyorum. parayı da cebe atıyorum. şu ana kadar kimse iki su arasındaki farkı anlamadı.

    meali:şimdi yazınca anladım ki aslında hepimiz aynı şeyi yapıyomuşuz!

  • asi ve atarlı bir oğlu olduğunu bilen annemden gelen öğüt:

    - aman oğlum, komutanların kızıp da bana söverse sakın ola bi'şey deme; onlar ordaaa ben burda!

    (bkz: anne tipi realizm)

  • hoca artık dellenmiştir
    hoca: fear yeter artık numaran kaç senin
    fear: 227
    hoca: (elindeki kağıda 227 yazıp arkasını döner, masasına doğru yürür)
    fear: 8x xx
    hoca: ?
    fear: ama gece 11 den sonra aramayın internette oluyorum hocam.
    hoca: (kulaklarından duman çıkararak) oğlum ben ev numaranı değil, okul numaranı soruyorum! numaran kaç?
    fear: (sanki sonuna başka bir numara ilave edecekmiş gibi bir tonlama ile) 400
    hoca: (4 yazar, bekler) dörtyüz kaç oğlum?
    fear: (aynı gıcık tonlama ile) 400
    hoca: ya tamam da dörtyüz kaç?
    bu bir süre böyle sürer
    fear: hocam dörtyüz işte. ille de sonuna rakam istiyorsanız dörtyüz kök üç olsun.
    hoca: (iptal olur) çabuk git kendini disipline ver!!!
    sınıf: (dağılır)