hesabın var mı? giriş yap

  • anlamıyorum.

    söyleyecek o kadar çok şeyim, dışarı vurmak istediğim o kadar çok duygu var ki…

    baştan söyleyeyim, vicdani retin olması gereken bir hak olduğunu, askerlik konusunda en mantıklı ve zaten olması gerekenin de profesyonel ordu şekli olduğunu düşünüyorum. açıkçası diğer ülkelerin uygulamalarından çok haberim yok. ancak yine askerlik yapmak isteyenlere askerlik açık olabilir. herkesin kendi inancı, düşüncesi… deli gibi askerlik yapmak isteyenler de olabilir tabii.

    yalnız ben anlamıyorum. vicdani ret çıkacak diye etekleri tutuşan, vicdani retçilere ‘defolsun gitsinler madem’, ‘bunu da mı görecektik’, ‘şehitlerin ahı bulur sizi’ diyen; hiçbir hedef, amaç, sonuç yokken göz göre göre binlerce gencin bir hiç uğruna ‘şehit’ olmasını normal bulan, boş yere gencecik yaşta ölmek istemeyen insanlara demediğini bırakmayan insanları anlayamıyorum. zorla askere alınan, üstüne üstlük bu zorunlu görevi komutanlarından dayak yiyerek, komutanlara, komutanların ailelerine hizmet ederek, birkaç aylık ne idüğü belirsiz ‘eğitim’ sonrası ellerinde silahlarla, kedinin önüne mama koyar gibi teröristlerin önüne konulup güya ‘savaşarak’, psikolojileri bozularak geçiren ve daha da kötüsü bundan hiç gücenmeyen insanları anlamıyorum, anlayamıyorum.

    ‘’ben askere gider şehit olursam, karıma çoluğuma çocuğuma n’olur, kim bakar kim sahip çıkar?’’ diye soran adama, ‘’bunca zaman kaçmasaydın’’, ‘’ sanki her giden şehit oluyo ya sen de’’ diyen zihniyeti gerçekten anlayamıyorum.
    askerlik vatan borcu falan değildir. kimse kusura bakmasın, ben bu vatan için ölmeyi göze almam. benim öyle bir borcum yok. ‘askerlik yapmak istemeyen zaten hayındır, vatansızdır’ diyen insanlara cidden çok sinirleniyorum. o kadar cahiliz ki. o kadar saçma salak şeylerle yıllardır uyutulmuş, gözleri kapatılmış, mutlu olmayı bilmeyen, istemeyen bir halkız ki.

    diyor ki, ‘’yazıklar olsun’’ diyor; ‘’türklük diye bir şey de kalmadı’’. gözleri abartılı milliyetçilikle, saçma sapan ideolojilerle, dinle, mantık dışındaki her şeyle boyanmış insanlar. kusura bakmayın, türklük eğer bu şekilde savunduğunuz şeyse, ben türk de olmayayım dostlar. size kalsın türklük. gidin askere terörist öldürün, ölün. çünkü terörist öldürmekle, ölmekle pırıl pırıl bi ülke olcak türkiye’niz. komutanın karısına iyi vakit geçirtirseniz hemen bitecek terör, fakirlik, mutsuzluk. patatesleri düzgün soyarsanız muhteşem bir türk olursunuz işte.

    ben dinine de, vatanına da düşkün kimseye kötü bir düşünce beslemez, kötü söz söylemezken sırf düşüncelerim doğrultusunda boş yere ‘hizmet’ etmek istemiyorum diye ‘vatansız, vicdansız, beş para etmez’ biri olduğum için bu isyanım. askerliğin ‘vatan borcum’ olduğunu düşünmüyorum diye, sanki haberlerini duyduğumda üzülmüyormuşum sandıkları şehitlerin ahının en büyük belam olmasını istedikleri için. kusura bakmayın, vatanı korumak, terörü önlemek, engellemek, yok etmek benim işim değil, devletin işi. askerin işi. ama ben asker değilim. kurarsın adam gibi ordunu, kum torbasından set çeker gibi sokaktan adam toplayıp dizmezsin sınıra. o zaman ne yaparsan yap. ben öğrenciyim, belki bilim adamıyım, belki sanatçıyım, belki beş parasız işsiz bi adamım, belki anneyim belki babayım. ama kusura bakmayın, asker değilim. eğer türklük askere koşa koşa gitmekse, türk de olmayayım ziyanı yok. şehit olmak istemiyorum diye vicdansızsam, en vicdanlı siz olun. inanın hiç önemli değil, en yüce türk siz olun.

    nasıl diyor siz,

    her türk asker doğar. heh.

    ben anlamıyorum ondan.

  • hidayet karşısında oturuyorken doping yapmış bir oyuncunun milli takıma çağrılmasının etikliğini federasyon başkanına basın toplantısında sormuştur.

    helal olsun.

    ayrıca soru sorarak adam yaralamak suçundan polise ihbar edilebilir. karşısındakilerin cibiliyeti o kadar çünkü. adamlar ibo'dan özür istedi resmen.

  • açıklanamayan değil de ilginç olan bir bilinen hava olayıdır. günümüzde buna belirli yerlerde rastlanabileceği gibi genelde dağ yürüyüşlerinde karşılaşılır. havadaki ince su damlaları yüzünden gerçekleştiği söylenmektedir. the glory adı verilen bu olay günümüzde uçakların görülen versiyonları da bulunmaktadır.

    örnek 1
    örnek 2

    açıklama

  • sonra perdenin arasından sızan güneş beni uyandırdı ve ıslaklık hissettim.evet kamyonu devirmiştim'' diye devam etmesi gereken hikaye.

  • çocukluk, gecenin bir yarısı tuvaletten odana koşarken kimsenin seni yemediğine sevinmektir.

  • yaz günü terleyip buram buram tşk kokmak istemeyen erkektir. normaldir. normal olmayan beyaz slip donlarını ortası sararana kadar giyen necislerdir.

  • "tercihen çocuk yapmasa da her kadın içgüdüsel olarak çocuk ister. ilerleyen yaşlarda bu his daha da baskın hale gelir. bence yaşı itibariyle bunun pişmanlığını yaşıyor. gerginliğinin sebebi de o."

    gerginliğinin sebebi çocuk yapmamış olması ve geç kalması filan değil. kadın orada istiyor ki projeyle ilgili soru sorulsun fakat 56 yaşında kadına "sizden de bebek gelecek mi?" diye densizce bir soru soruluyor. kadın soruyu "o konuya girmeyelim" diye savuşturunca muhabirler "çocuklardan bahsetmeyeceksek o zaman seninle konuşacak bir şeyimiz de yok" der gibi can bonomo ve eşine dönerek bu sefer onlarla çocuk geyiği yapmaya başlıyor ve laklakın bir türlü sonu gelmeyince de erener haklı olarak sinirleniyor.

    kadın tam benim vereceğim türden bir tepki vermiş. bazen benim de eş dost ortamımda çocuk muhabbeti açılıyor ve "ay gece uyutmuyor, aman derdi bitmiyor" diye yarım saat aynı terane devam ediyor. ben hâlâ çocuk yapabilecek yaştayım ama yapmıyorum. şimdi benim de gerginliğim çocuk yapmamış olmamdan ötürü mü? değil kardeşim. istemiyoruz sizin sevimsiz çocuklarınızın bıkkınlık veren hikayelerini dinlemeyi. ilgimizi çekmiyor. bazı insanlardaki herkes çocuk sahibi olmak istiyormuş da yapamıyormuş algısından gına geldi artık cidden.

  • turkiye'de kendilerinden ne once ne de sonra denenmemi$ bir $ov anlayi$i, bir taktik kurguyla program yapan ikili.. aslen cenk durmazel ve erdem uygan'dan murekkeptir.

    programlarinin ilerleyi$ plani plansizliktir ve pek hazirlik yapmadan geldikleri bellidir.. serbest du$u$, dogaclama, absurdizm konularinda ustad seviyesinde i$ yaparlar ve saglam bicimde soguk kanli adamlardir.

    ilk kez televizyon ekranlarina ciki$lari zannederim (hatta eminim) satel'de olmu$tur.. sali, per$embe ve cuma gunde iki$er saatten absurd mizansenler falan yaptilar ettiler. o siralar kent fm'de her gun 3 saat program yaptiklarini duydugumda deh$ete du$mu$tum..

    kaliteli bir hayal gucu, hizli bir hazircevaplilik formulleri olsa gerektir. bir keresinde canli yayina katilan sinirli bir izleyiciyle gecen;

    - bir saattir izliyorum sinirlerime hakim olamadim. bence programiniz cok bayagi, cok ucuz!
    - efendim biz programimizi herkes alabilsin diye ucuz yapiyoruz

    diyalogu olayi ortaya koymaktadir.