• qui gon jinn dark sidea gecse ne olurdu sorusunn cevabını görebildigimiz film.
  • izlediklerim içinde en iyi batman filmi. kesinlikle farklı bir hikaye ve çok iyi oturtulmuş. özellikle sonu çok iyi bağlanmış.

    --- spoiler ---
    gotham şehri yozlaşmışlığın ve umutsuzluğun krallığı olarak çok iyi resmedilmiş, karakterlerin derinliği tam kararında. holmes yerine başka biri oynasaymış daha şukela olurmuş ama fikrimce. bi de sonunda o kadar metroyu filan patlatınca bir sürü insanın ölmüş olması da bir kontrast olmuş sanki yapılmaya çalışılanla. ama herkesi kurtarmak imkansızdır elbet.
    --- spoiler ---

    ayrıca 150 milyon dolar bütçeli yapımda kameranın yakın plan kullanımı ve kısa süreli planlar rahatsız etmek bir yana, bende daha büyük etki bırakmıştır. bu açıdan da bir şukela veriyorum yönetmenimize.

    (bkz: finders keepers)
  • pek beğenmediğim bir filmdi.

    --- spoiler ---

    ara ara "nerede tim burton'un o karanlık, rahatsız edici, gotik gotham'ı?" diye de düşünmedim değil. ancak filmin sonundaki o joker göndermesi çok hoştu. en azından tanıdıktı...

    --- spoiler ---
  • kendi alanındaki izlediğim filmler içinde en iyisi.
    filme 4-5 üzerinden 1 yıldız veren güzide! eleştirmenlerimize de bok yemek düşer afedersiniz.
  • genel anlamda tüm çizgi roman uyarlamalarından son derece farklı, süperkahraman bakış açısından ziyade teknoloji ağırlıklı bir dövüş ustası karakterini yansıtan son derece başarılı batman filmi.
    gotham atmosferi diğer filmlerin aksine çok daha tutarlı ve gerçekçi, abartılardan uzak filmin bir diğer artısı tabi.
    serinin ilk filmiyle beraber (tarzları ve konuyu ele alışları tamamen değişik de olsa) izlediğim en iyi batman filmi diyebilirim.
    bale'in role iyi oturması ve hiç sırıtmayışı yanında, cast'in kalitesi de filmin başarısındaki etmenlerden bir diğeri. tabi bu noktada özel bir paragraf da katie holmes'a açmak düşer. değil beyaz perdede tüm televizyonda kendini iyiden iyiye özleten ergenlik dönemimin biricik aşkının filmde var olması, sübjektif olarak bana göre ekranda az görülse dahi, çok öenmli bir unsurdu. kendisini gerçekten özlemişim, o çarpık gülümsemesini de ve saf masum bakışlarını da*...

    --- spoiler ---
    film aslında ilk ve ikinci yarı olarak farklı ele alınabilir, ilk yarıdaki hikayeye giriş ve batman altyapısının doğuşu biraz uzun tutulmuş gibi görünse dahi yine de wayne karakterinin dönüşümünü ve eğitimini yansıtamayacak kadar kısa kalmış.
    beni rahatsız eden yer ise maalesef ana hikayeye uyulmayıp, wayne'in ailesini öldüren şahsın joker olmayışı ve o malum sahnede "hiç ayışığı altında şeytanla raks ettin mi" sorusunu sormayışı oldu, belleklerde olay öyle iken filmin ilk filmden bu sahneyle örtüşmemesi bence hoş olmamış.
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    kendisine "pardon ama insan vücudunun 70%'i sudan oluşmuyor muydu?" diye sormak istediğim film.
    --- spoiler ---
  • nasil guzel bir film anlatamam. christopher nolan abimizin bizzat kendisi sanki soruyor batman'e, joel schumacher zirvalarini kastederek "why do we fall bruce?", ve sazi eline alip cevap veriyor, hem dark knight'a, hem de bu kara sovalyenin adam gibi bir filmini izlemek icin on yillardir bekleyen milyonlarca hayranlarina: "to learn how to get up again."
    david s goyer, batman'i cok iyi okumus; christopher nolan, batman dedigin uc boyutlu ve kapkaranlik bir karakterdir abiler, ahanda bu film iste boyle cekilir demis, christian bale "ben 6 yasimdan beri batman olmak istiyorum ulan" alt metinli bir performans sergilemis, liam neeson, ken watanabe, michael cane, gary oldman, morgan freeman ve cillian murphy sanki gercekten de canlandirdiklari karakterlermis de o buyuk aktorler degilmiscesine oynamis... vertigo/dc comics bu isi marvel'dan daha iyi beceriyorum mesaji vermis.(haydi vertigo haydi, sandman icin tam zamani simdi dip notumuzu da ekleyelim burada.) gercekten de begins gosteriyor ki, yetiskinler icin yapilmis graphic novellar beyaz perdeye uyarlandikca, cizgi roman sinemasi, kendine daha da bir ceki duzen verecek, daha da leziz filmler izleme sansina erisecegiz(eh, burada (bkz: sin city) demek farz)
    yalniz ister burton*, ister schumacher, ister nolan'in ki olsun tum batman filmlerinin ortak noktasi olan karizmatik isimi bulma sorunu bu filmde de bas gosteriyor. batman, returns, forever, &robin(hadi bu neyse-en boktan film olmasi ise ironik) ve begins...alternatif batman film adlari diye bir baslik acasi geliyor insanin. neyse ki yeni film icin dusunulen isim (begins'in sonunu da dusunursek) her yerde yazilip cizilmeye baslananlar dogru ise batman the killing joke olacakmis.
    ha bir de katie holmes vardi evet, bence cok buyuk bir casting hatasi; o carpik surati ve gulumsemesiyle muk-kem-mel bir joker olabilirmis kendisi, feci harcamislar.

    yapimda emegi gecen herkesin alnindan opuyorum buradan, ellerinize saglik, demek ki isteyince oluyormus.
  • "baslarim batman'ine" şeklinde çagrısım yaptıran film ismi.
  • insan vücudunun dörtte üçünün sudan oluşmadığını ispatlayarak doç. dr. c. sinan sağıroğlu'nu bağnaz bilim çevreleri karşısında bir kez daha haklı çıkaran film.
  • filmin karambol sahnelerini eleştiren entry’lere cevaben yazılanları da okudum. aşağıda yazacaklarımın anafikri aslında bu karambolün bilnçli bi tercih olduğu, eleştirenlerin bu tercihi benimsemedikleri, beğenenlerin ise hoşuna gittiği üzerinedir kısaca.

    neyse efendim bu konuyu biraz açmak istiyorum ama affınıza sığınarak, film hakkında genel fikrimi yazmak istiyorum öncelikle.

    filme benim de eleştirel yaklaşmam (ki sadece bazı aksiyon sahneleri üzerinedir) filmi beğenmemiş olduğum manasına gelmiyor aslında. hatta tam tersine bence bu film bugüne kadar çekilmiş en iyi çizgi roman uyarlamasıdır uzak ara. belki tim burton’ın batman’iyle kıyaslanabilir ama o filmi de tamamiyle başka bir kategoride değerlendiriyorum.

    ilk batman, bir çizgi roman uyarlamasından ziyade tim burton filmi idi her karesinde. sadece gotik değil, fantastik diyebileceğimiz bir işti burton’ın çıkardığı. çok fazla olmasa da batman okumuşluğum vardır ve batmobile’in duvara ateş ederek kusursuz dikdörtgen bi delik açıp içinden geçmesi gibi bi sahne çizgiromanında göremeyeceğimiz kadar uçuk bi fikirdir bana kalırsa. burton, filmde gerçekçi olmak gibi bi kaygıyı hiç gütmeden tamamen kendi perspektifinden yaklaşmıştı batman’e. harikulade bi film de çıkarmıştı ortaya.

    bu film ise alin taşçıyan’ın (ki sözlükte ne sevilir değil mi alin hanım) dediği şekilde “hipergerçekçi” bi film ve bu özelliği alin hanımın filme eleştirel yaklaşmasına, benim ise filmi daha bi batman gibi bulmama ve beğenmeme sebep oldu. yine tercih meselesi işte.

    konuya dönecek olursak filmde beğenemediğim tek şeyin aksiyon sahnelerinin cut’lara bölünerek anlaşılmaz hale sokulmuş olması idi ki aslında bunun temelinde bi beceriksizlik değil, bi tercih yattığının da farkındayım. bu sahneleri eleştirenlerin dedikleri, sadece tercih bu olmasaydı, başka değil.

    misal, bruce’un gölge savaşçıları tapınağındaki son sınav sahnesinde de ne olduğunu tam olarak anlamıyorduk ama ne gam. seyrettiğim en güzel sahnelerden biri idi bu hayatım boyunca ve inanınız, film on dakika araya gelene kadar o sahnenin bana yaşattığı keyfin etkisinde idim hala. hatta arkamda birkaç herifin, “ulan batman çıkacak film bitecek beğğ” laflarından felaket tiksinecek kadar da gaza gelmiştim ne yalan söyleyeyim.

    batman karanlıklar şövalyesidir ve jet li gibi karate kung fu yaparak, spidey gibi zıp zıp zıplayarak ve iki yumruk arasına geyik sokmayı da ihmal etmeyerek alt etmeyecektir tabii ki düşmanlarını istediğim bu değil. örneğin önde bi suçlu etrafına bakarken arka plandaki diğer adamın hürp diye çekilerek kadrajdan çıkması sahnelerine ne itirazım olabilir ki? o adamın nasıl alt edildiğini görmek zorunda değiliz elbette. bi şekilde batman icabına bakmıştır adamın. ama batman’in ya da bruce’un açık açık kavga ettiği anlar da vardı ve uzun uzun sahnelenmişti bu bölümler. tek derdim bu sahnelerin de daha anlaşılır olması idi.

    arkamdaki herifler film sonunda da durmadılar ve aralarından birine “ulan bi daha senin önereceğin bi filme gidersem iki olsun”, “evde mr and mrs smith’i izleyelim de aksiyon neymiş gör”, “ikinci defa geliyo bi de bu filme bu hıyar” lafları üzerine adamın yanına gidip “insanın mal arkadaşları olmasının ne yorucu olduğunu bilirim” diyecektim ama adamlar iriydi, tırstım.
hesabın var mı? giriş yap