• ayrılıkçı partilerin kazandığı seçim sonucunda http://yesilgazete.org/…yrilikcilarin-secim-zaferi/ , üç tane de türkiye asıllı vekil meclise girmiştir. http://yesilgazete.org/…urkiye-asilli-milletvekili/
  • bolundukce buyuyeceklerini dusunenlerin ulkesi.
    ulen zaten got kadar ulkesin ne demeye bolunuyorsun. valla rahat batiyor adamlara yaw. bok gibi paraniz var. her yerde borunuz otuyor ab baskenti de sizde. daha ne istiyonuz olm. delirtmeyin beni. cami pencereyi indirtmeyin bana. akilli olun uleeaan.
    (bana neyse aq belcikasindan, yine zivanadan ciktim)
  • flaman hristiyan demokrat parti başkanı yves leterme, vakt-i zamanında "belçika tarihin bir kazası" demiş, ülkeyi oluşturan etnik gruplar arasındaki yegane ortak noktaların kral, futbol ve bira olduğunu söylemişti.

    "neden kaza" derseniz; (#10982193)
  • hayatımda ilk kez yurtdışına gidişim, belçika'ya olan yolculuğumdur. ondan gergindim bayağı, havaalanında nerden gireceğim, nerden çıkacağım, polisler ne soracak çıkışta, girişte ne kontrollerden geçeceğim (entrynin tam bu noktasında kendimi ayhan sicimoğlu gibi hissettim, içeceğim, yapacağım, yiyeceğim, kastıracağım..) falan feşmekan kafamda dönüp duruyor. türkiye'den çıkışta kolaydı her şey, sonuçta kendi dilimizi konuşan insanlara derdimi anlatabilirim. ama belçikaya girişte nasıl anlatacaktım neden geldiğimi? aslında kolay: i am here for a conference. ya da i will attend a conference in belgium. böyle böyle bir sürü cümle geçiyor aklımdan ama adama nasıl hitap edeceğim, olası sorulara nasıl cevap vereceğim her şeyi düşünüyorum kafada:

    - nasıl selam versem? hi! yok çok laubali. i bring greetings from lovely turkey. bunu geç. good day sir (ingiliz aksanıyla), adamı o kadar ciddiye almayayım. en iyisi hello. tmm.

    - sunum mu yapacaksın derse yes derim. yok sadece yes ikna etmeyebilir. as you can see in the schedule of the conference, i have a presentation on tuesday. yok yok uzatmaya gerek yok. yes iyi.

    - daha önce hiç belçikaya geldin mi derse no master ken-obi derim (buralar açlığın bastırdığı kısımlar). yok no yeter.

    böyle şeyler düşünürken pasaport kontrol sırasına girdim. heyecanla ilerliyorum. önümdekilere geldi sıra, aa adamla türkçe konuşuyorlar. ben bir rahatla bir rahatla (altıma işediğim kısım bu rahatlık kısmına denk geliyor, şaka). gurbetçi çok oralarda onun farkındayım ama adamın aksanlı bir türkçesi var, gurbetçi değil yani, tip de buraların insanına benzemiyor. fırt diye geçtim.

    bunun dışında kısıtlı zamanda gezdim üç şehri, brüksel, leuven ve brugge. ve sevdim açıkçası.
  • ulkenin gezip gorulebilecek yerleri detayli olarak 365.be websitesinde yer almaktadir. sitede ayrica ulkede olan bazi etkinlikler hakkinda da guncel bilgiler bulunmakta.
  • 18.10.2010 tarihinde demir yolları çalışanları greve gidecektir. tek bir tren bile çalışmayacak tüm gün boyunca. zaten sabahları bok gibi olan brüksel trafiği bu grev ile ne hale gelir tahmin etmek güç değil.

    pazar günü falan yapaydınız bari allahsızlar, biz nası gidicez lan okula?
  • avrupa'da dondurulmuş sebze üretiminde 26% pazar payı ile birinci sırada olan küçük ama işlevli ülke. dondurulmuş sebze üretiminde 80'li yılların başından itibaren yükselişe geçmiş bir daha arkasına bakmamiş ve şu an rakipleri olan ispanya, fransa ve ingiltere'nin son yıllarda neredeyse toplamı kadar dondurulmuş sebze ihraç etmiştir.

    belçika'nın bu yükselişinin ana nedenlerine gelince; çalışan maliyetlerinin yüksek oluşunun üstüne eleman bulma sıkıntısı eklenince "elemanın ssk'sıyla yövmiyesiyle uğraşmayalım, ağız kokusunu çekmeyelim oturalım robot yapalım aga" felsefesiyle otomasyona yatırım yapmaya yönelmişlerdir. tabiki bu yönelim ilerisinde kendilerine üretimde hız ve para olarak fazlasıyla geri dönmüştür diğer firmalara karşı rekabet avantajı yaratmıştır. onun dışında kumlu topraktan balçık toprağa kadar bir çok çeşit toprak türünün bulunması, bol yağışlı ılıman bir deniz ikliminin olması sebzeler için vaadedilmiş topraklar hissiyatı yaratmıştır. coğrafi olarakta batı avrupa'nın nüfusu en yogun bölgesinde bulunması, amsterdam, londra, paris ve frankfurt dörtgenin en göbeğinde olması nakliye ücretlerini minimuma indirmiş deniz ticaretini de antwerp limanında rahatlıkla gerçekleştirmiştir. en büyük çakallıklarına gelince multilingual olmaları sebebiyle yeri geldiğinde flemenkçe, fransızca ve ingilizce konuşmuşlar sektörün deyim yerindeyse piçi olmuşlardır . özellikle fransız ve ingiliz firmaları dil sebebiyle ürünlerini diğer pazarlarda satmakta güç durumlara düşerken belçikalılar için bu durum hiç bir engel teşkil etmemiştir. kısacası biz tarım ülkesiyiz diye geçinirken sebzeden köşeyi dönen bir millettir efendim.
  • biraları birçok ülkenin birasından daha güzeldir. sudan ucuzdur.
  • bir fransa - hollanda ortak yapimi.
hesabın var mı? giriş yap