• buraya sanırım uzun yazacağım.
    geçen yılın sonuydu, ikili ilişkilerde sıklıkla sorunlar yaşıyordum. güçlü erkeklerden hoşlanmam gerektiğini düşünüyor, ama güçlüyü tanımlamakta sorun yaşadığım gibi, güce karşı da öfke duyuyordum.
    bir süre önce ise hayatımda hiç kimseye aşık olmadığımı, sevmediğimi düşünmeye başlamıştım, çünkü sınıflı bir toplumda yaşıyorduk, büyürken de nasıl birini sevmem gerektiğine dair çok fazla baskı ve kodlarla yüklenmiştim. üstüne şema terapilerle haşır neşir olunca şu ana dek kimseyi sevmediğimi, egomu tatmin ettiğimi, şemalarımdan uzaklaşacağım ya da şemalarıma yaklaştığım ilişkiler yaşadığımı düşünmeye başlamıştım.
    sevmek nasıl bir şey insan bir insanı nasıl sever diye düşünürken bell hooks'a rastladım.
    tam o günlerde feminizmi de öğrenme ihtiyacı içindeydim, yıllardır feminizm ile yaftalanan biri olarak (eşitlik talep ederken sergilediğim tavır, tartışmalarda geri adım atmamam, bir nevi yumuşak başlı olmamam bununla ilişkilendirildi) artık feminizmin ne olduğunu öğrenmek ve yıllardır bana söylenen ama bir kez bile feministim demediğim yakınsadığım kavramın altını doldurmak içime siniyorsa da feministim demek istiyordum.
    bell hooks ile işte tüm bu kafa karışıklığı, sorular içindeyken karşılaştım.
    ilk olarak, hep aşka dair isimli kitabını okudum. derinden sarsıldım, kitap sevme edimine dair içimdeki sorulara nasıl daha iyi ve gerçekçi yanıtlar verebilirim yaklaşık olarak bu bağlamda perspektif kazandırdı.
    ardından feminizm herkes içindir isimli kitabını okudum. sınıflı bir toplumda feminist olarak mücadele ederken kendimi nerede konumlandırmam ve nasıl mücadele etmem gerektiğine dair vizyon kazandırdı, kızkardeşliğin, dayanışmanın önemini kavradım ve kapitalizmle savaşırken kadın erkek fark etmeksizin neden cinsiyet eşitliğini talep ederken ısrarcı olmamız gerektiğini, toplumsal cinsiyet rollerinin ne kadar yıkıcı olabildiğini fark ettim. artık feministim demeye başlamıştım, bu okumalara başka yazarlardan kitaplarda eklemlendi pek tabii. (bkz: simone de beauvoir) (bkz: judith butler) (bkz: ursula k. le guin) (bkz: vandana shiva) (bkz: jeannette winterson)
    yakın zamanda değişme isteği, erkeklik, erkekler ve sevgi isimli kitabını okudum. sanırım okurken en zorlandığım, en canımı yakan kitaptı. babamla ilişkime dair düşünmek zorunda çok kaldığım gibi, hala duygularımla neden bağlantım olduğunun farkına vardım. erkeklerin duygusal zekalarının düşük olduğuna dair sürekli eleştiride bulunuyordum, ancak erkeklerin nasıl bir güçlüğün içinde yaşadıklarını, öfke ve korku hariç diğer birçok duygusuyla bağlantılarının nasıl koparıldığını anladım.
    patriarka zor arkadaşlar, kapitalizm zor herkes için. ve bir tane yaşamımız nasıl tuzla buz ediliyor o politikalar içinde, fark ettim. ömrüm vefa etmeyecek bu sistemin, bu öğretilerin değiştiğini görmeye ama hepimiz insanız cinsiyetimiz, yönelim fark etmeksizin binbir çeşit duygularımız var ve bunların farkında olmamız için, duygularımızla, kendimizle bağlantıda olmamızı engellenmeye çalışılan bu tahakkümperverlik karşısında sonuna kadar mücadele edeceğim çünkü özgürlük hepimiz için.
    şimdilerde bell hooks'un başka bir kitabı elimde, duygu yoldaşlığı ismi.
    bu kitabı da bitirince çevrilmeyen diğer kitapları okumaya koyulacağım.
    iyi ki varsın bell hooks, iyi ki yazmışsın, iyi ki rastlaşmışız.
    okumanız ve ruhunuzu özgürleştirmeniz dileğiyle.
  • büyük harf kullanmamasının sebebi kapitalizme olan tepkisidir. kapitalleştirilmiş her şeye karşıdır. capital letter'a bile.
  • feminizmin salt anti-erkek düşünme biçimi olarak tanıtılmasına karşı çıkmış ve kendi femizim tanımını "seksizme, seksist sömürüye ve seksist boyunduruğa karşı çıkan hareket" olarak yapmıştır.
  • bugun ayni masada oturup sohbet ettik. okulundaki "sexist white supremacist" mudurunden sikayet etti. kadincagizi gorevden attirmak icin turlu teraneler ceviriyormus hiyar. "bir tel alayim" dedim, "cep telefonu kullanmiyorum ki be kizim, ihihi" dedi. cok sevimli bir kadin, biraz yaslanmis tabi. az mi duyardik adini feminist hocalarin agzindan efsane gibi. birden kitaplardan cikip kanli canli oturunca insan sasiriyor biraz.
  • bugün aramızdan ayrıldığını öğrendiğim dünyalar güzeli insan. fikirleri çok değerli, en sevdiğim yazardır kendisi. lütfen insanları bell hooks ile tanıştırın.

    "hayatta kalmanın yolunun sevgiden geçtiğini öğreniyorum. birilerini sevdiğimizde ve onlar tarafından sevildiğimizi hissettiğimizde, çektiğimiz acılar zaman içinde bir şekilde hafifliyor, en derindeki yaralarımız iyileşmeye başlıyor; kalplerimiz kalkanlarını indirecek ve biraz daha açılabilecek kadar güven duymaya başlıyor. kendi duygularımızı ve etrafımızdakilerin hislerini tecrübe etmeye başlıyoruz."
    -bell hooks, değişme isteği, bgst yayınları, s. 114

    "öfke sevgiyi engeller ve öfkeli olan kişiyi yalnızlaştırır. en fazla arzu duyulan şeyleri, yani dostluk ve anlayışı uzaklaştırma girişimidir; genellikle de başarılı olur. kendi insaniliği ile birlikte başkalarının insaniliğinin reddedilmesidir. öfke, anlaşılma yetinizin olmadığına ve anlaşılmaya değer olmadığınıza inanmanın verdiği ıstıraptır. öfke sert, kalın ve yüksek bir duvar kadar etkili bir şekilde sizi diğerlerinden ayırır. içinden, altından ya da üstünden geçmenizin imkanı yoktur."
    -bell hooks, değişme isteği, bgst yayınları, s. 57

    "hepimiz biliyoruz ki dünyadaki tüm kadınlar feminist olsalar da, erkekler cinsiyetçiliklerini sürdürdüğü müddetçe yaşamlarımız kısıtlanacak ve toplumsal cinsiyetler arasındaki savaş hali bir norm olmaya devam edecektir."
    -bell hooks, feminizm herkes içindir, bgst yayınları, s. 139

    edit: alıntı ekledim.
  • feminizm herkes içindir diyerek olaya son noktayi koyan insan.
  • e e cummings gibi sozlukte adi dogru yazilabilen bir insandir, cunku buyuk harf kullanmaz kendisi.
  • feminist hareketin kadinlar icindeki sinif ve etnik/irksal esitsizlikler giderilmeden basariya ulasamiyacagini savunan afro-amerikan feminist.
  • türkçe'ye sadece feminizm herkes içindir kitabının çevrildiğini görünce şaşırdığım yazar. ortalık ayağa kalkmış ain't i a women kitabıyla, ve türkçe'ye çevrilmemiş mi? yanlış/eksik biliyorsam biriniz aydınlatın da içime su serpilsin.

    "intersectional feminism" kavramını özellikle didiklemiştir kendisi, ki bu yapılmadan feminizmden bahsetmek fazlasıyla yüzeysel, hatta bence ikiyüzlüce kalır.
    bell hooks da özellikile ain't ı a woman?: black women and feminism adlı kitabında buna dikkat çekmiştir. bu sebeple bu kitabın türkçe'ye çevrilmemiş olması olasılığı* can sıkmıştır.
    kısa olarak ne ola ki bu intersectionality derseniz, ırk, sosyal statü, sınıf, cinsel eğilim vb farklılıkların, insanların her anlamda eşitliğini nasıl etkilediği diyebilirim basitçe. bu parametrelerin sosyal hayatımızdaki kast sistemini nasıl oluşturduğunu tespit edip, saçmalığının farkına varmadan, tam anlamıyla bir eşitlikten bahsedilemez. kadınlar da ırklarına ya da sosyal sınıflarına göre birbiri arasında eşitlik sahibi olmadıkça, homoseksüeller heteroseksüeller ile eşit haklara sahip olmadıkça, güçlünün zayıfı öldürmesi hikayesini yaşamaya devam ederiz. kadın özelinde örnek vereceksek, herhangi bir kadın, kendi sosyal statüsü, ırkı, cinsel eğilimi vb sebeple kendini başka bir kadından üstün gördükçe, feminizm kitaplardaki tanım olarak kalmaktan öteye geçemez. bu sebeple önce kendi içimizdeki bu farklılıklara olan duruşumuza odaklanıp, farkında olduğumuz ya da olmadığımız temelsiz bu nefretlere karşı duruşlar sergileyerek, değişime kendimizden başlamalıyız içerikli düşünceler sahibi güzel bir insandır kendisi.
  • öldüğünü duyduğumda çok üzüldüm ama bir yandan da bu yaz okuduğum kitaplar içinde beni en çok etkileyenin onun "duygu yoldaşlığı" kitabı olduğu düştü aklıma. şimdi altını çizdiğim yerlere tekrar göz gezdiriyorum. "kendileri davranışlarını değiştirdiğinde, erkeklerin de mutlu mesut daha özenli olmayı öğreneceği fikrine tutunan kadınlar inkar içindedir." "sevgi; ilginin, özenin, taahhüdün, bilginin, sorumluluğun, saygının ve güvenin birleşimidir." iyi ki bu hayattan geçmiş.
hesabın var mı? giriş yap