• bazı taraftarlarının ligi çok küçümsediği takım.

    bahis oranlarına göre ligi şampiyon bitirme ihtimaliyle bayern'i eleme ihtimali arasında fazla bir fark yok. ben de bayern'i eleme ihtimalimizin şampiyonluktan ihtimalinden fazla olduğunu düşünüyorum. ikisi de %20'nin altında tabi.
  • --- spoiler ---

    baslikta ergenler var (bkz: (#72761035))
    --- spoiler ---

    lan cidden son iki sene olmasa neyle ovunecegiz? zaten ovunmek icin biz bu takimi tuttuk zaten degil mi arkadaslar? harbiden lan, bizler ovunulecek bir seyler olmadiktan sonra olelim gidelim degil mi? demirorenin bize yazdigi namaglup bir sampiyonluk bunlarin bir ornegi olabilir de, kim ugrasacak arkadas aramaya? ortamlarda soran olursa borc dersin, ne bileyim bok atarsin belki izi kalir.

    ama ben ne ile mi ovunuyorum? annenle. sanat eseri cikarmis cidden.
  • taraftarının yıllardır süren özlemi ve deneyimsizliği ile biraz abartılı olarak havalanmaları maalesef ki bayern m. eşleşmesi sonrasında alman basınına tesir etmeyen jimnastik kulübüdür. şöyle ki:

    bild : "daha kolayı olamazdı. bayern, beşiktaş’a karşı”
    kicker: "bayern'e kura şansı"
    sportbild: "teşekkürler xabi alonso, bayern için kura şansı"
    spiegel: "beşiktaş dışında her takım bayern münih için daha zor"

    not: türk takımlarına her zaman hep destek tam destek. ama küresel dünyada da yeri bilmek gerek.
  • baştan uyarayım, eleştiri yapmaya geldim. eleştiriye tahammülü olmayan, herhangi bir eleştiride karşıdaki kişinin beşiktaşlılığını sorgulama cüreti gösteren hadsizler, "şenol güneş düşmanı" diye saçmalayanlar okumayabilir.

    küme düşme hattının hemen üzerindeki osmanlıspor'dan sadece 1 gol fazla atmış, kasımpaşa ve alanyaspor'dan ise daha az gol atmışız. 15 hafta itibariyle gol sayımız sadece 23. kimsenin beğenmeyip yerden yere vurduğu igor tudor'un gs'si; 33 gol, ve yine "defansif futbol oynatıyor" dedikleri ve istifanın kıyısından dönen aykut kocaman'ın fb'si ise 31 gol atmış durumda. oynadığımız son 4 maçtan 3'ü olan akhisar, malatya ve kayseri maçlarında sadece 1 gol atabilmemiz tam anlamıyla rezalettir. ki akhisar ve kayseri 10 kişi kalmışken gol bulamadık.

    15 haftada aldığımız puan 27, bu rakam geçen sezon 32 idi. hem puan hem de gol açısından berbat bir sezon geçiriyoruz. allahtan rakipler de bizim gibi berbat da puan farkı açılmıyor.

    gol yollarındaki sıkıntının kaynağı; takımın herhangi bir taktiği olmaması. pardon, şenol hocanın hakkını yemeyeyim, 15 hafta boyunca olan tek taktiğini yazalım; 'quaresma ortalarıyla gol bulmak'. beşiktaş'ın düştüğü içler acısı durum tam olarak budur.

    oyuncular maç seçiyor deniyor. oyuncular maç seçiyorsa hoca da oyuncu seçecek. bu kadar net. kulübede formda alvaro negredo, orkan çınar ve gary medel gibi adamlar varken, sahada, geçen sezon lyon maçlarından beri ölü olan atiba hutchinson, leş ricardo quaresma'nın olması tamamıyla art niyettir. nerede kaldı forma adaleti? hoca takımın sorunun sistem sorunu olduğunu bilmezmiş gibi, sadece oğuzhan'ı ya da talisca'yı kesip takımı şahlandırmayı düşünüyor. ne denilebilir ki. bu sezon bu oyunla şampiyon olmamız için büyük mucize lazım. umarım o mucize olur da şampiyonluğu kaptırmayız.

    bu sezon hocayı gerçekten iyi görmüyorum. her ne kadar "yönetimle iyiyiz" dese de vücut dili aşırı sıkıntılı. ben bunu sezon başında yaşanan sözleşme krizine, milli takım olayına ve istediği adamların(burak yılmaz, volkan şen ve yusuf erdoğan) alınmamasına bağlıyorum. hatta lens, negredo'nun da bu yüzden oynamadığını düşünüyorum. negredo yerine burak alınsa eminim ki her maç 11'deydi. hocanın milli takıma gitmek istemesini anlayabilirim ama kusura bakmasın da volkan, yusuf gibi çöpleri takıma doldurma vizyonsuzluğunu anlayamam. yönetimin transferde hocayı dinlemeyerek ne kadar doğru bir hareket yaptığını bir kez daha görmüş olduk.
  • takım boyu uzadı, hızı yarıya düştü. 2015-2016 bjk'sini özlüyoruz.
  • sene sonunda agresif caner, apaçi quaresma ve var yok talisca ile yollar ayrılıp yerlerine takım oyununa katkı sağlayıp ortamı germeyecek adamlar alması lazım. atiba da yedek kulübesine geçiş yaparak yardımcılığa başlayabilir. pepe, adriano ve gökhan bir sene daha oynar ancak bunları yedeklememiz lazım ileriki seneler için. stoper neyse de özellikle iki genç yetenek bulunursa çok güzel olur bek için.

    ortada medel, tolgay, ozzy ve necip var idare eder. önlerine adam akıllı bir on numara aırsak bi sıkıntımız kalmaz. tabi cenk'i iyi bi paraya satıp leblebici bir adam da güzel olurdu. zaten seneye ş.liginde olamayız bu gidişle, ligi tekrar süpürelim bari.
  • diğer takımların beşiktaş'a karşı diğerlerine kıyasla ne kadar kapalı olduğunu göremeyen taraftarın gol atamamakla suçladığı takım. 0 veya 1 gol atabildiği takımlara karşı yüzde 70'in altına inmemiş topla oynama oranlarını gözden kaçıran taraftar şunu göremiyor: şampiyonlar ligi gibi organizasyonlarda kendisine karşı açık oynayan takımlara gol rekoru kırıyor, ama maçın yarısını yerde ve kendi ceza sahasının içinde geçiren takımlara gol atamıyor. çünkü futbol oynuyor ve futbol oynayan takımları yenebiliyor. türkiye'de futbol oynanmıyor
  • şenol güneş'i kutsallaştırarak hata yapan taraftara sahip olduğunu düşündüğüm sevgili takımım.

    bazı renkdaşlarım için şenol hoca'yla ilgili görüşünü paylaşmak bile "beşiktaş'a ihanet"le eş anlamlı hale gelmiş.

    iki yıl üstüste takımı şampiyon yapmış, şampiyonlar ligi'nde görülmemiş bir başarı kazandırmış teknik direktör eleştirilir mi?

    evet. eleştirilir.

    öncelikle, kulübün son yıllardaki başarısının arkasında şenol hoca kadar yönetimin de bulunduğunu görmek gerekiyor. takım iyi yönetiliyor. futbolcular paralarını alıyorlar. kazançlar açısından büyük dengesizlikler olmadığı için genel bir uyum var. doğru transfer hamleleri yapıldı -ki bunların tamamının şenol hoca'ya bağlı olduğunu söylemek bence mümkün değil.

    "iyi yönetilince başarı mutlaka geliyor" doğru bir denklem değil. ama "iyi idare edilmeyen kulübe hangi teknik direktörü getirirseniz getirin başarılı olamaz" önermesi bence doğrudur.

    bu yıl ligde oynadığımız futbol taraftara heyecan vermiyor. galatasaray maçı ölçü değil, bir maçla şampiyon olunmuyor. şampiyon olacaksanız anadolu takımlarıyla maçlarda puan kaybınızı kontrol etmeniz gerekiyor ve beşiktaş'ın bu maçlar için b planı yok. sürekli olarak aynı mazeretin arkasına sığınıyoruz, "beşiktaş'la oynayan takımlar defansa otobüs çekiyor"... kusura bakmayın ama ortalama bir anadolu takımıysanız üç büyüklerle oynarken puanı almak için her yol mübahtır. senin büyüklüğün "herşeye rağmen" kazanmakla doğrudan bağlantılıdır.

    yeni transferlerin takıma uyumu konusu ciddi sıkıntı olmaya devam ediyor. negredo'yu çıplak gözle seyreden herkes sahada birşeyler yapmaya çalıştığını görüyor. beşiktaş'a güven tazelemek üzere gelen bir adamı ligin ilk yarısı boyunca neredeyse hiç oynatmayıp dalga geçer gibi 80. dakika civarında oyuna alırsan "neden güven kazanmıyor bu?" diye sorman saçma olur. atiba geçen sezonunun son maçlarından bu yana, eski atiba değil. evet yine çok faydalı ve yüreğiyle oynuyor ama atiba'nın kredisi nedeniyle medel üst üste maç oynayarak takıma alışma şansı bulamıyor. iyi bir oyuncu olduğu belli -ha belki tutmaz, iyi futbolcu gittiği takımlarda hep iyi işler yapacak diye bir kural yok elbette. ama bu şansı vermezsen ne yapacağını göremezsin-. lens'in bulduğu şansları iyi değerlendiremediği doğru. ama q7'nin -ve tabii babel'in- bu kadar yüksek kredilerinin olması, ne yaparlarsa yapsınlar sahada kalmaları, adamın psikolojisini bozuyor da olabilir. neticede lens'i iyi olmadığı birkaç maçla değerlendiriyoruz. neyse, diyeceğim o ki ilk yarı itibariyle yeni transferlerin takıma katkısı sıfıra yakın.

    oyuncu değişiklikleri konusuna girmiyorum bile. herkesin farklı bir fikri var bu konuda. ben çoğunlukla geç yapıldığını ve bazı oyunculara gereğinden fazla kredi verildiğini düşünüyorum. böyle düşünmeyenler de var ve eminim haklıdırlar.

    bu sene şampiyon olmak, en azından yine şampiyonlar ligine gidebilmek kulübün iyiden iyiye düze çıkabilmesi için büyük önem taşıyor. şampiyonlar ligi'nde bir yıl çok önemli işler yapıp seneye katılamıyorsanız marka değeri dediğiniz şeyi yükseltemezsiniz. şampiyonlar ligi'nde her 2-3 yılda bir "sükse yapan" orta sıra bir takım olur mutlaka ama devamlılıkları olmadığı için saman alevi parlaklığından öteye gidemezler. beşiktaş'ın bu hale gelmemesi ve türkiye'nin şampiyonlar ligi takımı olarak bilinmesi için önümüzdeki yıl, hatta ondan sonraki yıl çok büyük önem taşıyor. bayern maçı ne olur bilmiyorum, benim umudum fazla değil. ama çeyrek finale kalsak da kalmasak da seneye şampiyonlar ligi'nde yine olmamızın getirisi çok büyük. bunun tek yolu ligi ciddiye almak ve şenol hoca bu konuda soru işaretleri yaratıyor.

    şenol hoca'yı eleştiriyorum çünkü takımımı çok seviyorum. 2015-16 şampiyonluğunun verdiği keyfi hiçbir şeye değişmem. o şampiyonluk tabii ki şenol hocanın eseriydi. ama o esere doğru dokunuşları beşiktaş'ta bugüne kadar oynamış en iyi forvet olduğunu düşündüğüm gomez ve canı istediği zaman çok acayip işler çıkarabilen sosa yapmışlardı. diğer bir değişle, anadolu takımları aynı otobüsü çekiyorlardı ama sosa ve onun oynattığı oğuzhan otobüsün altındaki küçük boşluktan topu gomez'e aktarabiliyorlardı. talisca bu işi yapabilecek bir oyuncu tipi olmadığını bu zamana kadar gösterdi.

    lig açısından bakıldığında bu sene o sene değil gibi görünüyor ve bu durum beni takımım adına korkutuyor. galatasaray'a boruyu döşedik, bayern'e koyucaz vs. gibi lümpen söylemin dışına çıkıldığında benim gördüğüm manzara bu. umarım yanılıyorumdur.
  • eleştiriden daha çok saldırı ve nefret kusmaya karşıyım şahsen. bununla birlikte zaten ligde bir başarısızlık söz konusu. eleştirmemek saçmalık olur. fakat eleştiri yapıcı olmalıdır. eleştirirken hakaret içeren benzetmeler yapmak hoş değildir.
  • ne zaman ilgili entry girsem mesaj yağan kulüp.

    "beşiktaş bugün iyi oynamadı." desem, mesaj kutum küfürlerle dolup taşıyor.

    bunu yapmak için para alıyolar mı veya motivasyonları ne bilmiyorum.

    ancak, medyaya ve en basitinden sözlüğe baktığım zaman 2 senedir nasıl şampiyon olduklarını rahatlıkla anlayabiliyorum.
hesabın var mı? giriş yap