• kaliteli bir kitap. önsözü şöyle;

    ''big bang teorisi doğru mu? big bang teorisi felsefe ve dinler açısından hangi sonuçları doğuruyor? tanrı var mı? tanrı’nın varlığı bilimsel verilerle ve akılcı delillerle ispatlanabilir mi? evren, bilimsel kanunlar, evrensel tüm oluşumlar, bütün canlılar ve biz; tesadüfen mi oluştuk, yoksa bilinçli bir yaratılışın ürünleri miyiz? bu sorulara vereceğimiz cevapların, neye inanmamız gerektiği ve hayatın bir anlamı olup olmadığı hususlarında önemli neticeleri olacaktır. bu inançlar ve hayatın anlamı konusundaki yaklaşımımız ise hayatımızın ahlak gibi pratik alanlarında belirleyici olacaktır.

    evren hakkında ne düşündüğümüz gerçekten de önemlidir. evren hakkındaki görüşümüz, evrenin bir parçası olan kendimiz hakkındaki görüşümüzü de oluşturmaktadır. big bang (büyük patlama) teorisi evrenin kökeni ve yapısı hakkındaki bilgimizi arttırmış ve evreni daha iyi tanımamızı sağlamıştır. big bang teorisi, evrenin tek bir noktadan, çok yoğun ve çok sıcak bir şekilde oluşmaya başladığını; evrenin sürekli genişlediğini ve bu genişlemeyle evrendeki sıcaklığın ve yoğunluğun düştüğünü, buna bağlı olarak evrendeki tüm aşamaların gerçekleştiğini, bu aşamalarda atom-altı dünyadan yıldızlara kadar tüm oluşumların meydana geldiğini gösterir. kitap boyunca “big bang” ve “big bang teorisi” deyimlerini bu anlamda kullandım.

    big bang’in bilimsel açıklamasının yanında, felsefe ve dinler açısından sebep olduğu sonuçları da çok önemlidir. son birkaç yüzyılda bilimin, felsefenin ve dinlerin arasına kalın duvarlar örüldü. bilim adamlarının çoğu, evrenin “nasıl” oluştuğu ve yapısının “ne” olduğu konularına o kadar odaklandılar ki, elde ettikleri bilimsel verilerin, felsefe ve ilahiyat alanı açısından sonuçlarıyla ilgilenmediler. felsefecilerin çoğu, bilimin verilerini takip etmeyi gerektiren bir uğraştan uzak durdular ve pozitivist dil felsefesi geleneği gibi, felsefeyi dillerin çözümlenmesine indirgeyen sınırlayıcı yeni geleneklerin etkisi altında kaldılar. ilahiyatçıların çoğu da, bilimsel araştırmaya girişmekten uzak durarak bilim, felsefe ve dinler arasında örülen bu duvarları kabullendiler.

    bilimin farklı, felsefenin farklı, dinin farklı hakikatleri olamaz; fakat, yanlış bilim, yanlış felsefe ve yanlış din olabilir. anlaşılıyor ki, bu duvarların içinde kalan tüm bu faaliyetlerin yanlışlıklarına müdahale edilememesi ve her alanın kendi otoritesini muhafaza edebilmesi için bu duvarlar örülmüştür. bu ise, bilimin verilerinden gerekli sonuçların çıkarılamamasına, felsefelerin kısır şüphelere boğulup kalmalarına ve din alanına sayısız hurafelerin sokulmasına sebep olmuştur.

    bu çalışmamda, tüm bu sakıncalı sonuçlardan korunmak için bilim, felsefe ve din alanını hep beraber ele aldım. kitabın ilk iki bölümünde, big bang teorisi ortaya konmadan önceki felsefe ve bilim tarihini tanıttım. böylelikle okuyucunun, big bang teorisini, tarihsel bir bakış açısıyla değerlendirebilmesini hedefledim. üçüncü, dördüncü ve beşinci bölümlerde big bang teorisinin temel ve yan delilleri ile big bang teorisine karşı yapılan bilimsel itirazları ve bunlara verilen cevapları inceledim. bu üç bölüm daha çok big bang’in bilimsel verileri ile alakalıdır. bu bölümlerden sonraki dört bölümde, big bang’in ışığında felsefe tarihini ve dinleri inceledim. tanrı’nın var olup olmadığı ve evrenin ezeli olup olmadığı konusunda yapılan tartışmalarda, big bang’in hangi tezleri desteklediğini hangilerini yanlışladığını göstermeye çalıştım. böylece binlerce yıldır yapılan tartışmayı big bang’e yargılattım. kitabın son bölümünde, big bang’in ve evrendeki oluşumların, bilinçli bir yaratılışı gerektirip gerektirmediği konusunu ele aldım. tüm bunları yaparken bilim tarihi, felsefenin önemli tartışmaları ve dinler hakkında okuyucuyu bilgilendirmeye çalıştım.''

    kitaba her zamanki gibi ücretsiz ulaşılabilir
  • giriş sayfalarında bilimin, felsefenin ve dinin bir bütün olarak ele alınması gerektiği vurgusu yapılan kitap. aynı vurguyu tolstoy da din nedir adlı eserinde yapmıştı. her nedense bu kısmı dikkatimi çekti.

    genel olarak big bang teorisi üzerinden evrenin bir başlangıcının olduğuna vurgu yapılıyor. buradan yola çıkarak materyalist felsefenin evrenin sürekli ve değişmez olduğu görüşü üzerine eleştiriler yapılıyor. big bang ve big bang sonrası hassas mekanizmaların bir yaratıcı tarafından yönetilmesi gerektiği görüşü savunuluyor.

    felsefe ve bilimin tarih boyunca evren hakkında değişen görüşlerini ele alışı güzel olmuş. onun dışında sürekli materyalist felsefeyi eleştirme çabasına girmesi biraz sıkıcı olmuş. caner taslaman hakkında bir fikir sahibi olmak için okunabilecek bir kitap olmuş.
  • kitabı genel olarak beğenmekle beraber kitaba bazı eleştiriler getirmek istiyorum.

    1) argümanlarını sunduktan sonra sanki karşı argümanlar tamamen saçmalıkmış gibi davranıp o argümanları savunan binlerce filozof ve bilim adamını küçümseyerek sunduğum argümanlara rağmen hala materyalist olmak ancak psikolojik sebeplere dayandırılabilir tarzında yazmış olması ve bunu sürekli vurgulaması itici geldi.

    "tarihsel olarak savunulmuş dağların tepesindeki birçok tanrıları veya dünya’daki olayları kontrol eden birbirleriyle kavga eden tanrıları, modern fiziğin verileri karşısında savunmanın hiç imkanı yoktur. gerçi, maddenin ezeli olmadığı belli olduktan sonra, hala materyalist olanların onlardan farkı yoktur. fakat fark, birincilerin pek kalmamış olmaları, kalanlarınsa bilimsellik iddiasında bulunmamaları; buna karşın daha bol sayıda olan materyalistlerin bilimsellik ve akılcılık iddialarında hala bulunabilmeleridir."

    "ateizmin binlerce yıllık tezi evrenin ezeliliğidir. big bang’in reddedilemeyeceği anlaşıldıktan sonra, big bang’e uydurulmaya çalışılan ateist yaklaşımların, zorlama olduğunu ve tarih boyunca savunulan ateizm ile alakasının olmadığını, ne olursa olsun ateizmden vazgeçmemek adına psikolojik bir çırpınma olduğunu daha evvel gördük."

    tarzında paragraflardan bolca bulunuyor kitapta.

    2) öncelikle bilmeyenler için (bkz: occam'ın usturası)

    "evrenin sayısını sonsuzca büyüten, tek bir evreni sonsuz evrenle açıklamaya çalışan modelleri, ockhamlı william duysa, bu modelleri herhalde lime lime doğrardı. bu modellerin hiçbirinin tek bir delili olmadığı gibi, evrendeki herhangi bir olguyu daha iyi anlamamıza en ufak bir katkıları da yoktur."
    ockham'ın usturasını sonsuz evrenlere uygulayabiliyorken tanrıya neden uygulayamıyoruz? ikisi de evren dışında bir varlık varsayıyor ve ikisini de gözlemleyemiyoruz. ockham'ın usturası açısından ikisi de eşit düzeyde elenebilir gibi geliyor bana.

    3) "tek tanrılı dinler, evren üzerinde sürekli hakimiyeti olan faal bir tanrı’ya inanırlar. bu yüzden tanrı’nın evreni bir saat gibi kurmasına ve saatin sürekli aynı hareketleri tekrarlamasına benzer bir model, tek tanrılı dinlerin faal tanrı’sıyla, farklı dönemlerin yaşandığı bir evren modeli kadar iyi uyuşmaz. gerek evrenin genişlemesindeki dinamizm, gerekse evrensel oluşumlardaki farklı aşamalar, tanrı’nın, evrenin farklı dönemlerinde, evren üzerindeki faalliğini göstermektedir. farklı dönemlerin olduğu bu model, tanrı’yı, evrenin sadece başına koymaya çalışan ve tanrı’nın etkenliğini görmezden gelen “deist” yaklaşımı geçersiz kılar."

    "tanrı’yı, bir saati yapıp, onu kendi haline bırakan bir ustaya benzetmek yanlış olur. saat bir kez yapıldıktan sonra hep aynı hareketi tekrarlar. oysa big bang göstermiştir ki evrenin birbirine denk tek bir anı yoktur, evren sürekli genişleyerek değişmektedir ve evrenin her aşaması birbirinden farklıdır. birbirlerinden farklı tüm aşamalar ise bilinçli bir şekilde düzenlenmiştir. bu, tanrı’nın evreni yaratıp bırakmadığını, evrenin her aşamasına hakim olduğunu ve her aşamasından haberdar olduğunu gösterir."

    evrendeki dinamizm ve değişimden nasıl evrene her an müdahale eden bir tanrıya ulaşıyoruz? bu dinamizm ve değişim en baştan tasarlanmış da olabilir. kendini sürekli yenileyen ve değişiklik geçiren bir algoritma da yazılmış olabilir.
hesabın var mı? giriş yap