• soz-muzik zeki muren, ussak eser. 60larin basinda bestekar bizzat seslendirmistir bu eseri, 1985'te ise samime sanay "sevgi uzerine sohbet" isimli albumunde okumustur, guzel de okumustur.sozleri:
    bir gonul hikayesi anlatirdi gozlerin
    uzaklarda olsan da senin kalbimde yerin
    anlatamam kalbimin macerasi cok derin
    uzaklarda olsan da senin kalbimde yerin
  • bu parçanın bir de linet yorumu vardır. muhteşemdir.
  • parçayı ilk kez musiki derneğimizde duymuştum ve tabi ki her ritimci gibi çok sevdiğim bir parça olmuştu: ...olsan da senin (tek tek) kalbimde yerin...
  • şüphesiz ki zeki müren'e ait parçalardan biri. söz ve müziğinin zeki müren'e ait olmasından dolayı değil ama. bazı şarkılar böyledir. biri çıkar öyle bir okur ki kaç farklı yorumu olursa olsun hiçbiri onun kadar içinize işletemez o parçadaki hissiyatı. yaşamış kadar hissedersiniz onunla beraber aynı duyguları. bundan dolayıdır parçayı dinlerken etrafa atılan "anlatamam, kalbimin macerası çok derin, çok derin." bakışları. bayılırız yaşanılanların büyüklüğüne atfetmeye ama bana kalırsa bu bakışlarla ispat edebileceğimiz tek şey okuyanın tam anlamıyla sanatçı olduğudur.

    http://www.youtube.com/watch?v=trmk5lbfehu
  • sanat güneşimin insanlığa hediye ettiği bir eser. bu hediye için minnettarım, teşekkürlerimi gönderiyorum kendisine her dinlediğimde. kendisi bu eseri öyle muhteşem okur ki, başkası okumasa dersiniz. bazı şarkılar böyledir, bir tek zeki müren okusun diyesi gelir insanın.

    ben de bu önyargıya sahip bir kişi olarak, bu eseri sesini ve yorumunu her zaman çok beğendiğim genç bir radyo sanatçısından dinledim ve çok beğendim. bu şarkıyı bilenler, vurgularına hakim olanlar, zeki müren'in şarkının neresinde nefes aldığını benim gibi ezberlemiş olanlar bu yoruma da bir göz atsınlar derim.

    https://www.facebook.com/…5483052618&type=2&theater
  • "anlatamam kalbimin macerası çok derin" mısraını öyle bir okur ki paşam, "çooook" derken "anlatama[yacağını]" iddia ettiği her şeyi, her şeyimizi ortaya döker.
  • mine geçili'nin çok başka seslendirdiği eserdir.

    link
  • bestesi ve güftesi zeki müren'e ait türk sanat müziği eseridir..

    uşşâk makamında ve düyek usûlünde bestelenmiştir..

    harikulâde şarkıyı üstâdın dışında pek çok sanatçı seslendirmiştir. melihat gülses, mustafa keser, aylin şengün taşçı, ayşen birgör bu şarkıyı pek güzel icrâ eden sanatçılardan bazılarıdır..

    sanat güneşimiz şarkıyı aşk hırsızı filminde de seslendirmiştir..

    şarkı tek dörtlük olmasına rağmen sanki saatlerce sürüyormuş gibi geliyor dinlerken. öyle muhteşem bir eser..

    bu nadide eseri ne zaman dinlesem hüzünlenirim..

    şarkının sözleri şöyledir.

    bir gönül hikâyesi anlatırdı gözlerin

    uzaklarda olsan da senin kalbimde yerin

    anlatamam gönlümün mâcerâsı çok derin

    uzaklarda olsan da senin kalbimde yerin

    dinlemek isteyenler için aşağıya eserin en beğendiğim icrâlarını bırakıyorum..

    sahibinin sesinden orijinal taş plak kaydına giden yol.

    aylin şengün taşçı'nın enstrümansız natürel icrasına giden yol.

    mustafa keser icrasına giden yol.

    melihat gülses yorumuna giden yol.

    ayşen birgör yorumuna giden yol
  • neden radyo dinlemeliyiz sorusunun cevaplarından yalnızca biri. bir gün tek başınıza yolda giderken bu şarkı çıkar, ok gibi kalbinizden geçer.

    bunu okuyanlar için de "neden sözlük okumalıyız" sorusunun cevabı oldu.
  • çevremde gözlemlediğim kadarıyla, türk sanat müziği repertuvarı içerisinde, en az bilinirliğe sahip eserlerden biri. sözlük terminolojisiyle açıklayacak olursak, underrated tanımının tam karşılığı.

    bu eser, zeki müren'in yorumculuğu kadar, güfte ve beste üretme konusunda da bir usta olduğunun kanıtı bence. makamı uşşak, usulü düyek.

    uşşak makamı, bana göre türk müziğinin en lezzetli makamlarından biri. uşşak, kelime anlamı olarak aşıklar manasına geliyor. yani aşıklar makamı. zaten eserlerin melodik örgüsü o kadar belirgin ki, türkçe bilmeyen biri bile şarkının sevdaya dair olduğunu tahmin edecektir.

    birkaç örnek vermek gerekirse;

    (bkz: her mevsim içimden gelir geçersin)
    (bkz: gamzedeyim deva bulmam)
    (bkz: akşam oldu hüzünlendim ben yine)
    (bkz: niçin baktın bana öyle)
    (bkz: kalbimi bezlederim) > ayşe ekiz'in youtube'da kanuncu bir abimizin taksimini müteakip gerçekleştirdiği performansı efsanedir bu eserin.

    bu liste böyle gider. ha bir tane daha var, onu yazmadan edemeyeceğim. sözleri yahya kemal'e, bestesi münir nurettin selçuk'a ait olan, -kaderin cilvesi midir bilinmez, bu iki şahsiyetin mezarları aşiyan mezarlığı'nda karşı karşıyadır. birbirlerine bakarlar.- aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın adlı eser. bana göre yahya kemal'in, dizeleri mezar taşında yazılı olan rindlerin ölümü ve hepimizin dönülmez akşamın ufkundayız olarak bildiği, rindlerin akşamı da dahil en güzel şiiri, bu şiirdir. hatta endülüs'te raks da dahil, diyebilirim. -bana göre tabi-

    münir nurettin selçuk'a ne kadar teşekkür etsek az, bu güzel eserleri muazzam bir biçimde besteleyip türk müziği külliyatına kazandırmış.

    neyse, başlığına yazdığımız şarkıya dönecek olursak, bir gönül hikayesi, zeki müren'in bu dünyaya armağanlarından biri. kimi düşünerek yazdı, nasıl bir ruh hali içerisindeydi bilmiyorum ama kimi özlediyse, iyi ki özlemiş. ruhun şad olsun paşam.

    bu şarkı beni hep çok eskilere, çocukluğuma götürür. babamın rahmetli bir arkadaşı vardı; mustafa amca. yeşil bir mercedes'i vardı. kalp hastasıydı, o yüzden marlboro lights içerdi, kalbine dokunmasın diye(!) bir de vazgeçemdiği viskisi vardı. hep sanat müziği kasetleri olurdu arabasında. bana sürdürürdü bazen mercedes'i. tabi 12-13 yaşlarındayız, böyle pikniğe, yaylaya falan gittiğimizde düz çayırlık alanlarda o otomatik vites mercedes'in koltuğuna oturup gaza dokunmak, bir erkek çocuğu için nirvana. babamın arabası düz vites olduğu için ayağım debriyaja yetişse, gaza yetişmezdi; ikisine aynı anda yetişmesi için ayağa kalkmam gerekirdi neredeyse. hey gidi günler.

    dün akşam, koltukta uzanıp klimayı icat eden abimize dua etmekle iştigal olduğum sırada, youtube algoritması sağ olsun, otomatik oynatma fasılitesi marifetiyle, bu şarkıyı başlattı. hem de mine geçili'nin sesinden. böyle tavanı seyrederken bir anda gözlerim kısıldı. taa, 90'lı yıllara, çocukluğuma gittim. bir anda kısa şortlu, kara kuru, berberin saçını bir türlü istediği gibi kesemediği, o çirkin erkek çocuğu geldi gözümün önüne. edip cansever diyor ya, "gökyüzü gibi bir şey şu çocukluk, hiçbir yere gitmiyor." o yeşil mercedes'te duyardım bu şarkıyı hep. zeki müren ve mustafa amca öldü, yeşil mercedes desen, kim bilir nerelerdedir şu an. babam uzaklarda, o kara çocuk da büyüdü, araba sürmekten heyecan duymuyor artık...

    biraz önce "zamanda yolculukla" ilgili bir entry görüp, bayağı bir okumuştum. son dönemlerde, dizilerde, filmlerde de sıkça rastladığımız için ilgimi çekti. genel kanı, "zaman" diye bir mefhum olmadığı yönünde sanırım. bunu, biz insanlar uydurmuşuz. güneş'e göre vaziyet alıp, bir şeyleri adlandırmışız falan filan. işte ışık hızını geçersek, zamanı bükeriz, dördüncü boyut bilmem ne. teknik detayına hakim değilim ama zaman makinesi ile ilgili emin olduğum tek bir şey var; o cihaz her neye benzeyecekse, yakıtı müzik olacak...

    o kadar kafa şişirdin bi link bıraksaydın da dinleseydik diyecekler için amme hizmeti: https://open.spotify.com/…ugpig?si=2de0582a02094c1a

    güzel insan zeki müren, yattığın yer incitmesin...
hesabın var mı? giriş yap