• birçok üniversitenin sınav yönetmeliklerinde bulunan; öğrencilerin bir günde en fazla üç vizeye girebileceğini, artan vizeler için de mazeret sınavlarına girme haklarının olduğunu belirten maddeyi düşünürsek bertaraf edilebilecek durum.
  • azdır.

    eger açık öğretim fakültesinde okuyorsanız, bir günde 8 vizeye girersiniz. bir buçuk ay sonra da 8 finale. alttan dersiniz varsa bu sayı 10'a çıkabilir...
  • insanı zorlayacak bir tecrübedir. beyindeki bobinleri yakabilir.

    hele ki ertesi gün bu duruma maruz kalacak insan evladı gece saat 02:13'te başlık açma, entry girme derdindeyse hayli acıtabilecek bir tecrübe olacağını söyleyebilirim.

    bu entariyi pazarı pazartesiye bağlayan bir gecenin bitmesine yakın, sabah ezanı eşliğinde saat 05:15'te yazan beni nereye koyacağımız hakkında ise en küçük bir fikrim yok.
  • ayni saatte 3 vizeye girmekten daha iyi bir eylemdir *.
  • bir günde 6 sınava girerek; arkadaşımın türkiye rekorunu kırdığını umduğum muamma. ben; okulu 8 senede bitiren biri olarak, bir günde 5 sınava girebilmiştim. eleman 6 sınava girmişti. bu arkadaşım okuldan atılmıştı.
    işin şakasından öte; türkiye şartlarında, bir bölümün son sınıfında dahi olsanız, en fazla bir günfde 4 sınava girersiniz.
    ama bizim gibi haylazlar(!) bu duruma limon suyu sıkıyorlar çok afedersin.
  • vizelerin çabuk biteceğine, geriye bol bol boş vakit kalacağına işarettir
  • 1 mayıs tatil edildiği için o güne gelen vizeniz de getirilip zaten 4 sınıftan birden vizeye gireceğiniz güne; iki sınav arasına sıkıştırılırsa, gayet de mümkün bi olay.
  • açık öğretim fakültesi okuyanlar için azdır. öncelikle ilçede yaşıyorsan hapı yuttun demektir. seni il merkezindeki taksicilerin bile bilmediği okullara göndermiştir sevgili ösym. önceden biletini alırsın. otobüs/tren hangisi daha uygunsa bir kaç gün önceden sınavın yapılacağı il merkezine ulaşmaya çalışırsın.

    il merkezine vardığında kalacak eli yüzü düzgün otel odası ararsın. otele yerleştikten sonra okulların yerlerini bulmak için tekrar yollara dökülürsün. adres sormadığın bakkal kalmaz. sen sınavda ne bok yiyeceğini düşünürken bakkal amcamız seninle geyik yapma peşindedir. binbir güçlükle bulduğun okulun yerini ezberlemeye çalışırsın. ertesi gün(sınav zamanı) gelir çatar. daha önceden gittiğin okulu kaybedersin bir anda. sora sora bağdatı bulursun hesabı yine bakkalları rehber edenirsin kendine. en sonunda sınav saatine dakikalar hatta saniyeler kala okuluna varmış olursun. kapıdaki polisler sanki üzerinde c4 taşıyormuşcasına üzerini aramaya başlar. polislerden kurtulduktan sonra sınıfını bulup içeri girersin. eşi benzeri olmayan ve hayatta her zaman karşına çıkabilecek soruların cevaplarını aramaya başlarsın. işte o anda içinde ösym'ye karşı anlamsız bir sevgi başlar.

    durun daha bitmedi! bir de bu sınavın çıkışı var. okuldan çıktığın andan itibaren rahatlamaya başlarsın. sınavlar kötü geçse bile kuş gibi olursun. sanki hepsinden 100 alacakmış gibi hissedersin. sınavlardan önceki o gereksiz gerginlik bir anda sona erer. ama bir kaç ay sonra sınav sonuçları eve postaladığında hayatın gerçekleriyle başbaşa kalırsın. aslında vizelerin sana nasıl girdiğini dolaylı yoldan anlarsın.

    evet şimdi esas sorumuza gelelim. bir kilo pamuk mu ağırdır yoksa bir kilo demir mi? siz karar verin.
  • yarın girecem ben buna. çok ilginç bir şekilde rahatlık var üstümde, şemsiye misali...
hesabın var mı? giriş yap