• - uuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvv uvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvv.....

    - şu andan itibaren ocak dışındasın.

    http://www.youtube.com/watch?v=ivkapmzj9su
  • idealist bir ergen/gençken olur.
    biraz büyüyünce birkaç hatayı daha beklemeyi öğrenir insan.
    az zaman geçtikten sonra, kendi hatalarını da farketmeye başlar.
    bazı yıllar daha geçer ve "hata ne ki" diye sorar kendine. "hata diye bisey yok" der sonra. "tercihler var"

    olan ve olmayan, yapılan ve yapil-a-mayan, seçilen ve seçilmeyen her şeyin sebepleri; bu sebeplerin oluşum dinamikleri üzerine filan düşünmeye başlar sonra insan orta yaşların zirvelerindeyken. burada işler bayağı bi soyutlaşır.

    derken bir puro bazen sadece bir purodur yalınlaşması belirir bi yerden 40 yaş civarı...

    ve insan başladığı noktaya yakın bi yerlerde bulur kendini.
    artık idealist bir genç/ergen gibi, herhangi bir ilişkiyi kesip atmak için o ilk hatanın yettiğini düşünmese de; insan ilişkilerinde o ilk işaretleri doğru okumanın ve bunlara bağlı beliren riskleri kontrollü almanın önemini haiz olur.

    hayat uzun bir yol ve büyürken çok değişiyoruz gerçekten
  • iki nedeni olabilir;

    birincisi; hatayı yapan insan sizin için yeterince önemli değildir ve size karşı bir hata yapınca yokluğu hayatınızdan bir şey eksiltmeyecektir.
    ikincisi; geçmişinizde size karşı yapılan hatalara karşı çok toleraslı ve affedici olmuşsunuzdur. bunun sonucunda daha fazla hatayla karşı karşıya kalmışsınızdır. yani hatalara tahamülünüz kalmamıştır

    netice itibariyle hata yapan insan affedilmeye alışık birisiyse, çok şaşıracaktır bir kalemde silinmeye.
  • büzük ister.

    "sen bana bunu bunu yaptin ve bundan sonra hayatimda yerin yok"

    bi bu cumleyi kurabilene buyuk saygim var bir de kate uptan'a. kurban olurum o memelere.
  • - hmm, görüyorum ki evimi kundaklamışsın.
    - daha ilk defa ama ya!
    - konu üstüne biraz düşünmem lazım, bilemiyorum.
    - ya bak çabuk karar verme pişman olacağın bir şey söyleme
    - ..biz sizi ararız.
  • ilk hatada birileri tarafından hayatından çıkarıldığını sanan insanların beyanıdır. ilk değildir o iyi bak.
  • bu eylemi yapan kisi buyuk bir ihtimalle mukemmeliyetci bir yapiya sahiptir. yakin iletisimde oldugu, deger verdigi insanlarla olan iliskisinde kusur istememektedir, en kucuk bir kusur her seyi yerle yeksan eder, ona gore artik bir seyler kirilmistir ve ne yaparsan yap hicbir sey eskisi gibi olmayacaktir. kisi o kisiye olan inancini, guvenini kaybetmistir, kaybettigi anda da o iliski zaten bitmistir.
  • o insanı siktiredmeyi kafaya koymuş olmak, ufak ama bariz bir hata yapsın diye pusuda beklemek...

    tereyağdan kıl çekmek, zeytinyağı gibi üste çıkmak gibi bi$ii. "ya sen beni nasıl bi kalemde silersin?!" falan diyemez, derse de somut cevaplar hazır zaten... oh kebap... ve fakat bu ne samimiyetsizlik, bu ne tilkiliktir tabii, yapmayın böyle ayıb...
  • eğer kolay kolay kimsenin silemediği bir insansanız bunu kolayca yapabilen biriyle karşılaşmak hakkaten koyar. bir insanı kolayca hayatından silebilen birisi kolay da alabilir başkalarını o hayata. silen kişi açısından sorun yok ortada yani.. lakin silinen taraftaysanız sorun olabiliyor bazı bazı..

    kişisel sorunlar ama; yani zaten kolay kolay hayatınıza birini sokamayan türdenseniz eyvah... amdan götten nedenlerle biri sizi hayatından çıkarınca insanlara dair inancınız gittikçe azalır. zaten içine kapanık bir insanken, başkalarının bu kadar acımasız olabileceğini gördüğünüz an, hayatınıza insan yerine kedi köpek almaya başlarsınız... doğru ya, kedi veya köpeğiniz bir öğün yemeğini vermediniz diye size kızar ama sizi siktir etmez.. hatanızı telafi ettiğinizde gelir sever gene sizi...
  • tabii, çıkarın gitsin. 21. yüzyıl insansızlık çağı. teknoloji, pandemiler "insansız olun" diyor. kimse kimseyi sahiden sevmiyor, özlemiyor.
    üstat behçet necatigil, bu zamana "çok çiğ çağ"* demişti, bir kilim metaforu üzerinden. "ama biz dokuduk bu kilimi. eh, bir dereceye kadar."
    evet, bizim eserimiz. sadece çiğ değil, sığlığın gözde olduğu bir çağ..

    affetmek hak vermek değil, anlamaktır.
    ilk hatada çıkarırsanız, hayatınız yol geçen hanına döner; bir insanı gerçekten ve yakından tanıma şansınız olmaz. dostluk olmaz, olsa da kalmaz.
    hadi dostluğu boş verin; dostluk denilen, ya böbürlenmek ya da yakınmak için*. fakat insansız yaşamak..o kadar güçlü müsünüz bakalım? sonra yalnızlık duvarında ağlamayın.
    "ilk merhamet ölür, sonra insan
    ve büyümez insan oluş
    büyür yalnızlık.."*
hesabın var mı? giriş yap