• entrylerinden anlaşılan o ki kendisi ya peygamber ya müptezel ya da ağır işsiz. peygamberse bana iş bulsun, işsizse sözlük olarak bu arkadaşa iş bulalım yazıktır.

    (bkz: sözlük bana iş bul lan allahsız)
  • kendisi hakkındaki oyumu müptezelden yana kullandığım yazar. troll de değil, net madde bağımlısı bu herif. ilginç bir kafa yapısı var. hayret verici.
  • trollüğe ara vermiş yazar. hala sakallı bebeğin fotoğrafını bekliyorum. umarım sakallı bebek bir zarar vermemiştir.

    (bkz: 28 nisan 2017 sakallı bebeğin konuşması)
    (bkz: 30 nisan 2017 çıldırtan kitabın elime geçmesi)
  • trollükte seviye atlayıp spammer olmuş yazar. yolladığı mesajı aşağıda yazıyorum. ekşiden spam mesaj almak da varmış kaderde. (bkz: size de çıkabilir)

    --- spoiler ---

    merhaba sözlük yazarı. bir gün yaşlı bir adam bana ulaştı. gizli kalması gereken şeyleri açığa çıkartmak için beni seçti. bazı şeylere vakıf olmak istiyorsan bu kitabı almalısın. bu bir reklam değildir. doğan çataloğlu'nun yeni kitabı araf zamanı... tür: psikoloji/varoluş fragmanı: https://www.youtube.com/watch?v=_7iuyaztg_e detaylı bilgi: www.dogancataloglu.com http://www.kitapyurdu.com/…&filter_name=araf zamanı -----sözlük yazarlarına özel------ “poyraz karaatlı hakkında anlatılan hikâyelerin çoğunu biliyorsunuz. bazılarına göre o bir deliydi. bazıları onun paranoid bir şizofren olduğunu düşündü. bazıları onu yüzyılın yalancısı ve gelmiş geçmiş en büyük hurafecilerden biri olarak ilan etti. bazıları ise anlattığı şeylere öyle büyük hayranlıkla inandı ki onun yüzyıllardır beklenen mesih olduğunu düşündü. ancak pek azımız bu yaşlı adamın gerçek karakterine tanıklık edebilmişti. tüm hayatı boyunca varoluşun gizemli, soğuk ve ıssız dehlizlerinde gezinip durdu. sürekli bir şeyler arıyordu. kendi tabiriyle en son yaşamında arayışının bittiğine inanmıştı. ellerini kullanma yetisini kaybettiği için on dört hafta boyunca söylediği her şeyi yazıya geçirdim. anlattığı şeyler o kadar korkunçtu ki şu satırları yazarken bile ensemden içeriye soğuk bir elin girip beni dürttüğünü tahayyül etmeden duramıyorum. poyraz karaatlı bu sabah 09.00’da hayat veda etti. gitmeden önce bir şeyler söylemek için beni yakınına çağırdı; gözlerimin içine baktı, sesi titriyordu, kısıktı ama ben her kelimesini duyabildim; “isimlerimin, şekillerimin veya inançlarımın bir önemi olmadığını bu yaşamımda daha iyi anladım.” “21. yüzyıldan hep korkuyla bahsetti. yedi milyar insandan her birinin sahip olma dürtüsüyle hareket ettiğinden ve geçen 1000 yılda olduğundan çok daha fazla yalnızlaştırıldığından şikâyeti vardı. yine de aslında farklı bir korkuyu canlandırdığını gözlerinin içine baktığımda anladım. tekrar gelmek istemiyordu. yeterli derecede gördü, yaşadı, bildi ve nihayetinde öğrendi. farklı sonlara alışık olsada bunların hepsinin temelde aynı olduğunu söyledi. ölmek önemliydi fakat onunla şaka yapılamazdı. ancak şu anda yazdığım mektubu sonlandırmak zorundayım. saçılmış kan izleri için özür dilerim, bunu size de bulaştırmak istemezdim. geliyorlar… siren seslerinin yükseldiğini duyabiliyorum. poyraz karaatlı’nın gerçek hikâyesini sizlere bıraktım. umuyorum ki bazı şeyleri anlayarak bu deliliğe bir son verirsiniz. yaklaşıyorlar… onlarca siren sesini kulağımda duyabiliyorum. peki, ama gerçekte kimin için gelmiş olmalılar? poyraz için mi? yoksa benim için mi?” -----sözlük yazarlarına özel------ 25.07.2017 21:55
    --- spoiler ---
  • sonuncu cinli saykodelik hikayesini okurken aniden leyla olmuştur. umarım tedavisini olur.
  • uçmasına çok üzüldüğüm yazar, ama bunu isteyerek yaptı. yapmasaydı keşke. kafa dengi birine benziyor. kitabını da alacağım, konusu ilgimi çekti, denemekten kaybedeceğim birşey yok, ama olur da güzel bir kitapsa kazanacaklarım çok daha fazla olur.

    kendisi olur da sözlüğe dönerse bana ulaşırsa sevinirim, kendisine sormak istediğim birkaç şey vardı. ah keşke zamanında mesajıma cevap verseydi de konuşabilseydik. iyi anlaşabileceğim, kafa dengi birine benziyordu, sağlık olsun diyelim.
hesabın var mı? giriş yap