• bir yazar.
  • bir daha yazar.
  • 3000 küsür entrysi olan adama tek entry üzerinden yola çıkarak troll diyen kişi. entry lerini okuyunca gördüm ki çok da ciddiye almamak lazım.
  • teşekkür mektubu;

    sevgili dostum... her ne kadar tanışmamış olsak ve bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda entrylerle ilgili mesajlaşmış olsak da, size dostum diyebilir miyim?

    mektup yazmayı çok severim. keşke insanlar bu iletişim yöntemini daha çok kullansa, duygular düşünceler kısacık cümlelerle değil de şüpheye mahal vermeyecek bir biçimde kişinin doğasından gelen kelime seçimleriyle betimlense... beni tanısaydınız, kusurlarımı görseydiniz acaba düşünceleriniz yine aynı mı olurdu? bu büyük bir muamma.. ancak müzik gibi hisler de evrensel. sözler, davranışlar, iyilik ve kötülüğün evrenselliği gibi. ortak bir paydada buluşabildiysek bu benim değil evrenselliğin eseri zannımca...

    sabah yorucu bir toplantıdaydım. dönüş yolunda iş arkadaşlarımdan biri eşlik etti bana. popüler müzikle aram iyi olmasa da misafirimin konforu her daim kendi zevkimden önce gelir... sevdiği bir radyo istasyonunu açtı. cuma trafiğine takılmışken elime telefonumu alıp sözlüğe bakayım dedim. entrynizi gördüğümde şu şarkı çalıyordu...

    "dünyanın kirine hakim olmak" demişsiniz. bu konuda nadir olduğumu düşünmüyorum. bencilliğimizden biraz sıyrılıp içimize, yüreğimize, aklımıza baktığımızda cennetin de cehennemin de varlığımızın bir parçası olduğunu hepimiz algılayabiliriz. benim tek kazancım sanırım bunun öğrenilmiş değil doğuştan gelen bir farkındalık olması...

    şefkat ve merhamet... bu güzel huylara hepimiz sahibiz. ama bazen, bazıları bunu unutabiliyor. fenalıkları algılayabilmek için kötü bir kalbe değil, şefkat ve merhamete ihtiyacımız var... mükemmelliğin erdem değil sahtelik olduğunu, kusurlarını saklamanın gereksizliğini, temiz kalpli olmak için hiç kötülük düşünmemek değil yapmamayı tercih etmek gerektiğini fark etmemiz lazım. size kötülük yapmış biri, yardımınıza ihtiyaç duyduğunda yaptığı ile içinde bulunduğu durumun ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği farkındalığına sahip olmamız lazım... adolf hitler'in bile bir kalbi ve sevdiği insanlar vardı... yaptıklarının dışında, bu yönüyle de merhameti hak eden biri zannımca..

    kintsugi'yi bilir misiniz? o ki ne yüce bir sanattır... insanlar kırıkları, kusurları, çıkıntıları ile de güzel. kötücül bir beyni anlayabilmek için, kırıklarının, yaralarının farkına varmak ve merhametle yaklaşmak sanırım en adil olanı.

    bilir misiniz? her akşam yatmadan önce yaptıklarımı, yaşadıklarımı düşünürüm... düşünmek... ertelenmemesi gereken bir eylem... insanın öncelikle kendiyle yüzleşmesi, kabullenmesi ve barışması için. dünyaya daha barışçıl bir gözle baktığınızda, şahsım için methiye niteliğindeki* entrynizin aslında herkes için, herkesin içinde olduğunu fark ediyorsunuz. iyi gibi kötünün de doğasını anlıyorsunuz. dedim ya, cennet de cehennem de varlığımızda... seçimlerimizdir bizi dünyanın bir kiri ya da dünyayı güzelleştiren varlık sınırında yürüten. o sınırda yürümek, algı kapılarınızın açılması... şaşırmıyorsunuz o zaman hiçbir şeye... özü kavramak, özünüzü kavramaktan geçiyor. o zaman sizin "nokta atışı" dediğiniz hadise vuku buluyor. ben kimim? den çıkan düşünce, evrensel anlam kazanıyor. kötüyü anlamayı reddetmek, insanı anlamayı reddetmektir... isteğim, insanı anlamak... sanki kötü bir kalpten farkım yokmuşcasına düşünceleriyle birleşmek... insan muhteviyatının bir yanını kabul edip, bir yanını görmezden gelmek hayatı özümsememizi engelliyor... ve evet, bu hayat bir hüzün bulutu. kış'ı o yüzden severim. bembeyaz karların yanında dondurucu ve acımasız soluğuyla hayatı tam olarak betimleyen bir doğa hadisesi...

    anlaşılmak... her insanın istediği lakin her zaman ulaşamadığı bir nimet... sizi anlıyorum... ve teşekkür ediyorum anlamama izin verdiğiniz için...

    edit: imlâ
hesabın var mı? giriş yap