• çok ilginç bi detay. adam veya kadın "peeeyttq biz neler gördük bee" dediği zaman bi ekran belirse, söz sahibinin yaşamı izlense eminim pek de bir bok yoktur. neler gördünüz ki amk biraz yaşlanmışınız o kadar. yoksa pek bi sik görüp bildikleri yok kanmayın sakın.
  • --- kıssadan hisse ---
    ayakkabı üreticisi ve pazarlayan bir şirket, pazar araştırması yapması için afrika’ya iki elemanını göndermiş. elemanlar afrika’nın çeşitli ülkelerinde şehirleri gezmişler, araştırma yapmışlar. sonunda; birinci eleman, patrona yaptığı araştırmaların neticesini bir rapor olarak sunmuş ve demiş ki:
    – afrika’da bizim için hiçbir fırsat yok. çünkü orada hiç kimse ayakkabı giymiyor.

    ikinci elemandan da rapor sunmasını istemişler, afrika’dan daha geç dönen eleman patronuna yaptığı incelemeler ile ilgili bir rapor sunmuş ve demiş ki:
    – afrika’da bizim için olağanüstü fırsatlar var. çünkü orada hiç kimse ayakkabı giymiyor.
    --- kıssadan hisse ---

    yanisi neler gördüğün bakış açısıyla ilgilidir. kimse kendi trajedisini yaşamak için 3. dünya savaşını beklemek durumunda değil. kaldı ki eleştirel felsefenin babası immanuel kant yaşadığı şehirden hiç çıkmamıştır. bu onun gördüklerinde bir eksiklik yaratmış mıdır ya da aynı şehirde ne görmüş olabilir?

    aynı fotoğrafın renklerinde kontrast farkından dolayı altın sarısı mı, mavi mi şeklinde ters düşerken, başka insanların neler hissettikleri konusunda daha az yargılayıcı olmalıyız. bence tabii.
  • neler gördüğün değil gördüğünden ne anladigin önemlidir.

    havadaki bulutlara bakan 2 kişiden biri;
    “hava bugun yine kapalı olacak” derken diğer kişi ayni buluta bakip “firtina geliyor” der.

    ilk insan 100 lerce bulut gordugu halde onun icin hepsi kapali havayken 2. insan icin her buluttan aldigi mesaj farklidir.

    yagmuru, firtinayi, hatta basinc degisimini bulutlardan okuyabilir.

    dolayisiyla evet, bir insan çok şey görmüş olabilir ama cok sey gorup hala mal kalmana engel bir durum yok.
  • kesinlikle katıldığım önerme, bazen dünyadaki 1 milyar insanın hayatını toplasak daha fazla yaşadığım yaptığım şey olmuştur diye düşünüyorum. 9999999 in 1 gibi bişeyim.

    hele 40 yaş civarında bak biz neler gördük iş dünyasında vs diye akıl vermeye çalışan insanlara tahammül sürem 5 saniye falan.
  • katıldığım önermedir. çok büyük trajediler yaşamış veya aşırı renkli bir hayatı olmuş insanların kitaplarına, röportajlarına, belgesellerine bakarsanız aksine gayet soğukkanlı, sakin, sade ve abartısız bir şekilde, ancak sorulduğunda tane tane anlattıklarını görürsünüz. olayların metafizik tarafına da hakim olmakla beraber asla mistifiye etmeden gayet olduğu haliyle yorumladıklarını görürsünüz. tabii bunu yüzeysellikle karıştırmayalım.

    bunu daha net anlamak için the talks röportajlarını öneririm. onun dışında dünya savaşlarına şahitlik etmiş, büyük aşklar, trajediler yaşamış, afrika'yı görmüş aydınları da inceleyebilirsiniz. vonnegut, zweig, dotoyevski, caraco, cioran, hemingway... sonra kubrick, mercury, mike tyson, piaf vs. açın seyredin, okuyun. hayatın acısını, tatlısını o kadar iyi etüd etmişler ki muhabbeti haybeden şova dökecek takatları kalmamış. umberto eco, salman rushdie, paul auster falan bu adamları "hey yavrum hey biz neler gördük" derken hayal etmek güçtür. *

    edit: #78779142 bir de "some people can read war and peace and come away thinking it's a simple adventure story. others can read the ingredients on a chewing gum wrapper and unlock the secrets of the universe." demiş lex luthor efendi
  • gordugun olaylara nasil yaklastigin da onemlidir.

    eger tarafli yaklasiyorsan en guzel olay bile senin icin ise yaramazdir. yeni park yapilir ama bu parkta kaydirak yok icindeki golde ordek yok dersin.

    eger yuzeysel yaklasiyorsan. kopekler toplanip vahsice olduruluyordur. ıyi etrafa sican sokak hayvani yok etraf tertemiz belediyeye helal olsun dersin.

    eger derinlemesine yaklasiyorsan belediye 10 tane egitim gormus efektif calisan belediye iscisinin yasam standartlarinin yukseltilmesi, soz soyleme haklari, calisma kosullari senin icin 100 tane olan ama omru az taslarla, her yil kaldirimlari duzenlemelerinden daha onemli olabilir.

    eger cikarci yaklasiyorsan. ulan adamlar ruzgar tribunu kurmus ayni elektrigi uretiyor sanayi sehre dagildi ama eskiden termik santralde buranin gencleri vasifsiz isci olarak calsiyordu hepsi benim dukkandan alisveris yapmak zorunda kaliyordu dersin.
  • doğru bu. zaten görmüş geçirmişliğini dillendirenin amacını anlamak da zor. herkesin tecrübesi kendisini kurtaracak kadar. kimseye yardımcı olamayız. karıncaya yardım edelim desek ezeriz, kozadan çıkmaya çalışan kelebeğe yardım etsek sakat bırakırız.
    bir şeyler görüp geçiren de öyle sapır sapır dile dökemez. mağrurdur. ağırlığıyla uzaklara bakar. pişmiştir, demlenmiştir, hop hop zıplamaz. sağa sola koşturmaz. belki üzerinden zaman geçince yazabilir.

    kimsenin tam anlamıyla umurunda değiliz. birilerini gerçek anlamda umursadığımız da yok. dinlemek de istemiyoruz. bize ne yani.
    dolayısıyla gerçekten "görüp geçiren" de susmalı, "görüp geçirdiğini sanan" da. baltasar gracian iyi demiş "düşüncelerinizi açık seçik dile getirmeyin. çoğu insan anladığı şeyleri küçümser, net bir biçimde anlayamadıklarına ise saygı duyar" diye. aklı selim insanın yapacağı, tevazu ile susmak olur. susmak iyi.
  • ahh ahh anlatsam roman olur adamları.

    birçoğuna göre en zor hayatı kendi yaşamıştır. en zorlu dönemeçlerden o geçmiştir falan filan.

    doğru da olabilir ama çok düşük bi ihtimal tabi
hesabın var mı? giriş yap