• basketbol sahaları için konuşursam, altın yıllarına (2000-2010, hadi ite kaka beş yıl daha ekleyelim) şahitlik etmiş olduğum, hayatımın kayda değer bir kısmını geçirmiş olduğum sahil. uzunca bir süredir buralarda değildim, ben giderken tadilattaydı bostanlı tarafında kalan kısım. çok güzel, modern iyi hoş da basketbol ruhu gitti buradan arkadaş. bahsettiğim yıllarda hele yazları her akşam kemik bir kitlenin yanında acayip sağlam adamlar gelirdi, bacaklarımızda derman kalmayana kadar efsane maçlar yapardık. bir de şimdi bakıyorum, yeni nesilde zaten bir şeyler var çözemedim, o tutku, heyecan, hırs hiç yok. en son ne zaman iyi bir maç çıktı burada unuttum. potaların istisnasız hepsindeki fileler yırtılmış, çemberler dökme demir gibi sektiriyor topu. zaten pota direklerini de futbol kalesi yapmışlar işin boku iyice çıkmış. o kaleler "burası artık basketbolla yatıp kalkan, basket sahasına adım attığında dertlerini unutan, rehabilite olan sizin mekanınız değil" mesajını vermiş.
  • çimlerin olduğu bölümde amerikan futbolu oynayan sığırlar bile var.
  • barınak cafe'den yunuslar'a kalan kısmı en güzel bölümüdür.
    barınak cafe'den körfez çıkışına doğru olan kısmı ise daha tenha ve sessizdir. ki burası pek bilinmez.

    balıkçı barınağından çıkan küçük balıkçı tekneleri ile mevsiminde denk gelirseniz ( ilk ve sonbahardır genelde. ) kum midyesi toplayan onlarca insanı körfezin sığlık kısımlarında nokta nokta görebilirsiniz. kıyıdan nerdeyse 500 m uzakta bile midye toplayan bu kişiler süper bir manzara verir.

    gün batarken ve başlarken manzarayı izlemek ise apayrı bir huzurdur. bir de gecenin bir yarısı insanlar ortalıktan çekilip, gökte dolunay belirince manzara tadından yenmez.

    yürüyüş yolları, yeşil alanları, yasemin cafe yanındaki tenis kortları ve basketbol sahaları ile insana sporu sevdirir.

    güzeldir işte. izmir gibi. *
  • ya benim gençliğimde izmirde bu tarz boktan işler yapıldığında halk isyan ederdi. yüksel çakmuru, burhan özfaturayı halk hizaya sokuyordu her saçma projesinde.

    maalesef son yıllardaki siyasi ve toplumsal bölünme izmir halkını da iyice pasifize etti.

    bakın bu sahilde yapılan iş tek kelimeyle skandaldır.

    eski mis gibi sahili tamamen parçaladılar. milyonlarca tl harcayip yerine yenisini yaptılar.

    değişen ne?? eskisinden çok daha kötü bombok bi düzenleme. yapilan tek guzel iş deniz tarafındaki salak parça mermerlerin değişmesi. onlarin yerini de izmirin her yerini saran karotaşı manyaklığı aldı. evet şuan bi karotaş manyaklığı var izmirde. kimi zengin ediyorlarsa artik bilemiyorum.

    yıllardır kilit parke taş manyaklığı yaşadık. şimdi şehirde kilit parke taş olan her yer sökülüp karotaşla kaplanıyor (bir diğeri için buca forbes caddesi)

    garip beton banklar koydular. abuk sabuk bazı beton şeyler var (ne olduğunu anlamadım ama sanırım ahşap bank vardı ucunda ama çalındı)

    maksimum 3 aya bozulcağı belli olan usb şarj istasyonları koydular.

    olmayan şey ne?? ağaç. artık ağaç yok. dikmişler yerine ufak ağaçlar. 5 sene geçecek de gölge yapacak.

    geçen sene açılan iskele tarafı zaten rezalet. garip garip tepeler kondurdular her yere. lan dümdüz çim vardı mis gibi.

    vallahi şu bostanlı sahili her gördüğümde sinirlerim bozuluyor. umarım muharrem ince döneminde şu belediyeciliğe sağlam bi ayar çekilir. tek umut sensin be muharrem ince.
  • son hali gerçekten facia bir durumdadır.

    1 seneden fazladır süren sahili yenileme çalışmasından sonra, bugün son halini görünce şoka uğradım resmen. arabaların sahile girmesi için ara bir yol yapılmış. hem de bu yol nereden geçiyor dersiniz; bisiklet yolu zınk diye birden bire kesiliyor ve o araçların girdiği ara yol geliyor önünüze. siz bisikletinizle durup arabaların geçmesini bekiyorsunuz paşa paşa, onlar geçtikten sonra siz de geçip öyle devam edebiliyorsunuz bisiklet yolunuza. zaten bisiklet yolunu yayaların işgal ettiği yetmezmiş gibi *, bir de arabaların geçişiyle iyice içine edilmiş. neden? gerçekten sebebini merak ediyorum bu saçmalığın daniskasının! o arabalar sahile girmek zorunda mı? insanların yürüyüş yapabileceği, bisiklet sürebileceği, nefes alabileceği sahil kenarında arabaların ne işi var??? zaten şehir içerisinde böyle alanlar az, neden içine ediliyor bu kısıtlı alanların da?
  • sevdiğim kadınla çok güneşler batırdığım, çok bisikletler sürdüğüm, çok şiirler okuyup çimlerinde yuvarlandığım, esrarlı mektuplar çözüp kıyısında mahsur kalabildiğim, o'na ilk ve son sigarasını orada içirdiğim izmir'in merkezdeki belki en güzel mekanı.
  • ne zaman adam olacağını merak ettiğim sahildir kendisi.

    ne spor yolu adam gibi bir zemine sahip, ne de sahil havası almak için yürüyüşe çıkanların yürüdüğü zemin adam gibi.

    spor yolunda aynı ayakkabıyla 3 gün yürüseniz 4 üncü güne altı delinmiş bir ayakkabıya sahip oluyorsunuz, leş gibi dike diken kumla dolu, eve gittiğinizde üstünüz başınız toz toprak dolmuş oluyor birde.

    diğer yol ise, parça parça kayalığımsı, mermerimsi şeylerle doldurulmuş, yürürken sürekli yere bakmak zorundasınız, çünkü ayağınız takılıp düşebilirsiniz ya da bileğiniz burkulabilir.
    zaten bu tehlikesinden dolayı insanlar da çoğunlukla spor yapılan yolda yürümeyi tercih ediyorlar ve spor yapan insanlara istemeden mani oluyorlar.

    ne güzel basketbol sahaları, tenis kortları var sahil üzerinde, spor aletleri var, squash alanları var, benim çok sevdiğim yasemin kafesi var, var da var.

    peki soruyorum, o rezil zemin bostanlı gibi bir muhitte üstelik, o sahile yakışıyor mu?

    kaç seçim geçti, kaç zaman geçti, her yaz "bu sefer bir iyileştirme yapacaklar" diyorum ama her defasında daha da kötü bir manzara ile karşılaşıyorum.

    sahil üzerindeki seyyarlarla savaştınız, büyük çoğunluğunu kaçırdınız, sözümona halk sağlığı ile oynanmasına mani oldunuz, vergi kaçırmanın önüne geçmeye çalıştınız da, gözünüz kör mü, o zemin nedir öyle allah aşkına? vergi alamadığınız adamı kış kışlamasını biliyorsanız, orda insanların rahat rahat sporunu yapmasını, ailesi ile yürüyüşe çıkmasını da önemseyeceksiniz.

    bu defa kararlıyım, bir ayakkabımı sadece o sahilde yürümeye ayırıcam ve o ayakkabının öncesi fotoğrafını çektikten 1 ay sonra da sonrası fotoğrafını çekicem, yetkililere göndericem her iki fotoğrafı da, önce ayakkabımın parasını isteyeceğim, sonra da manzaradan utanmaları konusunda ufak bir söylemim olacak.

    turuncu koşu yolu istiyoruz. çok şey değil!
    en azından ben istiyorum, yapılsın!!
  • eski tansaş'ın karşısına tekabül eden geniiiiş bir alan inşaat alanı diye çevreletilmiş, daha önce yazmış çizmiştim "sahil berbat, turuncu koşu parkuru yok, yürüyüş yolundaki parça taşlar çok sakat" diye, şimdi inşaat alanını görünce ben bir heyecan yaptım, zannedersin ki ömrüm burda geçti ve geçecek! fotoğraflardan anladığım kadarı ile, güzel bir şeyler çıkacak, ancak yenilemenin kapatılan alanla sınırlı kalması, mavişehir'e kadar iyi bir yenileme/düzenleme yapılmaması çok tatsız olur, yama yapmak gibi olur. böyle parça parça tüm sahil boyunun iyileştirilecek olmasınu ümit ediyor, bunun için yersiz bir heyecan duyuyorum.
  • denetimsizlikten iyice garip bi hale geliyor her gecen gun.

    apaçi akimi, mangalcilar, bisiklet yolunu işgal edenler, koşu pistinin yuruyus alanina donmesi, motorcularin icerde cirit atmasi, kedilerin kum bulamadigi icin taşlik alanindaki istisnasiz her yere bok gömmesi, 3 tekerli elektrikli aletten kontrolsuzce kiralanmasi ve bunu kiralayan apaçilerin cok hizli surmesi, romanlarin her 20 metrede bir her yeri isgal etmesi, romanlarin çaylarini belediye içme suyu cesmesinden doldurmasi (hortumla), kokorec, sucukcularin her yeri sarmasi, otoparkin bisiklet yolunu cok kotu sekilde dikine kesmesi vs vs

    yani istanbul medeniyetsizliginden ne farki kaldi buranin şimdi?
  • biri teleskop kurmuş, 2 lira karşılığında satürn'ü izlettiriyordu.

    basket, tenis kortları ve masa tenisi gördük. bu gece (hafta içi) 22 gibi gittik ve rahatsızlık vermeyen insanların oluşturduğu, aşırı kalabalık olmayan bir kitle ile karşılaştık. çok memnun ayrıldık.
hesabın var mı? giriş yap