• aldığı maaşı, "sözde maaşını ödediği" polisin sağladığı güvenli ortamda harcadığından bihaber kişi söylemi.

    edit: birisi merak etmiş ve benim için "yazık, hangi polisin çocuğuysa yazmış." polis çocuğu değilim, kendim de polis değilim ama kendim de polis olsam ve/veya ebeveynlerim de polis olsa bundan gurur duyardım. geceli gündüzlü, kelle koltukta bu halkın güvenliği için uğraşacaksın, eline yeni üç kuruş geçmiş daha dünkü yeni yetme bebe çıkacak "mayışını ben üdüyoom" diyecek. hakikaten zor zanaat polislik. :)

    bir de başka ülkelerde polis yok mu diyen olmuş. açın araştırın kıta avrupası ülkelerindeki gelir vergisi sistemini. bizimki ile benzer, hatta daha yüksek oranlı olanların mevcut olduğunu göreceksiniz. bilmeden cahil cahil konuşmayın. vergi almak, devletin egemenlik hakkının bir tezahürüdür. nokta.
  • (#129849688) hangi güvenli ortam, hangi hizmetler detaylı açıklanmalı evvela.

    brüt maaş ile ödeme yapan kurumsallarında pek çoğu asgari ücretin altında ödeme yapıyor, önüne geçebilecek hiç bir engel de bulunmuyor her şey yasal.

    korumak, huzur ve düzen ortamı oluşturmak zaten devletin görevi, asli görevini yerine getirdi diye tebrik mi edeceğiz. bu boş motivasyondan kurtulmadıkça bir şeyler değişmeyecek. tıpkı telefonunu göster demek gibi bir şey bu.
  • çözümü basit. besim tibuk un dediği gibi bu ülkede vergi kaynağında değil de herkes vergisini kendi gidip vergi dairesine yatırsa iç savaş çıkar diye durum bundan ibaret.
    bu ülkenin ekonomisini kurumsal firmalar ayakta tutuyor resmen.
  • o yüzden her kurumla mutlaka net maaş üzerinden anlaşıyorum.

    işverenin sorumluluğuna bırakıyorum geri kalanı.
  • bordro inceliyorum, atıyorum 10 bin tl maaş alıyorsam bunun 4 bin tlsi vergiye gidiyor. vergi karşılığında ne alıyorum bir bakalım.

    sağlık ? - özel sağlık sigortam var onu kullanıyorum hastaneye gittiğimde. çapraz bağlarım koptuğu için devlette ameliyat olacaktım yıllar önce, bana dediler ki 6 ay sonraya randevu verebiliyoruz seni en erken 6 ay sonra arayıp randevu vereceğiz. tek ayakla 6 ay yürüyemeyeceğim için özelde olmak zorunda kaldım. geçenlerde programda bir kadın vardı, her gün devlet hastanesine bakınmaya gidiyormuş. hiç bir şeyi olmamasına rağmen sürekli doktor doktor geziyormuş sırf can sıkıntısına. bu insanlara gidiyor sanırım sağlık harcamaları.

    eğitim ? burs almadım, devlet okulunda ilköğretim ve liseyi bitirdim. okulda bir şey olacağı zaman bizden para istiyorlardı zaten. şuan verilen vergilerin de eğitim bütçesine ne kadar etkisi var bilemiyorum.

    yol ? e bu adam yolları kendi parasıyla yabmıyor mu :d madem öyle niye yol yabdık diye reklam basıyor? köprü yapıyor havalimanı yapıyor ama ben ne bayburttaki havalimanını kullanıyorum ne de kütahyadakini. zaten yaptığı köprülere de geçiş ücreti alıyor. hem geçerken hem yaptırırken parasını ben ödüyorum vergimle.

    emniyet güçleri ? geçen günlerde bir tanıdık dolandırıldı, polise işimiz düştü, şu an çok yoğunuz uyuşturucu operasyonu yaptık siz gidin 2-3 hafta sonra gelin dediler. araya tanıdık polisler sokup tutanak tutturup şikayetçi olabildik. yani o kadar vergi veriyoruz ama tanıdığımız olmadığı zaman işimizi dahi hallettiremiyoruz.

    afet durumları? e bu afet durumlarında da devlet bizden para istiyor? verdiğimiz vergiler nereye gidiyor ki bu devlet her depremde selde yangında bizden para istiyor ?

    vakıflar? bu güne kadar hiç bir vakıfa kaydım yok, hiç bir vakıftan destek almadım ve yakınımdaki fakir tanıdıklarım da hiç bir dernekten vakıftan yardım alamıyor.

    diyanet? sokak başı 3 tane cami olmasına gerek yok. daha fazla cami yapınca daha fazla müslüman olmuyoruz. varolan camilerin yarısı bile dolmuyorken her yere cami doldurmak saçmalık.

    eğlence-etkinlik? yani gördüğümüz kadarıyla vergilerimiz bazı kişiler tarafından yavuz bingöl gibi miadı dolmuş sanatçıların televizyona çıkıp konser vermesine harcanıyor.

    yapılar, parklar? buna da bakacak olursak ne zaman bir devlet dairesine işim düşse bir bakıyorum sandalyeler 10 yıllık, duvarlar dökülüyor her yerde eski stil numaratörler masalar var. anlaşılan vergimiz buraya da gitmiyor.

    vatandaşlık hakları ? bakınca kimlik çıkartmak için ayrı vergi veriyoruz pasaport için ayrı ehliyet için ayrı. devlet bunlardan para alabilir pek tabii ama kart - defter basım ücreti ödenen toplam tutarın %10u iken devletin aldığı harç %90'ı. bu paralar nereye gidiyor?

    üretim bakınca ülkede üretilen bir şey de yok, elektrik faturasından trt payı alınıyor mesela. trt bizim en az 30 milyon hanenin elektrik faturasıyla dönüyor. doğudaki insanların elektrik faturası da batıdaki beyaz yakalılara ödettiriliyor.

    tüketim devlet sıfır üretimle arabayı yapan bmw'den mercedes'ten çok daha fazla para kazanıyor. 500 birim ödediğiniz bir arabanın 350'si devlete gidiyor. türkiyede üretilen bira, çay, buğday gibi ürünler yine türk vatandaşına vergi yükü verilerek yansıtılıyor. sorarım size, devlet elini suya sabuna sokmadan tüm bu üreticilerden çok daha fazla kazanıyorsa, devlet neden bunlarla uğraşsın?

    benim 88 liralık vergi borcumu 7 yıldır unutmayan devlet, limak-kolin-cengiz'in trilyonlarca lira vergi borcunu tek kalemde siliyor. bankaların covid için verdiği krediyi ise 1 ay ödemezsen kapına kağıt geliyor.

    velhasıl kelam ben verdiğimiz verginin doğru harcandığını bilsem bi nebze kabul edebilirim ama mevcut haliyle devlet artık vatandaşına bakamaz hale geldi. artık vatandaş devletine bakıyor. ülkeye alınan milyonlarca göçmene, vergi borcu silinen futbol kulüpleri ve inşaat firmalarına ayda 5-6 bin tl ile geçinmeye çalışan beyaz yakalı bakıyor.

    bizlerin çıkıp tek tek bağırması gerekiyor bu şekilde

    üzüldüğüm tek bir nokta var, bugün seçim olsa başa gelip bu vergileri azaltacağım diyen bir tane aday yok. bu düzenin değişeceğini söylüyorlar ama bahsettikleri düzen tek adam yönetimi. isterse 500 kişi yönetin abi, ben aldığım maaş ile birden çok şeye taksitsiz şekilde sahip olmak istiyorum. ben bu dünyaya 1 kere geldim ve köpek gibi çalışıp kazandığım parayı kullanabilmek istiyorum.

    lütfen bana konuyla ilgili iyi-kötü mesaj atmayın. herkes fikrini entry altına belirtebilir.
  • aynen öyle, alınan net maaş brütün neredeyse yarısı böyle saçma sapan bir sistem olmaz.
  • doğru önerme. hem işveren açısından hem de çalışan açısından çok sıkıntı bir durum.

    lan resmen devlete çalışıyoruz, biz çalışıyoruz devlet hem işverenden hem de çalışandan fazla kazanıyor. hadi vergi alıyorsun bu vergilerin karşılığı olsa amenna.

    kaldı ki içtiğimiz sudan sıçtığımız boka kadar yine vergi ödüyoruz…
  • “vergisini veren bir vatandaşım” geyiği nereden geliyor zannediyorsunuz?

    vergi vermek kutsaldır, vatandaşlık görevidir. bunlara hiçbir sözüm karşılığım da yok. ama bilinci arttırmak adına her vatandaşın vergisini kendi hesaplayıp vermesi gerekiyor.

    ikibinbeşyüztele maaş alıyoh diyen dayı ne kadar kesildiğini bilse ölürüm de hastaneye gitmem yapmayın sigorta der.

    şu sisteme geçmek ülkeyi en az 100 yıl ileri atar. çok net.
  • türkçe konuşup yazamayan adama az bile dedirten başlık.

    soygunluk ney lann..

    not: türkçe moderasyona emanet, ''soygunluğu'' diye sikko şekilde açılan başlığı ''soygunculuğu'' olarak düzeltmiş taşımış.

    işte bunlar hep garibanın yüzü gülür mü kafası. dalga geçe geçe yüzünüz götünüze döndü, hakkınızı ararken bile cümle kuramaz oldunuz, o yüzden dedim ya; müstehak.
hesabın var mı? giriş yap