• gitmeyi çok güzel anlatır bu şarkı.. bırakıp gitmeyi değil.. cıkıp gitmeyi..harika da bir klibi vardır.. bir gece ansızın bir anda karar verip onca yıldır varolan hayatınızın dışına bir adım atarsınız. kıcınıza son bir tekme yiyerek.. henüz ağlamıyorsunuzdur. dışarı cıktıgınız için, metanetle karşıladığınız ama bu kez gercekten karsı koydugunuz işkence bittiği için mutlusunuzdur belki de.. ayağa kalkar yaralı dizlerinizle bilmediğiniz geceye, bilmediğinizi hissettiğiniz hayata doğru koşar adımlarla ilerlersiniz.. tek istediğiniz gidebilmektir.. geri dönmeyeceğinizi, varolan hiç bir kuvvetin artık sizi geri döndürmeyeceğini adınızı bilmekten öte bliyorsunuzdur.. yürümeye başlarsınız bir köşeyi, bir köşeyi ve bir diğer köşeyi dönünce ağlamaya ağlayarak yürümeye başlarsınız.. kızgın bir ağlamak.. korkmuş bir ağlamak.. vazgeçmiş bir ağlamak.. gittiği için henüz çekingen bir mutluluk taşıyan.. ama umutlu bir ağlamak.. cok yogun.. bütün duygular birbirinin içinde.. yolunuzu bulup bulmamak önemli değildir.. ama yolunuza doğru gidersiniz.. ne yapabileceğinizi, bu hayatla, önünüzde şimdi bomboş uzanan bu hayatla ne yapılabileceğini şöyle bir düşünürsünüz.. herşey elinizdedir.. hersey olabilir, herşeyi yapabilir, heryere gidebilirsiniz.. minimum optimum arası birşeyler vardır önünüzde.. devam edebilmek için secersiniz.. planlar yaparsınız para için.. güvenebileceğiniz tek şey aklınız ve bedeninizdir. sizin.. sizin gücünüz. kendi varlığınız.. o anda elinizde başka hiçbirşey yoktur. aslında hayatın içinde başka hiçbir şeye sahip olmadığınızı en iyi anladığınız vakittir bu.. ben.. benim. ben varım.. bu anda, tam burda, benden baska hiçbirşey yok.. insanların koşullarla varolduğunu koşulsuz yasamak istiyorsanız bu evrende yalnız oldugunuzu cok iyi anlarsınız.. yalnız.. yalnızsınızdır.. hep.. her zaman...
    yasamınıza devam etmeye baslarsınız.. yardım eden insanlar olur.. geri döndürmeye hem de büyük bir cabayla, hem sizin zayıflıklarınızı, hem bin yılların getirdiği doğruları savunup önünüze koyarak sizi geri döndürmeye calısan insanlar olur.. ve size kendi doğrunuzu izlemeniz gerektiğini söyleyip yardım eden insanlar da olur.. tek dinlediğniz kendi şarkınızdır.. ve artık gitmişsinizdir.. bir gün, bir akşamüstü.. sizin olmayan bir evde bu şarkıyı duyar kulaklarınız, klibini izler gözleriniz.. kilitlenmiş.. bakakalırsınız.. aşık olursunuz.. kendinize.. başardığınız için.. ve bilirsiniz now it seems the journey has begun..

    doğru sözleri şöyledir;

    with the horses that you ride,
    sürdüğün atlarla,
    and the feelings left inside,
    içinde kalan hüzünlerle,
    comes a time you need to leave all that behind,
    bütün bunları geride bırakman gereken bir zaman gelir..
    well they claim they'd like to know,
    bilmek istediklerini söylerler..
    and they want to let you go,
    seni gitmen için cesaretlendirmek isterler..
    and the people gather 'round for the last show,
    ve o son şenlik için toplanırlar..

    well there is a reward,
    bir ödülü var, evet
    to live and die by the sword,
    bedelini ödeyerek yaşayıp ölmenin
    well they tried to complicate you,
    kafanı karıstırmak istediler, evet
    but you left it all behind,
    ama hepsini geride bıraktın..
    all worldly possessions,
    tüm sahip oldukların,
    are left for recollection,
    anılar için terkedildi..
    and finally it's all gone
    ve sonunda hepsi gitti..

    they're releasing all the hounds,
    bütün köpekleri salıyorlar
    what is lost can still be found,
    kaybedilen hala bulunabilir..
    when you hop up on your feet you're onward bound,
    kendi ayaklarının üzerinde sıcradıgında artık yasak bölgedesin..

    well, there's some who choose to run
    ve koşmayı seçenler var,
    following the setting sun,
    batan güneşi izleyerek..
    and now it seems the journey has begun,
    ve şimdi, yolculuk başlamış gibi görünüyor..

    well there is a reward,
    bir ödülü var, evet
    to live and die by the sword,
    bedelini ödeyerek yaşayıp ölmenin
    well they tried to complicate you,
    kafanı karıstırmak istedler, evet
    but you left it all behind,
    ama hepsini geride bıraktın..
    all worldly possessions,
    tüm sahip oldukların,
    are left for recollection,
    anılar için terkedildi..
    and finally it's all gone
    ve sonunda hepsi gitti..

    with the horses that you ride,
    sürdüğün atlarla,
    and the feelings left inside,
    içinde kalan hüzünlerle,
    comes a time you need to leave all that behind,
    bütün bunları geride bırakman gereken bir zaman gelir..

    well there is a reward,
    bir ödülü var, evet
    to live and die by the sword,
    bedelini ödeyerek yaşayıp ölmenin
    well they tried to complicate you,
    kafanı karıstırmak istedler, evet
    but you left it all behind,
    ama hepsini geride bıraktın..
    all worldly possessions,
    tüm sahip oldukların,
    are left for recollection,
    anılar için terkedildi..
    and finally it's all gone
    ve sonunda hepsi gitti..
  • by the sword un tanri tarafindan indirildigini ve slashin de onun kulu ve elcisi oldugunu dusunuyorum.

    daha ilerde daha uzun yazacagim sarkidir. girisinde dikkatli derseniz 3. vurusta three diye de bagirilmaktadir.
  • daha ilk dinleyişte şöyle düşündürtür insana bu şarkı:
    "oh lan. müzik böyle bişi işte!"
  • bundan iki tane daha verin, sonsuza kadar bir adada yaşayabilirim.
  • slash abi 2:45'de zamanı durdurup 3:12'de yeniden başlatıyor.
    rock'n roll'un ölmediğine dair umutlarım yeşeriyor. (bkz: rock'n roll ölmedi, yüreğimde yaşıyor)
  • ah o telsiz vokalleri, o solosu yok mu, hastasıyım!
  • iki gündür loop'da dinlediğim, audioslave ve led zeppelin'den kalma özlenen tadları geri getiren muhteşem şarkı.

    bugün japonya'da piyasaya çıkan slash albümünü kovalama gerekçesi. uzun süre bekledikten hatta yılan hikayesine döndükten sonra slash'in albümü ile kendisine inananları boş çıkarmadığı yeğane gösterge.
  • en son yıllar önce fall to pieces'da ne hissettiysem aynı şekilde hissetiren şarkıdır. bir önceki basamak da november rain'di;

    sanırım bu yüzden slash denen dahiyi tanrı mertebesine koyanlarımız var.
  • şimdiden efsane olmuş ınanılmaz bır slash şaheseri.üstüne son yılların en ılgınc sesı andrew stockdale'in enfes performansı da parcayı harıka kılmıs.
  • ilk dinlediğimden beridir loop'a bağladığım parçadır. andrew stockdale'e güzel yorumu için ne kadar teşekkür etsek azdır.

    sözleri şurada:

    with the horses that you ride,
    and the feelings left inside,
    comes a time you need to leave all that behind,
    well they claim they'd like to know,
    and they'll fight you there to go,
    and they're gatherin' around for all the show,

    well there is a reward,
    to live and die by the sword,
    well they tried to complicate you,
    but you left it all behind,
    all the worldly possessions,
    are left for recollections,
    and finally it's all gone!

    they're releasing all the hounds,
    what is lost can still be found,
    when you're walking with your fear down on the ground,
    well there's those who choose to run
    following the setting sun,
    and now it seems the journey's has begun,

    well there is a reward,
    to live and die by the sword,
    well they tried to complicate you,
    but you left it all behind,
    all the worldly possessions,
    are left for recollections,
    and finally it's all gone!

    with the horses that you ride,
    and the feelings left inside,
    there's a time you need to leave it all behind,

    well there is no reward,
    to live and die by the sword,
    well they tried to complicate you,
    but you left it all behind,
    all the worldly possessions,
    are left for recollections,
    and finally it's all gone!
hesabın var mı? giriş yap