• dün tolgshow'a çıktığı programı izledim baştan sona 2 kere. uzun zamandır, canlı programlarda bu kadar mutlu görmemiştim.

    mutlu olduğunu gördüğüme çok sevindiğim komedyendir.
  • alevi olup olmamasiyla basarili olmasinin sebebini anlamadigim komedyen. bazen esinleniyor, bazen iyi gozlem yapiyor ve bazen de yabanci standup yapan kisilerden alintilar yaparak harmanlayan ve bunu yaptigi mimik ve oyunculukla cok iyi bir show halinde insanlara satan basarili bir komedyen. esnaf karakterini bu adam disinda suan bu kadar iyi yapabilen insan gormuyorum. twitterda ve instagramda like almaya benzemiyor bu isler. sahneye cikip, gunlerce ayni performansi gostermek her insanin yapabilecegi bir is degil, kimse kusura bakmasin.

    bu adam disinda o salonlari gunlerce full doldurup, show yapan bir baska adam varsa soyleyin.
  • gel sen otur o zaman,al sen iç portakalı !!
  • son filmi ile baya bir para kaldıracak olan sanatçı. yazılanlara göre daha ilk haftada kara geçmiş.biraz paracı mı oldum ne?
  • türk mizahında bende en büyük etkiyi bırakan komedyen/yazar/oyuncu. defalarca izlediğim ve neredeyse her diyaloğu ezberlediğim gora'yı yapan adam bir kere. her izlediğimde de aynı şekilde gülebiliyorum hala. bir tat bir doku ve cmylmz gösterilerini de 10 defadan fazla izlemişimdir. yine yahşi batı sayılabilir, arog sayılabilir ama bu konudan bahsetmeyeceğim ben. daha çok cem yılmaz'ın son dönem filmlerindeki tarz değişikliği hakkında kafa yoracağım.

    aslında mizah çok dönemsel bir olay. dün güldüğümüz şeylere bugün gülmüyoruz. çünkü insan ve toplum gelişiyor, değişiyor. şartlar değişiyor, zevkler değişiyor, moda değişiyor. en önemlisi de insan hayatındaki sorunlar değişiyor. insan sorunlarını bir şekilde çözdükçe mizaha ihtiyaç duymuyor. örneğin tv dizilerine baktığımda zamanında anıra anıra güldüğüm avrupa yakası ya da geniş aile dizileri şimdi komik gelmiyor bana. defalarca izlediğim yılmaz erdoğan'ın tiyatrolarındaki espriler bayat geliyor. ya da bundan 25 yıl önce hem muhalefet hem mizah yapan levent kırca'nın yaptığı işler şimdi bakınca çok anlamsız hatta kalitesiz görünüyor.

    cem yılmaz da levent kırca'dan farklı bir şey yapmıyordu aslında. toplumsal hayatta, çevremizde gördüğümüz olayları aktarıyordu bize. gözlem yapıyordu ve olayları/kişileri karikatürize ediyordu. arif ışık bizim içimizden bir karakterdi mesela. bir tat bir doku gösterisindeki çoğu detay da hepimizin gündelik hayatımızda gördüğümüz/yaşadığımız olaylardı. bir çoğumuzun kaynında fıtık vardı, askere gidip de er gazinosunda bulunmayan kimse yoktur kuşkusuz. cem yılmaz hepimizin çevresinde cereyan eden olayları bulup anlatıyordu bize. üstün zekası ve karikatüristlik yetenekleriyle de çok güzel anlatıyordu. hatta biz bir şey anlatınca kimse gülmüyordu ama cem yılmaz anlatınca gülüyordu herkes. filmlerinde de bunlarının yanına eşsiz sinema kültürünü kullanarak ince göndermeler yapıyor, bazen de tiye alıyordu.

    zaman geçtikçe, özellikle de internet yayıldıkça bu tarz gözlemlere dayalı esprinin değeri azaldı. artık ekşi sözlük'te, twitter'da hatta incicaps'ta bu tarz tespit/esprilere ulaşabiliyoruz. kuşkusuz cem yılmaz kalitesinde olmuyor bunlar ama doyuyoruz bu tarz esprilere. o yüzdendir ki sinemalarda gösterilen fundemental gösterisi bir tat bir doku ya da cmylmz kadar etki bırakmadı. çünkü benzer içeriğe ulaşabiliyoruz artık. fundemental gösterisi sadece bir seyirlik oldu bizim için.

    cem yılmaz bundan sonra fundemental tarzı gösteriler ya da arog gibi sayısız komedi filmi yapabilirdi kuşkusuz. ama bunların hiçbiri gora kadar ya da bir tat bir doku kadar etkili olmazdı. cem ise -tüm ekşicilerin eleştirilerini göze alarak- sırf komik olmaktansa etkili işler yapmayı tercih etti. bir röportajında "amacım sanat filmleri ile gişe filmleri arası işler yapmak." minvalinde bir açıklama yapmıştı. son dönem filmlerini bunu göz önünde tutarak izlemek gerekir sanırım. yaptığı işlerdeki komedi oranını düşürüp sanatsal yoğunluğu artırdı. hevesli bir sinema/tiyatro izleyicisi olarak bu birikimini daha çok aktarmaya başladı filmlerine bunu yaparken de gayet eğleniyor ve arif v 216 gibi defalarca izlenebilecek işlere imza atıyor. her izlediğimiz gora kadar kahkaha attırmayacak belki ama yüzümüzle tebessümle ve eğlenerek izleyeceğiz defalarca. en azından ben izleyeceğim.

    geçenlerde acaba kemal sunal yaşasaydı yine şimdiki gibi sever miydik diye düşünmüştüm. levent kırca gibi demode mi olurdu yoksa yaptığı fimlerden 30 yıl sonra değişen topluma da kabul ettirebilir miydi kendini. kemal sunal konusunda hala kararsızım ama cem yılmaz konusunda eminim. ilk dönem işleriyle de son yıllarda yaptığı filmlerle de her zaman türk sineması ve mizahına altın harflerle yazılacaktır ismi. saygıyla eğiliyorum.
  • çekerken aklına gelmemiş, filmin tutulmayınca reklam olsun diye, aranın limoni oldugu tolga cevik'in programına katılıp akrabayız geyiği yapıyorsun. tolga cevik de acımadı çaktı lafları. önce rolleri yazarken oyuncu kafanda belli oluyor mu dedi, sonra da açık açık beni neden oynatmadın dedi.
  • sanatla ugrasan veya ugrastigini iddia eden insanin toplumsal bir sorumluluk sahibi olmasi gerekir. hele ki bu kisi, toplum tarafindan el ustunde tutulan, toplumun maddi ve manevi anlamda zengin ettigi cem yilmaz gibi biriyse.

    fakat kendisi aksine, gunumuz turk 'komedyenlerinin' (sozum ona komedyenler) 'vurgunculuk' kervanina katilmayi tercih etti. son yaptigi film de gora'nin ekmegini yiyip biraz daha para yapmaktan baska bir amacla cekilmis bir is degil.

    yillardir cem yilmaz'la alakali yapilan apolitik olmali mi olmamali mi gibi tartismalarin onemi simdi daha iyi anlasiliyor. cunku yaratan, yaratici olan bir insan, icinde bulundugu toplumdan bu kadar kopuk takilip da ayni etkiyi yaratamaz, mumkun degil bu, esyanin tabiatina aykiri.

    bir shakespeare dusunun kralice elizabeth donemi'nin baskiciligini anlatmak soyle dursun bunu yok saysin, dile bile getirmesin. 3. richard gibi bir oyun yazabilir miydi?

    bu en basit ornek. yani cem yilmaz'daki siglasmanin, basitlesmenin en temel nedeni kendisinin bu soyutlanmis, memleketin gidisatini aldirmaz tavridir. ciktigi her tv programinda bunu yuzundeki o salakca gulumsemeden dahi gorebiliyorum. bilincli olarak yasadigi bu cehalet durumu, yuzunde surekli olan aptal bir gulumsemeye donusmus.

    kendinde surekli bir saka yapma, espri yapma ihtiyaci hissediyor. oturup da ciddi konusabildigi bisi yok. etrafinda tuttugu birkac ekuri ile kendine alternatif bir gerceklis yaratmis.

    yani aslinda kendi vizyonsuzlugunun bedelini su an yaraticilik kaybi olarak oduyor. ilk zamanlar bir samimiyeti vardi, hayatin icinde bir adamdi, bu enerjiyle de genis kitlelere hitap edebildi ve bizleri guldurdu.

    bugun ne kadar iyi espri de yapsa, benim gibi insanlar kendisini izlediginde, kisiligindeki bu durussuzlugu, omurgasizligi es gecemiyor, unutamiyor. cunku komedyenlik gibi seylerle ugrasan goz onunde insanlar, yaptiklari espriler kadar toplumsal duruslariyla da kitleleri etkilerler.

    bu adamda boyle bisi zaten yoktu, hepten bitti. bunu da cok guzel bir 'asmislik' maskesiyle sakladi. fanboylari da bu kiliflama isleminde kendisine yardimci oldular tabii. 'siyasetle ugrasip napacak' diyerek getirilen tum elestirileri cevapladiklarini sandilar.

    iste siyasetle ugrasmamanin bedeli bu. sen onlarca gazetecinin hapishanelerde oldugu, askeri darbe tesebbuslerinin, siki yonetimin, sansurun, baskinin bu kadar yogun oldugu bir donemde, gericiligin boylesine prim yaptigi bir donemde fildisi kulenden komedyenlik yapmaya calisirsan sonun bu olur.

    kimse cem yilmaz tutup da meclis komisyonu uyesi olsun demedi zaten. sadece agizin acmaktan korkmasin, yapilan yanlislara goz onunde biri olarak yanlistir desin, bizim duyuramadiklarimizi duyursun dedi insanlar.

    eski samimiyeti yok oldu. artik toplumu gozlemleyecek bir olayi da kalmadi cunku toplumun tamamen disinda bir yasam tarzi, hatta onun da otesinde boyle bir gerceklik algisi var. e, bu sure zarfinda edindigi servetle kulturel bir vizyon da edinemedigi asikar. hal boyle olunca kendini tekrar eden, birbirine benzeyen sacma sapan isler yapmaktan oteye gidemeyecek, gidemiyor da.

    suratinda surekli mevcut olan o anlamsiz, belli belirsiz gulusun sebebi, kendi sectigi bilincli cehalettir. ama cehaleti kontrol edemezsin iste, adami boyle aptal eder.

    inanin bana sahan gokbakar'i cok daha samimi buluyorum. en azindan 'oglumun adini kemal koydum' gibi goz boyamalar yapmadi. maksadini gayet acik sekilde belli etti.
  • az once tolga cevik'i ovdum geldim, sira burada.

    sonda soyleyecegimizi basta soyleyelim: bence, turkiye icin coktan efsane olmus, kemal sunal mertebesine ulasmis bir komedyendir.

    ote yandan; kumasi uluslararasi seviyede kaliteli isler yapmasina yetecek cinsten olmasina ragmen, malesef yerel kamistir (ya da oyle tercih etmistir).

    "efendim entellektuel seviyesini yeterince sahneye yansitmiyor, tabulara dokunmuyor, siyasi mizah yapmiyor!"
    (hepsi dogru da, gorev midir bu? belki uluslararasi bir deger olmak icin evet, ama cem yilmaz yerel seviyede citayi daha yukseklere tasidikca neden illa hep daha fazlasini beklemek zorundayiz?)

    "efendim filmleri cok kotu!"
    (bu da dogru, hatta eksik, bence hersey cok guzel olacak ve hokkabaz gibi melankolik/dram filmleri disindaki nerdeyse butun komedi filmleri bi acaip, bulamac gibi ve kotu. ama film apayri bir sanat dali ve komedyenligi konusundaki degerlendirmeyi degistirmiyor.)

    cem yilmaz, kendine has bir stil insa etmeyi basarmis, koskoca ulkede neredeyse hic olmayan stand-up komedisi kavramini tek basina ele alip, oturtup, basariyla temsil etmesi yetmiyormus gibi, bir de guldurme kavramini gercekten baska boyutlara tasimayi normallestirmis bir komedyendir.

    evet, gercekten cok iyi komedi filmleri yapmayi basarsaydi ya da olgunluk doneminde yerel-kuresel tabulara (din, irkcilik, fasizm vs) komedi diliyle bodoslama dalacak bir yaraticilik ortaya koyabilseydi, zaten kumasinda halihazir bulunan kalitesini edirne-van'in cok otesine tasiyacakti.

    ama zorunda mi? adam bir mucize gostermis ve bizim nesilden cikip kemal sunal'imiz olmus. tebrik etmek duser.

    not:
    dumbullu'nun kavugu ve fesi..
    bu adam dururken, ya da yilmaz erdogan, tolga cevik gibi sahne yildizlari dururken.. yok efendim kriterlermis de neymis. yahu boyle guzel yuzyil oncesinden gelen koklu simgelerimiz var madem. e iste cok degerli yetenekler de yetismis ve sahnedeler iste! taclandirsaniza! heba ettiler bence.

    bu topraklar, nasil oluyorsa oluyor ama bir sekilde deger yetistirmeyi basariyor; fakat bir turlu bunu kabul ve takdir etmeyi ogrenemiyor. (bambaska alandan bir diger ornek icin, (bkz: orhan pamuk))
  • yerlerde sürünen popüler türk sinemasının amiyane tabirle namusunu kurtaran senarist, yönetmen, oyuncu. son 15 yılın en iyi filmlerini sıralayacak olsak gora, hokkabaz, yahşi batı, pek yakında ve arif v 216 filmleriyle listeye en büyük damgayı vuran kişi olacağı kesin.

    zekasının, karakterinin ve işini son derece ciddiye alan bir komedyen oluşunun yanı sıra ozan güven ve zafer algöz gibi muhteşem oyuncularla çalışmasının da başarısında büyük payı var elbette. o ekibi kurmak da yetenek ister. yetenekli adam.
hesabın var mı? giriş yap