• tek basina herseyi yapabilen, yapabilmeye de kadir insanoglu'nun icine girdikten sonra koyun oldugu tek yer.

    cemaat: sadaka topluyoruz
    imam: topla!
    c: uyduk imama
    i: uy!
    c: zikrediyoruz
    i: et!
    c: okuyoruz
    i: host
    c: dusunuyoruz
    i: hop!
    c: gidiyoruz
    i: nah!
  • dindarlıkla ilgili hiçbir şeyin kötülük barındırmayacağına türk halkının taşıdığı tükenmek bilmez olumlu önyargı sebebiyle de cemaatler kendilerine kolayca bol miktarda müşteri buluyor.

    bu garip ve naif yaklaşım, türklerin bilindik cingözlüğüyle çelişir ve memleketin başına örülen çoraplara her zaman eşsiz bir zemin teşkil eder.

    ortalıkta dolaşan "laiklerin elinden iktidarı kapmış muhafazakarlar" ve "onları sürekli aşağılayan ulusalcı laikler" mızıldanmasına mukabil, ülke idare ettiğini iddia eden ve ısrarla kendilerine muhafazakar denmesini isteyenlerin bu süreçte bilgi, deneyim ve donanım kapasitesi bakımından son derece düşük irtifada seyrettikleri açık ve net ortada.

    tahsil, para ve daha bir çok açıdan laikçi ulusalcı mı ulusalcı laik mi ne haltsa onları çoktan solladığı iddia edilen "muhafazakar" çocukları ülkeyi belki yurtdışında güzelce temsil ediyordur(!) okulları aracılığıyla şimdi fakat yurtiçinde "iktidarı kapmış" bu kesimin memleketin içine ettiği herkesin malumu.

    özellikle devlet kurumlarında çalışanlar, sadece kolay yönerge alan imamhatipli veya cemaat mensubu olduğu için yönetici kadrolara taşınan liyakatten bihaber, niteliksiz, vasıfsız, donanımsız ve hatta onursuz ve sümsük kimselerin yediği haltları, devletin kurumlarını nasıl işlemez ve kepaze yataklara çevirdiklerini gayet iyi biliyor.

    dindar görünümü sebebiyle sempatizanlık vasfı veya doğrudan cemaat mensubu olması nedeniyle memuriyet yapanların bile vicdanlıları kepazeliklerin tamamına tanıktır, açıktan veya üstü kapalı, olan bitenden illallah getirmektedir.

    iktidarı kapmış muhafazakar arkadaşlar, tahsil, para ve başka bir çok bakımdan hepimizi sollamış o değerli donanımlı zevatı nereye sakladıysa ortaya çıkarsa da laikçi ulusalcı dırdırcılar da memnuniyetle çenelerini kapatıp otursalar.

    kendini ısrarla sadece muhafazakar addeden dinci kesim ısrarla iddia ediyor ki laikliği benimsemiş yurtsever vatandaşın gayesi din düşmanlığı yapmak. bunun üstüne bir sürü tırıvırı.

    analitik düşünmeye alışmış akıllar bunun böyle olmadığını hemen kavrar.
    tersine ancak cemaat tornasından çıkanlar ve aşağılık kompleksi zaafiyeti içinde olanlar ise inanmaya devam ediyor.

    burada mesele milletin dindarlığı değil, dindar oldukları beyanatı üzerinden dinle inançla ülke yönetileceği safsatasını pompalayanların yaptığı maceradır.

    bu memleketin din kıskacından mağduriyeti yüzlerce yıllıktır.
    tarih bilmeyen bunu anlamıyor.
    anlayıp da görmezden gelen kendi kişisel çıkarını kolluyor sadece.
    analitik düşünemeyen,
    biat etmek,
    kulluk etmek üzere programlanmış cemaat ürünleri hiçbir ülkeye, topluma yarar getirmez.

    dindarlığın hava atılacak, gösterişi yapılacak süslü bir elbise, bir eşya imiş gibi sunulmasına karşıdır laikliği benimsemiş yurtsever memleket evladı.

    dini simgeler ve pratiklerle ilgili kamusal sınırlamaları bu nedenle de destekler.

    bir insanın malını, parasını bilmemnesini alemin gözüne gözüne sokarak ortalıkta şov yapmak neden
    ayıp
    görgüsüzlük
    ahlaki sebeplerle de kabul edilemez bir davranış biçimi ise,

    dini simge ve uygulamaların da kamusal alana yayılması da aynıdır.

    hiç fark yok arada.

    oysa dinci sarrafı cemaat brokerları, bambaşka sebeplerle bu ilkel paradigmayı bu çağda pazarlamayı sürdürüyor.

    kimi sınıf atlama mağduru ve meraklısı çevreler de borazanlığını yapıyor.

    geldiği yer, donanım ve kapasitesi bakımından yırtmak, hayata tutunmak, var olmak için başka tutunacak dalı yok çünkü.
  • müritleri hem anlatım bozukluğu, hem anlayış bozukluğu çekmektedir.
  • son bir hafta da geçirdiğim iki iş görüşmesinde işverenlerin sanırım sakalıma falan bakarak bana bir bağımın olup olmadığını sorduğu ve müritliği bir vasıfmış gibi aranan topluluk cinsi. bu iş başvurularının biri büyük bir gazete ve ajans diğerinin ise yine büyük bir internet portalı olduğunu da ekleyeyim de içiniz kararsın.

    bu arada elbette hala işsizim.
  • müslümanlığın şemsiyesi zaten tüm insanları kucaklayacak kadar genişken, nedendir bu dev şemsiyenin altına küçük küçük şemsiyeler açmak anlamış değilim? kitap orada, peygamber orada sen neredesin?
  • hayatı tek başına yüklenmeye, maddi ve manevi olarak, gücü olmayanların sığındıkları kuru kalabalık kütle. tek tek hiçbir şey değillerdir, ama bir araya gelince bir karınca kolonisi misali, oldukça beceriklidirler.
  • son yillarda iktidar partisiyle isbirligi icinde olan bir cemaat (malum olani) yargiyi ve polisi bir hayli efektif kullaniyor. istedigini aliyor, istedigini saliyor. bu kadar ileri gidebileceklerini bir 10 sene önce kimse hayal dahi edemiyordu herhalde. devletin en önemli yapisi olan yargiyi, ki adaleti saglamakla yükümlü kurumu sarasarpa sarmis durumda. sonu hayli merak konusu.

    kendisine baskaldiran kim olursa olsun alasagi edecegi de asikar, bugüne kadar isbirligi icinde olduklari basbakan da bu durumdan azade degil.
  • aşağıda yazılan tanım bir roman için fikirdir, hayal ürünüdür gerçekle alakası yoktur. isim benzerlikleri raslantısaldır;

    türkiye' yi sarmış durumda olanı, son hamle olarak istihbarat biriminde istediklerini yapmaya başladı. kilit noktalarda ne kadar fundamentalist olursa olsun kendi adamları olmadığı sürece durmayacaklarını çok açık şekilde belli ediyorlar. kilit noktaları tamamen ele geçirdikten sonra da (zaten toplum temeline son 20 - 30 yıldır enjekte edilen pan - islamist fikirlerle tabanı olan görüşlerii) jacoben bir yapılanma ile az sayıda kalan muhaliflerine dayatmaktan başka bir hamleye ihtiyaç duymacaklar.

    liderlerinin dövüşen yiğit istemiyorum. yiğit olan altın çağ vakti gelene kadar susandır demesiyle işaret edilen de budur.

    hükümet karşısındaki cemaat organizasyonunu geç farkediyor bence. zira hükümet ortak düşmanı sindirene kadar kolkola yürüdüğü bu yolda yeterli yandaş medyadan, iyi demagoglardan mahrum kalacak, son günlerde nazlı ılıcak - nagehan alçı karşılaşmasındaki gibi bir durum olacak. polis ise zaten cemaatin sevk ve idaresinde ...

    diğer bir deyişle hükümet şimdiye kadar karşıtlarının düştüğü pozisyona düşecek.
  • hakkında hakan gülseven'in pek güzel şeyler söylediği oluşumdur.

    "akp- “cemaat” çatışmasıyla birlikte görüldü ki, daha düne kadar badem bıyıklarının altından sırıtarak her türlü muhalefete birlikte tezgah açanlar, bugün mutlak iktidar için birbirini yemeye başladı… bu çatışmanın medyaya tercümesi ise vıcık vıcık bir hacivat-karagöz dalaşı oldu… neymiş, “demokrasi” tartışmasıymış! halbuki herkes sahibinin sesi!

    bari bu mide bulandırıcı atmosfer, gerçekleri görmek ve göstermek için bir fırsat olsun… mesela, nedir bu “cemaat” denen şey, onu görelim...

    bir “operasyon gazetesi” olarak yaratılan ve içine türlü “enteresan” isim yerleştirilen taraf’ta, yine bir “operasyon sivilcesi” olarak doğan “genç siviller”in kurucusu yıldıray oğur şöyle yazıyordu iki gün önce: “neredeyse memleketin köşe yazarları-kanaat önderleri cemaatin okul gezileriyle dünya turu yaptılar, ömründe bir kez abant platformu toplantısına katılmayana kız verilmiyor, her apartmanda bir zaman abonesi, her sınıfta bir şakirt var, en az 30 yıldır anadolu’dan üniversiteye giden üç kişiden biri cemaatin okullarından dershanelerinden mezun, anadolu’nun eşrafı, en önde gelen esnafları, sanayicileri cemaatin bağışçısı, hâlihazırda sadece türkiye’de yüzlerce okulunda, binlerce dershanesinde on binlerce öğrenci okuyor, gazetesi 900 bin satıyor ama cemaate hâlâ amazon ormanlarında yeni keşfedilmiş bir inka medeniyeti muamelesi çekiliyor. bana daha da tuhaf geleni dün ergenekon soruşturmasını yaparken ‘demokrasi kahramanı’ ilan edilen savcıların, polislerin, bu kez hoşa gitmeyen bir operasyon yaptıklarında bir anda cemaatçi olduklarının hatırlanıvermesi.”

    tabii bu pek de genç olmayan “sivil” kardeşimiz, “cemaat”in bankasından, şirketlerinden, kontrol ettiği dev sermayeden söz etmeyi unutmuş! olsun, onu da biz tamamlamış olduk…

    lakin farkında mısınız? yıldıray oğur “cemaat”ten söz ederken, ciddi ciddi bir “örgüt” tarifi yapıyor. uluslararası bir mekanizması, medyası, kadro yetiştirilen okulları, aidat topladığı üyeleri, bir çatı altında örgütlenmiş polisleri, savcıları, hâkimleri ve dev bir sermayesi olan bir örgüt!

    malum, “demokrasi”lerde örgütler vardır ama bunlar üzerinde bir denetim mekanizması da vardır. peki, bu örgüt denetlenebiliyor mu? “cemaatçi polisler” deniyor mesela. emniyet’te “örgüt içinde örgüt” gibi çalıştığı ayan beyan ortada olan bu “cemaatçi polisler” söz konusu örgüte nasıl üye? var mı “cemaatçi” hâkimlerin, savcıların üye kaydı falan? var mı aidatlarını, bağışlarını, hesaplarını denetleyen kimse bu örgütün?

    yok! yani ortada açıkça bir illegal örgüt var. ve tüm bir toplumu cendere altına almaya çalışıyor. kitap yazıp, haber yapıp söz konusu örgütlenmeyi deşifre edenler ise türlü komplolarla hapishanelere tıkılmış vaziyette!

    hadi, şimdi buyurun en baştan “demokrasi” tartışmasına…

    ***

    istikbal münasip bir yerdedir!

    malum, merkezi “okyanus ötesi”nde, pensilvanya’da bulunan “cemaat” örgütlenmesine bağlı kurumlar, rusya’da ve orta asya cumhuriyetlerinde, cia adına çalıştıkları gerekçesiyle kapatılmıştı. ne var ki, bizim medyada artık alenen “cemaatçi” tabir edilen emniyet mensupları ile yine “cemaatçi” tabir edilen yargı mensupları, hacivat-karagöz perdesi gibi bir sahne kurmuş, canlarının istediği herkesi silivri’ye, metris’e, tekirdağ’a falan yolluyorlar. sanki hapishanelere “f-tipi” ismi bilinçli verilmiş gibi! istikbalimiz, putin’in, “cia’ya çalışıyorlar,” diye kovaladığı “cemaat”in insafına kalmışsa, vay o “istikbal”in haline!.."

    (bkz: http://www.yurtgazetesi.com.tr/…iz-cemaatindir.html)
  • özünde birlik ve beraberlik duygusunu geliştirip, zayıfa destek, aça ekmek, yoksula nimet, arsıza ar, namussuza namus vermek yatarken ülkemizde çok yanlış anlaşılmış ve zayıfı ezmek, ekmeği kendi aranda bölüşüp yemek ve diğerlerini aç bırakmak, yoksulu kendine köpek etmek, arsızı suçlamak, namussuzdan daha namussuz olup çıkmak olarak vücut bulmuş oluşum. bornova'da vaaz verirken akan göz yaşlarının kat be kat karşılığını millete döktürüyorsan uğruna ağladığın allah sana hesabını soracaktır. ebedi adaleti sağlayan allah'tan kaçacak mı sanıyorsun hergele?
hesabın var mı? giriş yap