• ezberden,"gitsin abakalım amerika'da fransa'da ingiltere'de yapsın bu yaptıklarını" diyenlere yazıyorum. ingiltere'de zaten zamanında yapmış merak etmeyin. öğrenciliğinde (cambridge) yunanistan'da öğrenci etkinlikleri düzenlemek isteyen üniversitesinin yöneticilerinin yunan cuntacılara verdiği daveti öğrenci arkadaşları ile basıp ortamı pasta savaşına çeviren bir kişi kendis. ira ile ilgili yazısını okursanız barikat bölgelerini bizzat ziyaret ettiğini de görürsünüz o vakitler.

    bu arada siz hiç chomsky okumuyorsunuz galiba, adam gün aşırı kendi hükümetine demediğini bırakmıyor, katliam yapmakla suçluyor ama medeni dediğimiz ülkelerde bu tavır ifade özgürlüğü kapsamında korunuyor. işkembeden sallamadan önce bir okuyun develer.
  • 1991'den beri turkiye'de yasayan akademisyen, gozaltina alinan (ve tutuklanan) akademisyenlere destege gidiyor. cantasinda hdp nevruz daveti ciktigi icin sinirdisi ediliyor.

    bu bir hezeyandir. artik akil yitirilmis, olacak sey degil. yasal bir partinin davetiyesini tasimak suc ise o zaman partiyi kapatin olsun bitsin. bu kadar antidemokratik uygulama 90'larda olmadi. bu gidisat gidisat degil. bu kafa kafa degil.
  • comp 313 structure and interpretation of computer programs dersinin 2006-2007 döneminin son ders saatinde
    şimdiye kadar vermiş olduğu en iyi dersi vermiş olan eğitmen.

    3,5 yaşındaki kızının "baba, harfleri öğrenmek istiyorum" demesi üzerine "tamam, bir kağıt ve tükenmez kalem getir" der. kurşun kalem ve silgi getirmesini istemez çünkü hataların daha sonra hatırlanmasını istemektedir.

    kağıdın en üstüne büyük harflerle "a b c d e" yazar ve kalemi kızına verir. yazdığı her harfin altına kızının benzerini çizmeye çalışacağını beklerken, kızı onun yazdıklarının sağ tarafına yazmaya başlar.

    kızı ilk önce dik bir çizgi çizer. "tamam, o daha 3.5 yaşında. sakın eleştirme, sakın önünü kesme..." diye düşünürken kızı ilk çizgiye dik iki çizgi daha çizer. kızının çizdiğini a harfine benzetebilmek için hayal gücünü zorlarken, kızı onun durakladığını görerek müdahele eder:

    ...
    baba..
    bu f !
    ...

    daha sonra mevzubahis kağıdı çantasından çıkartıp bizlere gösterirken dersin son cümlesini kurar:

    bende sizden bunu bekliyorum...
    size a b c d e verirsem bana yine a b c d e vermeye çalışmayın;
    f verin..
  • yahu adam gelmis burada wikileaks'ta bir tane buldugu ev tadilat sigorta belgesindeki texas'li sigorta saticisinin adi bu adaminkiyle ayni diye wikileaks'ta adinin cikmasi diye goygoy yapiyor.

    ya ben buna cahillik mi diyeyim, kotu niyet mi diyeyim, ne diyeyim?
  • sözlükteki hükümet yalakalarınca karalanmaya çalışılan sosyalist akademisyen.

    chris stephenson sosyalisttir. bir sosyalist olarak bilgi'deki sendika örgütlenmesine büyük emek vermiş, bir sürü hak mücadelesinin yanında yer almıştır. halkların demokratik partisi'ni destekleyen milyonlarca kişiden biridir.

    aklı "devlet suçladıysa kesin suçludur" diye çalışan, streotiplerle dolu abuk subuk tarih anlayışıyla, yabancı düşmanlığı ile hakkında bir bok bilmediği insandan ingiliz ajanı çıkaran kürt halkının yanında tutum almayı "terör olaylarına burnunu sokmak" diye kriminalize etmeye çalışanların elinde yalan atmak dışında sebep yok.

    chris bir ingiliz sosyalisti olarak ve bir marksist olarak irlanda ile irlanda barış süreci ile ilgili bilgiliydi. yazdığı yazılar da bir google taramasıyla bulunabilir. bu yazılar da pkk-ıra güzellemesi falan değil barış süreçlerinin açıklamasını ve karşılaştırılmasını içerir. tabi birilerinin umduğu gibi "şerefsiz ıra teröristlerine karşı savaşan muhteşem ingiliz devleti" anlatmaz.

    üzerinde yasal bir partinin newroz davetiyesinin bulunması yüzünden sınırdışı edilmesi uluslararası hukuk açısından bakıldığında o kadar açıklanamaz, o kadar gayrımeşru ki, akp destekçilerinin elinde sığınacakları yüzyıllık yabancı düşmanlığı ve "ingiliz ajanı" tiplemesi dışında bir şey yok. san antonio'daki biriyle arasındaki isim benzerliğini "aha ajan" diye kullanabilecek kadar fırsatçı tipler bunlar.
  • başlığının altında bir sayfa önce "chris bir ajandır" diye kendisine iftira atmaya çalışan bir adet yalancı provokatörün, şimdi de utanmadan hakkında "gezi hakkında konuştuğunda benim gözümde bitmişti" diye yazdığı insan. kendisini tanımam etmem, benim cahilliğim. ama bu kadar şerefsiz ahlaksız piçin çoğunluk olduğu ülkeden düşünceleri dolayısıyla sınırdışı edilmek onur verici olsa gerek. ulan bu adam yarın eline silah alıp rastgele insanlara sıksa dahi sizin bu ülkeye bugüne kadar verdiğiniz, vereceğiniz zararın onda birine yetişemez. amk pislikleri sizi. yirmi dakikada yazdığınız iki satırla bile insanın midesini bulandırıyorsunuz.
  • ölmüş gibi arkasından entry girmek istemiyorum, sadece sınırdışı edildi. bu boktan ülkede bunca yıl yaptığı katkıları şimdilik burada yapamayacak, o kadar. gerek politik mücadelesine gerekse bilgisayar bilimleriyle ilgili katkılarına her nerede olursa olsun devam edeceğinden eminim. yine de iki satır bir şey karalayayım.

    hiç aynı partide bulunmamış olsak da kendisiyle politik görüşlerimiz neredeyse birebir aynıdır, ama ben ona en çok akademik kimliği ve bu alanda yaptığı işler nedeniyle saygı duymuşumdur.

    bilgisayar mühendisiyim. bizim meslekte "bilgisayar mühendisliği mi, bilgisayar bilimleri mi?" şeklinde bir tartışma vardır, bilenler bilir. türkiye'de neredeyse tamemen bilgisayar mühendisliği olarak geçerken, yurtdışında daha çok bilgisayar bilimi bölümleri mevcuttur. (bkz: #1932582) bilgi üniversitesi yanılmıyorsam bilgisayar bilimleri adıyla bölüm açarak bir ilki gerçekleştirmişti.

    bir başka üniversitenin bilgisayar bilimleri mühendisliği bölümünde okurken, bilgi'de direkt bilgisayar bilimleri adıyla bölüm olduğunu duyunca merak etmiş, özgür yazılım günleri ve başka birtakım şahane etkinliklerine de gittikten sonra pek bir sevmiş, hatta burayı daha önce duyup tercih etmediğim için hafif de pişmanlık duymuştum. yüksek lisans programı açıp açmadıklarını sormak, hem de bu bilgisayar bilimleri meselesini konuşmak için bölüm başkanına mail döşemeye karar verdim. bölüm başkanının adının chris stephenson olduğunu görünce bi afallamış, adamı biraz araştırmış, 10 yıldır türkiye'de olduğunu öğrenince maili türkçe mi yazsam ingilizce mi iyice karar verememiş ve ingilizce başlayıp türkçe biten bir mail atmıştım. cevabı çok düzgün bir türkçeyle gelmişti ve sorduğum sorulara gayet motive edici, içi dolu ve kibar cevaplar vermişti.

    özellikle programlama eğitimi üzerine yazıp çizdiği birkaç şeye de denk geldikten sonra saygımı daha da bir kazanmıştır.

    aramızda bilgisayar mühendisi yavuzlar varsa büyük haksızlık edilen bu adamı biraz araştırsın. hem mesleki hem de dünya görüşü olarak kendisinden öğrenecekleri çok şey var.

    kendisinden ajan diye bahsetme densizliğini gösteren çakma gazeteciler de umarım bir an önce hak ettikleri bok çukurunda boğulurlar. (o kadar sakin sakin yazdım en sonunda yine sinirlendim bak, neyse.)
  • ifadesi alınıp serbest bırakıldı diye sevindiydik, resmen adamı sınırdışı ediyolar yaw böyle bir şey olabilir mi? adam 25 yıldır türkiye'de yaşıyo, burası vatanı olmuş, çoğu türk vatandaşından daha faydalı olmuş bu ülkeye, sen gidip adamı sınırdışı ediyosun. buna daha ne yazsak ne çizsek farketmez. abv ne diim.
  • kendisi hakkinda yapilan tartismalarda "bana gore" en angut arguman "vatandas olmamasi". hakki olmasina ragmen, turk vatandasligi almamasindan hainlik, dis mihraklik anlami cikarmaya calismak.

    gunumuzde hic de hayirli anilmayan mccarthycilik doneminde de benzer bir arguman charlie chaplin icin ortaya atilmisti. ustelik bu sorgulama sadece uc bes densiz degil, devlet gorevlileri tarafindan "hakkin olmasina ragmen neden amerikan vatandasi olmadin ?" diyerek adamcagizi rencide etme, sonunda da ciktigi avrupa gezisinden abd'ye geri donmesine izin vermeme talihsizligine kadar uzamisti. bu yuzden isvicre'ye yerlesmis, olene kadar da orada yasamisti.

    bugun charlie chaplin buyuklugu ile anilirken, mccarthy amerikan tarihinin kara bir lekesi olarak aniliyor.

    yerinizi ona gore secin.
  • yahu bildiğin geri dönülemez bir skandala imza attık ülke olarak ve insanlar utanmadan bu adamın ajan falan olduğunu söylüyorlar...olm ifade özgürlüğü durumu bile ortada yok adam herhangi bir söz bile söylemedi, sadece ve sadece çantasında mecliste bulunan bir partinin nevruz daveti çıktı...ülke olarak dönülmez bir yola girmişiz bunu bugün anladım. bu ülke bu saatten sonra düzelmez, bu ülke artık cehaletin yüceltildiği, tek tip düşüncenin harici herhangi bir şey söylemenin mümkünatı olmadığı bir ülke haline gelecek bundan dönüşümüz kalmadı.

    adamlar daha wiki belgesinde aynı ismi taşıyan adamın kim olduğuna bakmadan bu adammış gibi muamele ediyor, yahu sabah gazetesi resmen göz göre göre bu adamın ajan olduğuna dair herhangi bir kanıt olmadan suçlayıcı haber yapıyor. gerçekten şuraya yazmak için kaybettiğim zamana bile değecek bir ülke değiliz artık. kendi pisliğimizde boğulmak bize müstehak.
hesabın var mı? giriş yap