• bir kere inkara gerek yok. bir dönem hepimizi annemiz banyo yaptırıyordu. zaten inkar edene gülünür. neyse. günlerden pazardır. (bkz: pazar gunu ailecek banyo yapma gelenegi) banyo sırası için kardeşlerle yapılan kavgadan sora sıra bize gelmiştir. anne meşgul bir kuaför gibi banyoda sıradaki müşterisini beklemektedir. önceki banyo seansının pisliklerini temizlemektedir. banyoya girilir ve soyunulur. tek başına banyo yapmaya geçiş sürecinde pek acı veren bir soyunmadır bu. yavaş yavaş davranılır. ama annenin daha işi var. çamaşırıdır, ütüsüdür. onun vakit kaybına tahammülü yok. ağırdan alan çocuğun soyunmasını hızlandırır ve tabureye oturtur. banyo taburesine oturmadan önce sıcak su dökmekten bihaberdir bu gaddar anneler. küçük bir titreme olur. iyice kamburlaşılır.

    bu sırada anne suyu ayarlamaktadır. ve nedense bu su hep kaynama noktasına yakın olur. ilk kafadan dökülen su kamburlaşan bedeni sarsar. dimdik olunur. "sıcaaaaaak" diye bağırılır ama anne o suyun sıcak olmadığını düşünmektedir. ikinci sudan sonra da "sıcaaak" inlemeleri devam ederse biraz soğuk su ilave eder anne suya.

    sonra sabun faslı. sanki kafayı değil de kirli donu çitiler gibi sabunlar anne kafayı. bir oraya bir öbür tarafa gider kafa. sonra gözlerin kapanması talimatı gelir ve tekrardan su dökme işine geçilir.

    sabunlanma işi de bitince işin en acı verici kısmına gelinmiştir. kese. sanırsın işkembe temizliyor anne. elinin altındaki incecik çocuk kolları değil de cansız bir nesne. hele o boğaz altının keselenmesi yok mu? gıdıklandığına mı yanarsın, acıdığına mı?

    kese de bitince sıra lifle vücudu sabunlamaya gelir. anne deminki yaptığı güreşten yorulduğu için sabunladığı lifi elimize verip kendi kendimize sabunlanmamızı isteyebilir.

    tüm bu işlemlerden sonra kafadan aşağıya son bir iki su dökülür ve o kaçınılmaz hareket gelir. aynen sac yikayan berberin saclari siyirttirma hareketi gibi bir hareket. ama hareket suratadır. anne, elini kafanın üstünden çeneye doğru bastıra bastıra sürter. burun ağrır, surat ekşir.
  • anne iyi gunundeyse kuvete slip donla girmeye izin verirken, kotu gununde kendisine boyle bir talep gelmesi durumunda kafaya tasi indirmesinin akabinde "n'apcam ben senin pipini, soyun da gir hadi cabuk, daha cama$irlar yikanacak" sozleriyle hirpalaya hirpalaya o donu cikarttirir. bu ornekte gaddarlik kafaya indirilen tastadir.
  • eger annenin elinde kalip halinde (briket buyuklugunde) zeytinyagi sabunu varsa ve ilk yikanan sizseniz daha da agir hissedilen gaddarliktir bu. sabun islanmamis ve yumusamamistir, o sabunun keskin kismi kafaya donk donk iner. vucudunuzdan gicirti cikana kadar yikar anne. zaten kurulandiktan sonra uyursunuz caresiz.
  • - oğlum sana banyo yaptırdım buyur, sana layık değil ama ..
    - peki ben nerde yatıcam anne benim odama yaptırmışsın banyoyu ?
    - iyilik de yaramıyor dürrük be !!

    bizim anne tuhaf tabi biraz.
  • "annenin banyo yaptırması" hadisesini hiç utanmadan aramızda konuştuğumuzu, hatta annenin gaddarlığını derecelendirdiğimizi hatırlıyorum. bir arkadaş,

    "..eğer çok pissem, mesela 2 hafta yıkamamışsa beni, böyle parmakları dik şekile kafamız kazıyarak yıkar. ama mesela 1 hafta yıkamamışsa açı biraz azalır. eğer.."

    şeklinde özetlemişti.

    ben de hep şampuan reklamlarında kafaderilerine dokunmadan sadece saçlarını ovuşturanlara imrenirdim. büyüyünce saçlarımı öyle yıkayacağıma dair kendime söz vermiştim.
  • çocuğun çitilenebilir bir varlık olduğunu öğrenmemize sebebiyet veren durum. zira pekçok anne, evladı suyla temas ettiğinde acıya karşı ekstra dayanıklı hale geliyomuş gibi bi izlenime kapılır ki bu çok yanlıştır. bilmeyen anneler bu duruma karşı uyarılmalıdır. yazıktır, günahtır...
  • hey gidi o zamanlar bizim banyo sobalıydı. kazan sobanın üstünde ısınır, annemde ordan aldığı suyla yıkardı beni. yine bir pazar günü yıkanırken (ya utanmaya başladım annemin beni yıkadığı günler anlatılır mı ya neyse) sanırım telefon çalmıştı ve annem banyodan çıktı gitti. o arada şu suyu bir de ben dökeyim diyerek aldım tası, sıcak suyu boşalttım başımdan aşağıya. işte o an başından aşağı kaynar sular dökülmek deyiminin mecaz değil de geçek anlamda nasıl bir şey olduğunu anlamıştım. allah'dan saçlarımın ortası dökülmedi o gün, ki kafasına çaydanlık döküldüğü için başının ortası kel olan bir arkadaş tanıyorum. o zamanlar 5-6 yaşlarındaydım ama bugün yaşamış gibi hatırlarım başa dökülen kaynar suyun acısını.

    şimdi düşününce anlıyorumki annem hakkaten çok şefkatli bir insanmış, annelerimizin değerini hala kavrayamıyoruz ne yazık ki..
  • bu kadar şikayet yazıldıktan sonra bile insanın kendi çocuklarına uyguladığı gaddarlıktır. insan ana baba olunca, çığlık çığlığa kaygan zeminde dans eden çocuğuna bir damla su değdirebilmek için şebek oluyor. eğer diktatör olmazsanız (10 dakika boyunca) o çocukları nah* yıkarsınız. bu böyle biline *
  • bir de bu banyo faslindan sonra sicak salona gecilir oturulurdu.. odada televizyon olmadigi icin olsa gerek, televizyon izleme hevesi ile olur da mac yakalariz, sevecek izleyecek bir sey buluruz heyecani ile bornozla gidilir,tv karsisinda yer alinirdi hemen.. ancak sonuc hep husran olurdu bu durumlarda.. cunku hep televizyonda mustafa yolasan amcamizin* sundugu pazar 9x serisi olurdu.. bunun yaninda da dekor tamamlanmaliymis gibi televizyonun sag tarafini kesecek sekilde caprazlama olarak anne utu masasini kurmus, televizyon basinda utu yapiyor olurdu.. temiz olmak iyi bir seydi de, boyle zaten agiz yuz burusmus sekilde hafif titreme ile gelip oturulmus salonda hem pazarlarin klasik iskencesi pazar 9x in klise bir bolumunu izlemek, hem annenin yikadigi camasirlarin salona yaydigi o ic bayici camasir suyu kokusunu almak, hem utu masasinin olmayan televizyon zevkine iyice limon sikmasi cocuk beyni cileden cikarirdi.. her sey sanki o bitmek bilmeyen benzerliklerle dolu, tekrari can sikmaktan oteye gidemeyen olacak o kadar skeclerini andiriyor olurdu.. son olarak olayin kopus noktasi da annenin onlugu ve yakayi eline alip utulemek icin masanin uzerine koyma anina denk gelirdi ki buna; ertesi gun okulun oldugunu hatirlayan, onceki gun sokaklarda mac yapmis, cuma gelip cantayi firlatip top oynamaya koymus guzelim cocugun bittigi an da denilebilirdi.. o zaman hazirkart yoktu, reklamlar bu denli gelismemisti lakin gunumuze uyarlarsak o an cocuk icinden benim bittigim an su andir sedat abi diye haykiracakti buyuk bir ihtimalle..

    iste uzerinden yillar yillar gecse de aklimda kalan igrenc pazar bu.. tabi bu pazarin en buyuk kotulugu de banyo yapma ve annenin bunun icin israr etme girisimleri, akabinindeki sicak su, sonra deliler gibi keselenme fasli ve aptal bir ifade ile banyodan cikis sureci idi.. her sey bu gaddarlikla baslar, trt gaddarligi ile surer, milli egitim bakanliginin en basarili gaddarligina tekabul eden pazartesi sendromu ile igrencligin son raddeye ulasmasi aci aci izlenirdi.. ve ben bu zamanlarda "pazartesi olmasin, arka arkaya 5 kere sali gunu yasayip carsambaya gecmeye raziyim" diye nefretimi dile getirirdim..
  • - anne! beni sen yıka nolur anneanneme bırakma! *

    genc annelerin zamanında cektikleri yüzünden kendi çocuklarına uygulamadığı yıkama şeklidir... ha gerçi onlara kalsa bizim yıkadığımızda temizlenmiyorlar ya neyse.
hesabın var mı? giriş yap