• üniversiteden yeni mezun oldum ve özel sektörde işe başladım çok yoğun bir tempoda günde 11 saattir çalışıyorum 2 yıldır.kişilik olarak çok sosyal ve aktif bir insanım fakat bu iş gerçekten beni kısıtlıyor.kendime 3 sene verdim. 3 yılının sonunda gerekli tecrübeyi kazanıp , yeterli mesleki tecrübem olunca buradan ayrılacağım, dünya yıkılsa 10 saatten fazla çalışmam çünkü hayatı kaçırıyoruz. maksimum 3 sene çok çalışılmalı ona da genç olduğun için mecbursun fakat sonrası için bence gerek yok
  • çok çalışmanın aslında olayı, ilgili süreçten sonra elde edilen hiçbir şey yapmayacağının bilinmesi ya da boşa geçirilecek olan zaman, yani hedefinin olması.

    amacı olmayan kimse çok çalışmaz, sadece çalışır.
  • emeklerinin karşılığını aldığında, vücudunda gezinmeye başlayan huzura kaynak olan eylemdir.
  • son bir yılımda iliklerime kadar hissettiğim eylem. son bir senedir ayda 400 saat çalışıyorum . ayda 160 saat çalışması gereken biri için bu sene 2.5 yıla tekabül etmekte. geri kalan 320 saatimin yaklaşık 120'si uyumakla geçiyor 200 saatimin 100 saatini eve dönmek, yemek yemek, duş almak vs için kullanıyorum. kalan 100 saatim ise sosyal çevreme şikayet etmekle geçiyor. bu durum her ne kadar beni itici kılsa da ayda 400 saat çalıştıktan sonra ayda 400 saat çalıştığınızdan şikayet etmek zorunda kalıyorsunuz.

    bu 400 saatin hatırı sayılır bir kısmı olabilecek en kötü çalışma ortamında geçmekte(evet acil servis). yine de çetele tuttuğumda geçen bu sürede canımı en az sıkan şeylerden birinin fiziksel yorgunluk olduğunu söyleyebilirim. bu süreçte beni en çok yıpratan iki şey oldu.

    bunlardan birincisi sosyalleşememe, öyle az zamanım var sosyalleşemiyorum meselesi değil. azıcık zamanınızdan ayırıp arkadaşlarınızla dışarı çıktığınızda da sosyalleşememekten bahsediyorum. çünkü güncel değilsiniz. siyaseti takip edemiyorsunuz. son çıkan filmleri bırakın izlemeyi kim çekmiş kim oynamış onu bile bilmiyorsunuz. sporu, sanatı, bilimi, çevreyi takip edemiyorsunuz. bütün hayatınız mesleğiniz ibaret olmuş bir adam olarak orada oturmaktasınız. denk gelirde mesleğinizin ilgi çekici bir noktası çıkarsa iki kelam edebilirsiniz.

    ikincisi ise süreklilik gerektiren hiçbir şeye başlayamamak. sürekli akmakta olan hayatta öyle bir yoruyor ki bu sizi hayret edersiniz. realiteden kaçmak için sığındığım iki limanım var. daha doğrusu vardı. kitap okumak ve oyun oynamak(çoğunlukla open world). bu süreçte en az 7-8 kitaba ve 4 oyuna başlayıp 3te 1ine gelemeden bıraktım. bir kitabı 10 sayfa okuyup 10 gün okumayınca aklınızda pek bi şey kalmıyor. artık bu durum beni üzmekten çok öfkelendirmekte. hiç bir şeye başlayasım gelmiyor.

    yine de her şeye rağmen hayat güzel sanırım. öncelikle bu düzen böyle gitmeyecek 2 sene sonra rahatım. sevdiğim işi yapmaktayım. bu yoğunluğa rağmen son seneme beni etkileyen 2 kitap, 2 film ve 1 oyun sığdırmayı başardım(hiç yoktan iyidir).

    sanırım en çok kızdığım şeylerden birini yapıp sözlüğü günlüğüm olarak kullandım. idare edin artık. daha geniş zamanlarda görüşmek üzere.
  • verimsizlikle sonuçlanır, net! bir insan yaptığı işi özlemeli. ılımlı düzeyde ve düzenli yapılan çalışmaların, sürekli gece gündüz yapılan çalışmalardan daha verimli olduğunu düşünüyorum. bir süre sonra insanın yaratıcılığı ölüyor, içindeki istek ve motivasyon yok oluyor ve uzun vadede insanı tüketiyor. çok idealist bir şekilde mesleğe giriş yapsanız bile, içinizden gelmeden size yaptırılan bir sürü gereksiz angarya karşısında kalkanlarınızı indirmiş bir şekilde pes edersiniz.

    o yüzden sürekli çalışma isteyip, neyi fazla yapsak kardır mentalitesiyle çalışan patronlara sahipseniz, bu durum tamamen onların zararına işleyecektir. insan tüm işlerin yetişmesinin teoride de pratikte de işe yaramayacağını görünce geriye tek seçenek kalan iş veriminden kısmak yoluna gidecektir.
  • çok çalıştığınızı her fırsatta amirinizin/patronunuzun gözüne sokmadıkça, hiçbir şey elde edemezsiniz.
  • sadece iş değil hayatta her şey için çok çalışmak gerekli fakat bu da tek başına yeterli değil. sadece çok çalışmak eğer sonuç alamıyorsunuz boşa vakit ve enerji kaybıdır. önemli olan hem akıllı hem de çok çalışmak. güçlü yönlerinizi bilip zayıf yönlerinizi geliştirmek, yapılan hataları kabul edip neden yaptığınızı, bir daha aynı hataları yapmamak için nelere özen göstermeniz gerektiğini, iyi yaptığınız işi neden iyi yaptığınızı, daha iyi hale getirmek için nelere dikkat etmeniz gerektiğini anlamaktır çok çalışmak. bir iş için verdiğiniz zaman kadar o zaman içinde verim ve sonuç almanız da önemli.
  • son 10 yılın yapılmayan bütün fazla mesailerini 2 ay içerisinde yapmak demektir. kafan meşgul sürekli bir taraftan iyi bir şey ama çok yorucu ve yıpratıcı gerçekten. ayaklarımı uzatıp uzun süre boş boş durup hiçbir şey yapmak istemiyorum.
  • bazı dönemlerde herkes gibi yapmak zorunda kaldığım eylem.

    o dönemlerde değil yarım saat 10 dakika bile çok önemli, çok değerli oluyor. bunu lisede okusam, sanki dünyayı kurtarıyor pezevenge bak derdim. zaman çok değerli, ne yapsam yapayım içini dolduramıyor gibi hissediyorum. sırf bu dönemler yüzünden, yatakta fazladan kaldığım da utanır oldum. bence kimse yatakta fazla kaldığı için utanmamalı ve hayatı bu kadar ciddiye almak zorunda kalmamalı.
  • bir arıyı seyretmemiş hiç kimse çok çalışıyorum demesin!

    bir karıncayı seyretmemiş hiç kimse çok çabalıyorum demesin!

    yuva yapmaya çalışan bir kuş seyretmemiş hiç kimse hayat çok zor demesin!

    biz insanız! bize her şey kolay! kimse tatava yapmasın! kalbini kırarım!!!
hesabın var mı? giriş yap