• izledikten sonra michael mann'la, scorsese'nin muhabbetine sahit oldugum, scorsese'nin 'yahu maykilcim, sen bu establishing shot olayini hic kullanmadan,hatta shot reverse shot'a bi kere bile tenezzul etmeden, sirf kamerani hareket ettirerek, kamera hareketini de belirgin sekilde kesmeden. sahnenin gectigi mekanin cografyasini nasil belirliyorsun, valla bravo, kim nerde biliyoruz her an sen bize alistigimiz anlamda gostermeden de' cumlelerini sarf etmesinden sonra,'vay be abi harbiden de ole yapio adam,helal,inceye gel' diye dusunduum, akabinde degerine kafamda deger kattigim film. tamami l.a. de gecen film icin attila dorsay'in 'filmi gorunce kendimi yeniden n.y. da hissettim ' dedigi de dedikodular arasindadir. bilemem.
  • micheal mann'in daha once de isledigi farkli hayatlarin kesisimi, sehirlerde insanlar cogaldikca artan yalnizlik duygusu, deger yargilarinin sorgulanmasi yaninda ilginc bir alt tema da tanimadigimiz insanlarin basina gelen dehset verici olaylarin bizi ne derece az rahatsiz ettigi ve bir insan hakkinda birseyler bilmenin getirdigi sorumluluk ve yuk.

    --- spoiler ----
    max kisa surede hakkinda bir seyler ogrenip hoslandigi annie hedef oldugunda kahraman kesilir.
    --- spoiler ---
  • (bkz: city of night)
  • tipik bir michael mann filmi.nefis müzikler,doğru oyuncular,fetiş gece görüntüleri,ölçüp biçilmiş 30 saniyesini bile silseniz filmin çökeceği sahneler.beklenene değdiğini düşündüğüm bir l.a crime saga hikayesi daha.müzikler süperdi.özellikle antonio pinto'nun requiem'i.
  • --- spoiler ---
    bu filmde unutulamayacak birkac durum ve sahne var. oncelikle max'in 1-hastanede gururu incindiginde, 2- hazzettigi kadin sozkonusu oldugunda, yani bu iki durumda harekete gecmesi. motivasyon derslerinin bir insani tetikleyen seyler nedir konulu chapter'i icin iyi malzemeler.
    ikinci olarak, yonetmen gostere gostere karsidan karsiya gecen kurda benzer kopegi veya iste kurdu seyreden max ve vincent'in hayvana bakisini cektirmis kameramana. iyi yapmis. biz zaten anlamamistik ikisinin de insan oldugunu ve birbirlerine benzemedikleri halde benzediklerini...yine de iyi oldu iste.
    --- spoiler ---
  • bana ilginc bir sekilde die hard 3 u hatirlatan ancak gayet begendigim; tom cruise u takdir ettigim film.hakkaten sogukkanlı kiralık katil rolunun hakkını vermis kanımca,gayet guzel 2 saat gecirtebilen bir film.
  • çok yeni şeyler getirmeyen tipik bir aksiyon filmi.
  • --- spoiler ---
    iyinin ve kötünün sorgulandığı hatta izleyicinin iyi - kötü anlayışının allak bullak edildiği bu açıdan heat'le benzerlikler gösteren kanımca ondan daha başarılı film. daha da başarılısı için:
    (bkz: dog day afternoon)

    filmin başı: max iyi, vincent kötü. filmin sonu: değil! max zayıflığına "iyi bir olmak" gibi bir ambalaj bulmuş biri. vincent bu adi süsü yırtıp atıyor. max aynen vincent gibi kendisinin de pislik olduğunu görüyor. max aslında o geceden önce de iyi değildi. sadece eline kötü olma şansı geçmemiş, kötü olmak zorunda kalmamış biri. kendisinin ve insanlığın genelinin kötü olarak adlandıralgeldiği kişi olmak için bir nedeni olmayan biri. neden? tutkuları yok! sahneye max'in tutkuları çıktığında o da kötülüğe kahramanlık etiketini yapıştırmak şartıyla kötü olmakta bir sakınca görmedi, bir adam öldürdü! öldürdüğü masum muydu? vincent'ın öldürdükleri? hmm... vincent kötü adamdı, doğru ya. kim masum?

    vincent "tamamıyla kötü" etiketine, umursamazlığına acımasızlığına rağmen derviş bilgeliğinde. hayatın kendi gözlerinden görünen kısmını yalamış yutmuş bir adam.

    kurtlu shadow of the sun sahnesine gelincee.
    sözüm michael mann'e, tom cruise'a hatta chris cornell'a.
    kardeşim!
    çekmeyin böyle sahne! atmayın böyle bakış! çalmayın böyle şarkı!
    allah allah...

    bu filmi kesinlikle gece karanlıkta izleyin. kesinlikle yalnız başınıza izleyin. izledikten sonra da ölün! yalnız başınıza...
    --- spoiler ---
  • yaşamın bir domino oyunu ve bizim de domino taşları olduğumuzu bana düşündürten film.
    ama bazen bir domino taşı, kendi kaderine karşı gelip "hayır ben oynamıyorum" deyip oyunu terk edebiliyor.
    ne yazık ki o zaman da kendisini başka bir domino döngüsü içerisinde buluyor.
    oyun hiç bitmiyor.
  • --- spoiler ---
    heat'in küçük kuzeni niteliğinde bir film. öncelikle söyleyelim tom cruise bazı sahnelerde biraz basit bir ifade takınmış olsa da full tribal katil rolunde beklenenden iyi oynamış. yaklaşık bir yarım saat uzatılarak ve bazı aksiyon sahneleri biraz daha zorlaştırılarak ortaya bir klasik çıkabilirmiş. çünkü filmde hem suç sebekesinin ızdırabı tam aktarılamamış hem de filmin baharatı olacak bir çok sahne yer alamamış. mesela kapıda vurulan top sakallı uzun boylu polis -unuttunuz mu olum bende çelik yelek vardı diyerekten alnının sol tarafında şık bir yara bandıyla görünüp başarıya ortak olmalıydı. adam o kadar kafa yordu kabak gibi görünen taksiyi, kırık ön camını ve üzerindeki kanları farketti. yine bu polis cesetleri görmek için morga gelir ve morglar bildiğim kadarıyla en alt katta olur. heat'ten kalma bir alışkanlık olarak polisle suçluyu bir şekilde karşılaştırmak adına 5. kata çıkan asansorde selamlaştırılırlar. katilimiz vincent'in patronu daha görkemli sunulup daha çok sahnede görünmeliydi. ayrıca gecenin bir vakti savcılık binasına girmek o kadar kolay olamazdı herhalde. göremediğimiz kıvrak bir tabanca çekme sahnesiyle savcılık burosuna giren katilimiz bir yerlerin elektriğini kesti, zenci arkadaşı tarafından yaralandı ne olduğunu anlayamadan metro istasyonunda kovalamacaya başladılar. profesyonel katilin son sahnede acemiliği tuttu, çocuk kalpli freud beyinli taksici arkadaşı tarafından metroda öldürüldü. acimasiz kiralık katil, lanet olası federaller, öldürme sahnesi, merakla beklenen son deyince aklıma direk léon geldiğinden midir bilmem bu senaryo luc besson'un elinde genişletilerek çok güzel bir film ortaya çıkabilirmiş.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap