• tdk'ya göre dar;

    1.içine alacağı şeye göre ölçüleri yetersiz olan, geniş ya da bol olmayan.

    2.boyuna göre genişliği, eni az ya da yetersiz olan, ensiz.

    3.her bakımdan sıkıntılı, güç, zor.

    4.(zaman, olanak vb. için) bol ya da çok olmayan, az olan, elverişsiz, sınırlı, kısa.

    5.(yaratıcı yetiler için) kapsamlı olmayan, tutucu, yetersiz.

    sıfat ve mecazi anlamlara gelen bir sözcük idir.

    bir başka anlamı ise; farsça ve kürtçe’de ağaç anlamındadır, bir başka tahassürü ise meydan veya darağacıdır;

    gallows pole:

    "hangman, hangman, hold it a little while
    think ı see my friends coming
    riding a many mile
    friends did you get some silver?
    did you get a little gold?
    what did you bring me my dear friends
    to keep me from the gallows pole?
    what did you bring me to keep me from the gallows pole?"
    led zeppelin, 'gallows pole'

    "ah dostlar beni darağacından kurtaracak ne getirdiniz" demiş kadim dostlar...
    eh peki bu dostların bize getirecekleri için ne yapmak lazımdır;
    hatayı bilmek idrak etmek, hakikat bilmek, affedilmeyecek günahlar işlememek, yargı zamanında hazır olup ikrar bilmek diye özetlenebilir...

    velhasıl "dar" o kadar kolay bir mana değildir.

    bir de dar anlamda alemler vardır :) orada hareket değişkenlik gösterir; her şey bir biri ile etkileşim halindedir. senin dar dediğin başkası için geniştir. ya da genişlik darlık kime neye göredir?

    bunu fizik müellifleri açıklamaya çalışmışlar, bilen bilir.

    senin "dar" kavramın sadece zahirden ibadet ise, görünen ve görünmek istenene sen karar veriyorsun demektir.

    anlamadığın nokta ise zahiri satın almaktansa onu keşfetmektir.
  • (dara düşmek) para sıkıntısına düşmek. (bkz: dar)
  • dar alanda kalmak anlamında madden veya manen sıkışmak.
  • günümüzde yaygın olarak parasal olarak sıkışmak anlamında kullanılsa da asıl anlamı çok faklı olan deyimdir.

    --- spoiler ---

    dara düşmek

    chuang tzu'nın giysileri kırk yamalı çuval bezindendi. ayağındaki çarıkları sicimlerle bağlamıştı derme çatma. bir gün bu haliyle we hükümdarının huzuruna çıktı. hükümdar sordu: "bu ne hal betim? bu kadar mı dara düştünüz?"
    chuang tzu yanıt verdi: "bu gördüğünüz fakir düşmektir, dara düşmek değil! insan tao'ya ve te'ye erişmiş de bunları çevresine yayamıyorsa, asıl odur işte dara düşmek. kötü giysi, yırtık çarık - fakir düşmektir bunlar, dara düşmek değil. asıl dara düşmek, dünyaya yanlış günde gelmiş olmaktır!*
    hiç ağaca tırmanan maymunları seyrettiniz mi hükümdar hazretleri? bir maymun kayın ağacına, çama, meşeye, bey defnesine çıktı mı, ağaçların beyi, hükümdarı olur o. en usta okçular bile erişemez ona. ama çevresinde bodur çalılardan başka şey yoksa korkaklaşır, sağına soluna bakıp titremeye başlar. kasları, kemiklei zayıflayıp da, eklemleri kalınlaştığından değil, çevresindeki koşullar doğasına ters düştüğünden düşer bu hale. yeteneklerini kullanamaz olur.
    günümüzde aklını yitirmiş efendilerin ve kafası karışık vezirlerin yönetiminde yaşayıp da, yine de dara düşmeyeyim diyen kişi, olmayacak şeyi istiyor demektir. bedeninden canlı canlı yüreği sökülen bigan, uyarıcı örnek olmalı böylelerine!"
    * sözlüklerde "dara düşmek", "para sıkıntısı çekmek" diye yanımlanıyor. ama tasavvuf kültüründeki "dara çekmek", "dara düş oldum" gibi deyimlerin anlamına bakılırsa, bu deyimin bir kaynağı olarak hallac-ı mansur'un "en-el hakk"ı söylediği için öldürülüşü, darağacına gidişi görülüyor. "dara düşmek" bu anlamıyla, hakikati söyleyip de, dinleyen, kulak asan bulamayan bilgenin acısını dile getiriyor.
    --- spoiler ---
  • doğrusu dâr'a düşmektir. dâr kelime anlamı mekan, yeryüzü ,evdir. (dârulacize, dârulharb...vs)
    yersizlik, yurtsuzluk anlamındaki kelime, zamanla zora düşmek, sıkıntı anlamını almış. a üzerindeki şapka mühim.
hesabın var mı? giriş yap